12 Eylül 1980 darbesinin sorumlularının yargılanmasını olumlu bir gelişme olarak görüyor musunuz?
Reyhan: Çetrefilli bir konu İşçi Partisi, biz aydınlıkçılar olarak biliniriz, 69’dan bu yana siyaset yürütüyoruz. Bizim partimiz kapatılmıştır, kadrolarımız hatta üyelerimiz işkence görmüştür her sol hareketi gibi. Fakat biz meselelere şark kafasıyla bakmayız bak intikamımız alınıyor gibi . Devrimciler açısından yada sosyoloji açısından süreci anlamak esastır. Görünen de şudur: darbeyi yapanlar yada darbeyi yaptıranlar yani emperyalistler, Amerikalılar, bu darbenin etkisiyle muhalefetsiz bir ortam yaratmışlardır. Kendi İslamcı gruplarını büyütmüşlerdir ve iktidara da gelmişlerdir ve çok da ihtiyaçları yoktur 12 Eylül rejimine. Sözde yeni bir düzen arayışı vardır. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya da buradaki figüranlardır. Bu iki isim 12 Eylül’de nasıl emperyalistlerin bir kuklasıysa bugun de yine o tiyatronun bir parçası olmaktadırlar. Kullanılmışlardır ve yeniden farklı bir biçimde kullanılmaktadırlar. Yani yargılanan 12 Eylül’den çok 12 Eylül’ün sopalarıdır, bu iki isim sopalardır. 12 eylül yargılanacaksa ki bunu ancak devrimci bir iktidar gerçek anlamda yapabilir. Birincisi bu darbenin altındaki sebebler ortaya çıkartılmalıdır o da Turgut Özal’ın eliyle uygulanan o ekonomik kararlardır darbeden hemen önce alınan kemer sıkma kararlarıdır. 12 Eylül döneminin ekonomik uygulamalarını başında olan Turgut Özal’dır. 12 Eylül rejimi boyunca işbirliği halinde çalışan Turgut Özal’dır. Merkez sağ ve liberallerin temsilcileridir. Ezilen halka, Kürtlere işkence edenlerdir her şeyden önce yargılanması gereken, Türkiye’deki NATO ve Amerikan varlığıdır. Amerikan büyükelçiliğinni arşivleri taranmalıdır. Türk Ordusu’nun kozmik odalarına girildiği gibi Amerikan Büyükelçiliği’nin kozmik odalarına girilerek darbenin arkasındaki esas sebebler araştırılmalıdır. Darbeden hemen sonra işte “bizim çocuklar başardı.” şeklinde dile getirilen rejimin Amerikayla olan mükemmel uyumu bugün de devam etmektedir. Dolayısıyla yalandan bir yargılanmadır bu. Diğer amacı da solculara bir havuç uzatmaktır. Bakın biz sizin işkencecilerinizi yargılıyoruz gibi, ama biz o havuca gelmeyiz o havuca gelen küçük birtakım gruplar oldu adliyenin önünde toplandılar ama onlar Türkiye solunu temsil etmiyor. Büyük çoğunluk bunun bir tiyatro olduğunun farkında açıkçası.
Gençlere yönelik panel, akademi ya da daha farklı çalışmalarınız var mı?
Reyhan:Şöyle söyleyebilirim: Bizim istisnasız her üyemiz kendi bulunduğu yerde kitle önderi olmak zorundadır. Öğrencilerin doğal örgütlenmesi olan öğrenci toplulukları, öğrenci konseylerinde mutlaka görev alırlar. Bizim için İşçi Partisi’nin fikirlerini anlatmaktan, propagandasının yapılmasından ziyade doğru fikirleri aktarmak ve bir kitle hareketi, mücadelesi yaratmaktır önemli olan. O yüzden bizim üyelerimizin başında bulunduğu sayısız öğrenci topluluğu vardır. Atatürkçü Düşünce Topluluğu olur fikir kulübü olur karikatür topluluğu olur radyo topluluğu olur. Arkadaşlarımızın bulunduğu bu topluluklar konferansın, seminerin, panellerin ötesinde sergiler, geziler, film, sinema video gösterimleri gibi çeşitli yollarla insanlara bilinç taşımaktadırlar. Partinin doğrudan yaptığı etkinlikler de oluyor ama bizim için esas olan yerellerde yani insanların, kitlelerin bulunduğu yerlerde bunları yapacak araçlarımız ve kadrolarımız da var.
Partinize ya da siyasal örgütlenmenize gönül vermiş olan öğrenci arkadaşların, gençlerin partinize hizmet verebilme imkânı var mıdır? Varsa hangi alanlarda kendilerini nasıl kanıtlayabilir ve siyasi bir oluşum içerisinde bulunabilirler?
