Başbakanın yıllardır söylediği, bizim de alıştığımız bir sözüydü “3 çocuk”. En az 3 çocuk olmalıydı, daha azı iflas demekti. Bu öğüdü defalarca yineledi, ülkenin güçlenmesi gelişmesi gerekiyordu çünkü. O söylemekten bıkmadı, biz duymaya alıştık. Bir yere kadar da katlanabiliyorduk bu 3 çocuk meselesine. Sonuçta sadece bir öğüttü.
Ama insanların özeline müdahale devam etti. “Her kürtaj bir Uludere’dir.” diyerek yeni bir tartışma başlattı. Kürtajın yasaklanması gündeme geldi. Tecavüze uğrayanlar ne olacak dendi. “Doğursun gerekirse devlet bakar.” diyebilecek sığ bir zihniyet vardı karşımızda. Ünlüler, siyasetçiler birçok isim konuya dahil oldu. Bazılarının yorumları bu kadar da olmaz denecek cinstendi. Melih Gökçek bunlardan biriydi, “Çocuğun ne günahı var, anası kendini öldürsün.” diyebilmişti.
Bu tartışmalar da bir şekilde son buldu, şimdi Başbakan 3 değil 5 çocuk istediğini açıkladı. Böyle söyleyince asgari ücretten ya da emekli maaşından haberi olmadığını düşündük. 800 lira maaşla 5 çocuklu bir aile. Eğer çocukların hepsi okul çağına gelince okul yerine işe başlarsa o zaman geçinebilir belki bu aile.
5 çocuk konusu da önce öğüt gibi geldi. Ama açıklama devam etti. Bu kez konumuz doğum kontrol haplarıydı. Yanlış duyduk sandık, bu kadarına da karışmaz diye düşündük ama… Yanıldık. Kısırlaştırma hareketi yapılmıştı bir zamanlar ülkemizde. Sonra eskiden çocuk bakımının zorluğundan bahsetti Başbakan, Amerikan bezleri falan kullanılırmış çocuk bezi olarak, şimdi çok kolaymış, “Marketten bezi al, bitti.” diyor. Markette bedava dağıtılıyor bezler aslında ama biz bilmiyoruz.
Nihayetinde, Başbakan 3-5 çocuk istiyor herkesten, zaten kürtaj yasaklanmalı, doğum kontrol hapları asla kullanılmamalı. Bir sonraki aşamada öğüt ne düzeyde olur acaba? “Erken evlendirelim kızlarımızı, çabucak doğurmaya başlasınlar.” gibi bir şey belki…