Noyan: 80 darbesinin gençleri politikadan, siyasetten korkuttuğunu ve onları politikadan uzak yaşamaya ittiğine inanıyor musunuz?
Dinçer: İnanıyorum ancak gençleri korkuttuğuna inanmıyorum. Gençleri değil annelerimizi ve babalarımızı korkuttu. Onların aktarımlarıyla, tarihsel aktarım yada toplumsal hafıza denilecek olan olayda bir boşluk bir kesit oluştu. O kesit sonucunda bilgisizlik ve korkaklık eşzamanlı olarak görülmeye başlandı. Ne kadar az bilirlerse o kadar çok karmaşık ve uzaklaştırıcı bulurlar ve dahil olmazlar. Dolayısıyla gençlere bu yönde telkinlerde bulunuldu evlerden, annelerden ve babalardan çünkü çok ciddi acılar yaşandı, çok ciddi işkenceler görüldü. Bir gecede insanların hayatları değiştirildi ve Türkiye toplumu henüz bu acılarıyla barışmadı. Biz toplum olarak özeleştiri ve yüzleşme mekanizması zayıf, balık hafızalı bir toplumuz. Bir çok şeyi halının altına süpürüp unutmak üzere varlığımızı sürdüren bir toplumuz. Şimdi yeni yeni darbeyle ilgili olarak bir takım yüzleşmeler konuşmalar söz konusu oluyor ama bu yeterli değil bunun daha da geliştirilmesi ve ciddi anlamada incelenmesi lazım. Dolayısıyla gençlerin korkmaya fırsatları bile olmadı. Anneleri ve babaları tarafından siyaset öcü, kötü ve korkutucu diye bir algı oluşturuldu ve gençler bundan dolayı uzak kaldılar siyasetten. Ama 21. Yüzyılın başlarından itibaren bu olgu kırılmaya başladı ve gençler yeniden siyasete dönüyor ve siyaset gençleşiyor o açıdan umutluyum.
Noyan: Ailelerin de çocuklarına “Aman evladım sen bu işlere bulaşma.” Şeklindeki yaklaşımını ve siyasetin kirli, kötü bir kelime olarak anılması hakkındaki fikirleriniz nelerdir?
Dinçer: Vizontele Tuuba’daki diyalog gibi “olaylara karışıyor musun? hayır, olaylara karışmıyorum.” Basit bir cümle değil bu. Bir kere siyasetin fikirden, düşünceden uzak olaylar ve çatışmalar üzerinden yürüyen bir durum olarak algılandığını gösteriyor toplum nezdinde. Buna paralel işin şiddet boyutunu geçtiğimizde, Türkiye’de siyaset gelişmekte olmakla beraber şeffaflığı, kurumsallaşması eksik olduğu için 90’lı yıllarda siyaset para kazanmak için meslek olarak yapılan bir kurum haline getirildi. Para kazanma metotlarının da rant üzerinden yapılması siyaseti 80’li yıllarla başlayan korkutucu anlamına bir de kirli kelimesinin dahil edilmesine yol açtı. Bu sadece Türkiye toplumunu ilgilendiren bir durumda değil aslında 12 Eylül darbesi Türkiye’de çok etkili olmuştur ama dünyada da siyaset özellikle 21. yüzyılın başlarına kadar belirli bir zümre tarafından yapılması istenen bir olgu haline geldi Avrupa’da da Amerika’da da. Toplum siyasetten uzak bırakıldı yani toplumsal hareketlerin siyasette yer bulması engelledi bunun yapılma sebebi de açıkçası katılımcılığı ve çoğulculuğu engellemek ve belli başlı ailelerin, çok uluslu şirketlerin ve dünyadaki egemen güçlerin siyaseti sadece çıkarları için yapmaları arzusudur. Çünkü ne kadar çok insanı sürece dahil ederlerse orda belli bir zümrenin çıkarı değil toplumsal çıkarlar düşünülmeye başlanacak. Bunu istemedikleri için siyaset kirli bir yapıdır algısı vererek insanlar siyasetten uzak tutulmaya çalışılıyor.
Noyan: 12 Eylül 1980 darbesinin sorumlularının yargılanmasını olumlu bir gelişme olarak görüyor musunuz?
Dinçer: Olumlu ama yeterli değil. Sadece iki kişinin sembolik olarak yargılanıyor olması çok yeterli değil. Çok ciddi acıların yaşandığı, psikolojik bozuklukların yaşandığı, insanların hayatlarının değiştiği bir süreç. Bunla ilgili olarak sadece yasama, yargı ya da yürütme sürecinde çalışma yapmak çok yeterli değil. Belki de bir komisyon kurulup ciddi anlamda arşivlerin incelenmesi, o dönemde görev yapan üst ve orta düzey emniyet görevlilerinin de yargılanması, sürece müdahil edilmesi gerekecektir. Türkiye’de bu süreç açıkçası 12 Eylül 1980 darbesi o gece ve ondan sonraki işkence süreçlerinin aydınlatılması faili meçhullerin aydınlatılması açılarından önemli olacaktır. Diyarbakır cezaevinde yaşananlar bugün Türkiye’deki temel bir toplumsal meselenin, bir insanlık sorununun temel nedenlerinden birisi olmuştur. Türkiye henüz 12 Eylül’ün zihniyetiyle hesaplaşmadı. Bugün YÖK duruyor, 12 Eylül anayasası duruyor, 58.madde duruyor. 12 Eylül 80 darbesi siyaseti korku duyulacak ve karmaşık bir yapı olarak göstermek niyetiyle yapıldı. bugün siyasetteki belli kurumlar hala bu şekilde devam ediyor. 28 şubat darbesinde Çevik Bir çıkıp 28 şubat bin yıl sürecek gibi şaşalı ve üst perdeden kurduğu cümle toplumu sağlıklı okuyamamasından kaynaklanan bir durumdur. Birkaç yıl içerisinde durum değişti ama 12 Eylül 80 darbesi ise hala sürüyor, sona ermiş değil kurumlarıyla, kuruluşlarıyla, ekonomik düzeniyle ve piyasacı anlayışıyla devam ediyor. Bunun gerçek anlamda değişmesi gerekiyor. YÖK, anayasa, bunlarda yapılacak olan temel değişiklikler ve bunlardan yola çıkılarak zihniyet devrimi yaratılabilirse Türkiye 12 Eylül 1980 darbesiyle gerçek anlamda yüzleşmiş hesaplaşmış olacaktır.