Reyhan: Bizim partimizde gençlik en önemli kurumdur. Gençlik, parti yönetiminin her kademesinde doğrudan bulunur. İl yönetimlerinde, ilçe yönetimlerinde, genel merkez yönetimlerinde ya da merkez yürütme ve karar kurumunda gençler doğal üyedirler. Doğal üye diye bir kavram vardır onların oraya gelmesi için seçilmesi gerekmez. Bir ilin öncü gençlik başkanı o ilin parti yönetim kurulunun doğal üyesidir ve karar alma sürecinde etkilidir. Parti çeşitli olanaklar sağlıyor. Örneğin dış ilişkiler büromuz var kendi yabancı dilini geliştirmek isteyen ya da bizim diğer yurtdışında bize benzeyen partilerle yazışmalarımız ya da onların çevirileri örneğin vikileaks belgelerinin çevirileri gibi burada görev alabilirler. Bizim partimize yakın çizgide hareket eden basın yayın kuruluşları var Aydınlık Gazetesi, Ulusal Kanal gibi iletişim ya da gazetecilik alanında kendini geliştirmek isteyen partili arkadaşlarımızı buralara yönlendiriyoruz. Bize yakın çizgide yayın yapan bilim dergileri, gençlik degileri var bilim adamları akademisyenler oralarda kendilerini ifade edebiliyorlar. Örneğin Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr Semih Koray Bilkent Üniversitesi’nde hocadır. Bilim ve Ütopya dergisinin başındadır. Bunun dışında çok sayıda komisyonumuz var bunları saymaya gerek yok ama bir gencin kendisini ifade edebilmesi yetkinleştirmesi mümkündür. Çok yoğun bir entellektüel hayat vardır bünyemizde, okumak araştırmak gerçeğe bağlılık var olanla yetinmemek bizde bir kültürdür. Sürekli okuruz tartışırız ve bunların ortamlarını yaratırız.
Son olarak gençlere iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Reyhan: Kendileri de gözlemliyorlar bende yeni bitirdim üniversiteyi, özellikle üniversite eğitiminin ne kadar güdükleştiğini şüphesiz üniversitede bulunduğunuzda anlayabiliyorsunuz. Artık bir oyla atanan rektörleri görüyoruz. Asistan seçimlerinde yardımcı doçent ya da doçent seçimlerinde işinin ehlinden çok yandaşların atandığını hepimiz görüyoruz. Yavaş yavaş lise eğitimi düzeyine geri dönüş var derslerde, tartışmalar eskisi gibi yapılmıyor, tersine hocanın tekdüze olarak anlattığı öğrencilerin not aldığı hatta not almadığı onları fotokopiden temin etttiği bir sistem. Hani bilim tarih ilerliyor ama notlar değişmiyor böyle bir ortam var. Mezun olunduktan sonra ne yapılacağı sorusu bir problem. Örneğin şuan siyaset bilimi okuyorsunuz ve atanamayan iktisadi birimler öğrencileri var mülakat yoluyla yandaşlar atanıyor. Benim bir arkadaşım kaymakamlık sınavında 3. oldu ama sırf siyasi görüşlerinden ötürü atanamadı. Artık eczacılık fakültesi öğrencileri açısından eczacılık cazip bir meslek olmaktan çıkıyor drug storelar, büyük ecza marketleri açılacak ve o eczacılık öğrencileri orada kasiyer olacaklar. Arabuluculuk yasası çıkartılıyor, avukatlık mesleği neredeyse bitirilecek ya da iş alanları iyice daraltılacak zaten öğretmenlerin atanamadığını biliyoruz bu yüzden intihar eden çok sayıda insan var. Yabancı mühendislerin Türkiye’de çalışmasına izin veren bir yasa sözkonusu… Mücadeleler veriliyor odalar tarafından. Daha da önemlisi kadrolu ve güvenceli çalışmak yerine ,başta üniversitelerde, sözleşmeli ve esnek çalışmak 50d 4c gibi kadro türleriyle birer yıllık sözleşmelerle işverene ya da okul idarelerine muhtaç olarak yaşamak, muhalefet edemeden yaşamak moda haline geldi. Bütün bu haklarımız için insanların siyasi mücadeleye girmesi gerekiyor haklar ancak mücadelelerle kazanılır tarih boyunca böyle olmuştur. Eğer rahatsızsak, huzursuzsak ya da mutlu değilsek bunun için bir şeyler yapmamız gerekiyor. İşçi Partisi de bu siyasi yelpazede devrimci tarafta yer alıyor. Bu düzenin devrilip yenisinin kurulmasıyla sorunların çözüleceğine inanıyoruz bizim gibi düşünenlerin partimizde yer almasını isteriz.
Şahsım İsmail Noyan olarak ve Gazete Bilkent adına teşekkürlerimi sunarım. Daha farklı projelerde de görüşebilmek umuduyla, bu seviyeli siyaset sohbeti için tekrar saygılarımı sunarım.
Reyhan: Özellikle ben teşekkür ederim insanların siyasetten korkutulduğu bir ortamda sağ sol demeden bütün partileri dolaşmanız önemli ve cesur bir hareket.