Gülerek izlenilen son konu Erdoğan’la Kılıçdaroğlu arasındaki “bahtsız bedevi” atışmasıydı. Zaten ilk duyduğumda mizah dergilerine yeni bir kapak konusu çıktığını düşündüm. Tabi güldürüyor dedim ama sadece güldürmüyor elbette. “ Bizi yöneten insanlar bunları mı konuşuyor gerçekten?” diye soruyor insan kendi kendine.
Olay şöyle seyrediyor: önce Kılıçdaroğlu ekonomiyi eleştiriyor fakat birkaç saat sonra Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu ‘yatırım yapılabilir ülke’ seviyesine yükseltiyor. Bunun üzerine Erdoğan Kılıçdaroğlu’nu bahtsız bedeviye benzetiyor. Bu benzetmenin yersizliği yetmezmiş gibi Kılıçdaroğlu da altta kalmayacak ya, hemen aynı seviyesizlikle yanıtlıyor: “ Libya, Suriye, Suudi Arabistan çöllerinde dolaşan ben değilim. O çöllerde gezerken aman kutup ayılarına dikkat et.” Ve bu insanlar yüz yüze bakıyor, yeri geldiğinde tokalaşıyor ve ülkemiz için birlikte kararlar veriyor.
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu söz konusu olduğunda bu ilk değil aslında.
Tarih 25 Ocak 2011. Kılıçdaoğlu “ Hizbullah’la ilişkileri var.” diyor, Erdoğan da onu densizlik ve namertlikle suçluyor. Kılıçdaroğlu’nun cevabı “En kısa zamanda hastaneye gitsin.” şeklinde oluyor. “Açıklayamazsan alçaksın.” diyerek sürdürüyor Erdoğan. Kelimeler durumun vahimliğini gösteriyor.
10 Eylül 2011. Komik diyebileceğimiz polemiklerden biri de Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan Gazze’ye gitsin onu alnından öperim.” demesiyle başlıyor. “Tertemiz alnımı lekeli dudaklarına sürdürmem.” diyen Erdoğan bu komik diyalogda Kılıçdaroğlu’na katkılarını sürdürüyor.
28 Eylül 2012. Kılıçdaroğlu Erdoğan’ı hainlikle suçlayınca 100 bin liralık tazminat davasıyla karşılaşıyor.
20 Ekim 2012. Kılıçdaroğu Oslo görüşmeleri için “Bunu söyleyen şerefsizdir.” diyen Erdoğan’a karşı “Yalancıdan başbakan olmaz.” diyerek devam ettiriyor.
Genellikle seçimler yaklaştığında şahit olurduk bu denli ağır ithamlara. Bu kez seçimi beklemediler. 2014’e kadar daha nicelerini duymamak dileğiyle…