Düşmanımızın düşmanı hakikaten dostumuz mu olmalı? Size dokunmayan yılan bin yaşasa da umrunuzda olmayacak; aksine sevinecek misiniz? Yoksa kendine ait fikirleri, dünya görüşü olan ve başkalarının sıkıntısına sevinmek yerine kendi başarılarıyla gururlanabilen bireyler olabilecek misiniz?
Biliyorum çok sey istiyorum Türkiye’deki muhalefetin ekseriyetinden(!) İlkeleri doğrultusunda hareket etmelerini istiyorum mesela günün getirdiği çıkarlardan ziyade. Ama onlara da hak vermek lazım dimi şimdi onca yıllık kin nefret ve öfke var bu iktidara karşı ve sonucunun ne olduğunu hesaba katmaksızın iktidarın karşısında olana destek vermek siyasi açıdan da daha kazançlıymış gibi görünüyor. Düşünsenize bir sabah uyanıyorsunuz ve Ak Parti artık yok… Başbakanımız Kemal Kılıçdaroğlu olmuş dışişleri bakanımız ise Devlet Bahçeli. Hatta belki bazılarınızın rüyaları da gerçek olur ve “bunların da sonu Menderes gibi ipte biter.” Ne dersiniz? Kendi vicdanlarınıza seslenin bakalım ve ne kadar demokrasi aşığı ne kadar insan hakları savunucusu olduğunuzu ölçün… Hala bu adamların sonu da Menderes gibi olsun diyenleriniz yok mu?
Türkiye’nin şu an yüzleştiği sorun ister yolsuzluk olsun ister paralel devlet yapılanması farkındaysanız hâlâ Türkiye’den bahsediyoruz yani sizin ya da onların ülkesinden değil; bizim ülkemizden… Dolayısıyla yaşananları bacak bacak üstüne atıp izlemek hatta ortam gerildikçe daha da zevklenmek yerine gelin daha olgun daha vatanperver bir duruş sergilemeye çalışalım ve olan biteni anlamak için kafa yoralım. Siyasi düşüncelerimizi de bir kenara bırakmaya çalışalım hatta bir süreliğine kendimizi oy verdiğimiz partiden dahi soyutlayıp öyle incelemeye çalışalım şu yaşadıklarımızı. Türkiye’nin bu olayların başlamasıyla beraber yaşadığı ekonomik gerilemelere, dolar ve eurodaki artışa, milyar dolarlık rüşvet iddialarına, ve iddia edilen paralel ve bağımlı yargı sorunlarına rağmen hâlâ haberleri izledikten sonra yüzünüzde bir gülümseme oluyorsa bence bazı insani duygularınızı sorgulamanız gerekebilir.