Ne yazık ki gerçek hayatta filmlerdeki gibi kahramanlara pek rastlanmıyor. Çocuklara işkence eden, döven, elektroşok uygulayan tecavüz eden, iki yaşındaki küçük kızların kafatasını kıran hayvanlara tam o anda hop bir dakika diyen, çocukları kurtarıp kötülere hadlerini bildiren pek fazla kahramanımız yok. Kadınlara şiddet uygulayan, töre adına tecavüzcünün yerine mağduru cezalandıran canavarlara haddini bildirecek, onlarca kişinin defalarca tecavüzüne uğramış küçük kız hakkında rızası var diye karar veren hâkimlere sahip adalet sistemimize karşı durup onu değiştirecek insanlar… Haksızlıklara karşı birkaç ses yükselse de bazen onlarda gürültüye karışıp kayboluyor. Aslında hepimiz kahraman olarak doğuyoruz, bunun için geliyoruz dünyaya. Ama sonra mısır patlatıp filmlerdeki kahramanları izlemeye dalıyoruz: “Vay be Batman’a bak, of ne öptü Örümcek Adam kızı be”. Aramızdan bir Victor Jara, bir Rachel Corrie çıkarsa da görmezden geliyoruz; öyle ki Lady Gaga, Justin Bieber daha çok ilgimizi çekiyor. Hatta aklımızdan “Neden şimdi filmi izlemek varken gitti de bu işlerle uğraşıyor ki, filmi de kaçırıyor üstelik” diye geçiriyoruz. Arkamıza iyice yaslanıp ağzımıza bir avuç mısır doldurup filme ve filmdeki karakterleri taklit etmeye çalıştığımız hayatlarımıza geri dönüyoruz. Kötü adamlar ülkeler yönetip, halkları katletmeye, sermaye sahipleri bizlere etinden, sütünden, yününden yararlanabilecekleri koyunlar gözüyle bakmaya devam ededursun. İlahi Hollywood, sen çok yaşa!