Noyan: Gençlere yönelik panel, akademi ya da daha farklı çalışmalarınız var mı?
Dinçer: Biz CHP gençlik örgütleri olarak, cumartesi günü (7 Nisan 2012) “Türkiye Barışını Arıyor; Gençler Barışıyor.” Büyük konferansı düzenlendi. Birçok yazarı, akademisyeni bilim insanını ağırladık. Önümüzdeki günlerde Sosyal Demokrat Öğrenciler çalıştayı başlayacak. Daha da önemlisi mayıs ayı itibariyle gençlik örgütü kurultaya gidiyor. İlçelerimizde, illerimizde gençlik örgütümüz kendi kendini seçecek noktaya gelecek. Kendi kaderini tayin edecek. CHP’li Gençlik zamanın ruhuna uygun yaklaşımlarını aktarabilecek bir manifesto yazım sürecine girecek bu nokta çok önemli bir aşama. Uluslararası katılımlarımızda bu paralelde devam ediyor, çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Noyan: Partinize ya da siyasal örgütlenmenize gönül vermiş olan öğrenci arkadaşların, gençlerin partinize hizmet verebilme imkânı var mıdır? Varsa hangi alanlarda kendilerini nasıl kanıtlayabilir ve siyasi bir oluşum içerisinde bulunabilirler?
Dinçer: Bu noktada özellikle son iki yıldır Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da gelişiyle beraber bir yenilenme ve değişim süreci yaşanmakta. En temel unsurlardan biri partimizin daha özgürlükçü ve daha demokrat bir çizgide özellikle parti içerisinde çalışmaların sürdürülmesidir. Parti içi demokrasi bugünden yarına bitecek olan bir çalışma değil sürekli olarak yeni durumlarla karşılaşıyoruz ve buna yönelik refleks verilmesi gerekiyor. Bu noktada son iki yıldır katılımını arttığını görüyorum su anda 140 bine yakın genç üyemiz var bunun büyük bir çoğunluğu son iki yılda dahil oldular partimize. Bizler genç yurttaşlarımıza şu mesajı vermek istiyoruz, geleceğini düşünüyorsan geleceğinin Türkiye’sinde adalet için özgürlük için endişe duyuyorsan gel bu noktada birlikte çalışalım ve çözümün parçası olalım. İlçelerimizden başlayarak illerimizde görev almaları daha sonrasında il genel merkezde görev almaları mümkündür. Hem dikey yapılanmalarda hem de yatay komisyonlarda, basın komisyonu iletişim komisyonu sosyal kültürel faaliyetle komisyonu gibi, yer alabilirler. Üniversite örgütlenmelerine yönelik Sosyal Demokrat Öğrenciler çalışmamıza da katılabilirler. Her üniversitede temsilcilerimizi oluşturuyoruz ve bunlarla önümüzdeki günlerde bir araya gelerek CHP’ nin birebir izdüşümü değil fakat CHP nin düşüncelerini yansıtan ve sosyal demokrat bir gençlik örgütlenmesi olarak ortaya çıkacaklar.
Noyan: Son olarak gençlere iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Dinçer: Türkiye’nin ve dünyanın gidişatından dolayı yaşanan olaylara ve gelişmelere kayıtsız kalmamak gerektiğine inanıyorum. Kayıtsız kalmamanın dışında birşeyler üretmenin birşeyler için çaba sarf etmenin fırsatının olacağına inanıyorum. Neler üretebilirim neler yapabilirim diye düşünülsün ve buna uygun sivil toplumda, sosyal hayatta, siyasi partilerde yapılanmalar mevcut olacaktır; uzak kalmak yerine gelip katılımcı olmak esas olmalıdır. Katılımcı olunduktan sonra, gelecek olacak kuşak siz o dönem ne yaptınız diye soru sorduğunda vicdanınızı tatmin edecek cevaplar verebilecek olmak önemlidir. Bütün genç arkadaşlarımızdan vicdanlarını esas alarak siyasi sürece müdahil olmalarını ve üretimde bulunmalarını istiyor ve temenni ediyorum.
Şahsım İsmail Noyan olarak ve Gazete Bilkent adına teşekkürlerimi sunarım. Daha farklı projelerde de görüşebilmek umuduyla, bu seviyeli siyaset sohbeti için tekrar saygılarımı sunarım.
Barbaros Dinçer: Bende teşekkür ederim partimiz CHP Gençlik Örgütleri adına, bizlere bu fırsatı sağladığınız, düşüncelerimizi, fikirlerimizi aldığınız için.