Yıl 2008. Askeri lise sınavları bitmiş, mülakat zamanları gelmişti. Kardeşim Barbaros o zamanlar 14 yaşında bir çocuk. Ben Kuleli’ye girmek istiyorum dedi başka da bir şey demedi. Biz de onun isteğine razı, küçücük boyuyla gönderdik onu Kuleli Askeri Lisesi’nin kapısından.
Yıllar geçtikçe kardeşim daha da bağlanıyordu okuluna ve dolayısıyla vatanına. Biraz haşarı çocuktur Barbaros, çok fazla yerinde duramaz. Okulda okuduğu süre zarfında cam kırmışlıkları, yüzünün her yerine dikiş atmışlıkları meşhurdur.
İşler son yıllara doğru biraz ters gitmeye başladı. Kardeşim bir gün tenis oynarken düşüp kafasını yere çarpmış ve askeri dispansere götürülmüştü. Yapılan tetkikler sonucu bir şey çıkmadı. O zamanki komutanı onu vatan hainliğiyle suçlamıştı sırf bu yüzden. Hiçbir sağlık sorunu olmadığı halde devletin imkanlarını kullanmaya çalıştığı iddiasıyla.
Bu itham inanılmaz zorumuza gitti. Babam “Ben oğlumu o okuldan almaya gidiyorum.” dedi. Karşılığında Barbaros’tan aldığımız tepki çok farklıydı. “Bir kendini bilmez bana vatan haini dedi diye ben okulumu, vatanımı bırakmam. Burası benim evim, beni buradan alamazsınız.”
Çok şaşırdık 16 yaşında bu tepkiyi veren bir çocuk olduğu için. Kardeşimin içindeki bitmek bilmeyen vatan aşkına bazen anlam bile veremezdim. Ama “Babasına çekmiş.” der işin içinden şakayla karışık çıkardık bazen.
Derken 2013 yılı geldi çattı. Barbaros Kuleli’den mezun olacak, Kara Harp Okulu’na gidecekti. Size yaşadığımız o gururu anlatamam. Çakı gibi asker olacaktı kardeşim. Ağlaya ağlaya ayrıldı okulundan ama daha yolu uzundu biliyordu o yüzden metin olmaya da çalışıyordu.
Kara Harp Okulu’ndan önce Menteş Askeri Kampı’na götürdüler öğrencileri. Orada güya eğitim veriliyordu onlara. Ama bir şeyler yanlıştı. Her gün eğitimden dolayı elleri parçalanan, neredeyse bilincini kaybeden, kusan, ağlayan arkadaşlarının haberini alıyorduk kardeşimden. Sen nasılsın dediğimizde cevap vermiyordu bize, geçiştiriyordu. Sonradan öğrendik ki, üzülmeyelim diye belli etmemiş.
Bir şekilde Menteş’i atlatıp Harp Okulu’na gittiklerinde orada da bırakmadılar peşini. Eğitim adı altında yaptıkları eziyetler bir yana dursun, ithamları hala bitmiyordu. Yine bir kansız “Vatan haini” demişti kardeşime, “Sen terörist misin de böyle davranıyorsun?” diye soran da vardı.
Çektiği fiziksel işkenceler inanın gözümüzde değildi artık. Bir insan vatanı için canını vermeye hazırsa eğer, vatan haini lafı boğazında düğümlenip kalıyor. Bizim de kaldı. Babam bir yerden sonra dayanamadı ve Harp Okulu’na gidip ortalığı birbirine kattı, “Alın okulunuzu başınıza çalın.” deyip kardeşimi de alıp ayrıldı oradan.
Barbaros 3 yıldır kendine gelmiş değil. Anksiyete tedavisi görüyor. Zaman zaman üniformasını giyip saatlerce kendini izliyor. Ve hala anılarını anlatırken aynı gururu yaşıyor. Size belki duygu sömürüsü olarak gelecek olan bu anılar, bizim yaşadıklarımızın yalnızca bir bölümü. Yıllardır her yerde bas bas bağırdığımız yapılanma sonunda ortaya çıktı bundan dolayı çok mutluyuz. Kardeşime vatan haini diyenler şu an aynı suçlamayla içerideler. Derler ya Allah büyük.
…
Şimdiye kadar hikayesini anlattığım Kuleli Askeri Lisesi mezunu 2047 Tarık Barbaros Sercan’ın bir de babası var. Gürcan Sercan.
Babam 1989 Kara Harp Okulu mezunu bir subay. İhraç edilene kadar Jandarma Kurmay Albaydı ve İstanbul İl Jandarma Komutanıydı.
2009 yılında Cihan Haber Ajansı tarafından Ergenekonculukla suçlanan babam, yine bu haber ajansıyla davalık olmuş ama basın özgürlüğü kapsamında davayı kaybetmişti. Yine aynı babam, oğlunun FETÖ tarafından hayatının karartılmasına şahit oldu. Elinden ne yazık ki bir şey gelmedi. Çünkü derdimizi o zamanlar anlatamadık kimseye, “Ne alakası var yapılanmayla, yok öyle bir şey. Oğlun askeri eğitime dayanamamıştır.” dediler.
Öncesini sonrasını size pek anlatmayacağım. Nasıl olsa farklı yerlere çekecek, inanmayacak çok insan var.
Her kız babası için önemlidir. Ben de onun biricik kızıyım. Ama bana dahi “Vatanı satan sen olsan tanımam” diyen bir babam var. Yazının başında demiştim ya kardeşimin anlam veremediğim bir vatan aşkı var, babama çekmiş diye. İşte bundan bahsediyorum.
Adaletin illa tecelli edeceğine güvenim tam. Ama zamanında oğlu FETÖ tarafından vatan hainliğiyle suçlanmış bir adamın, vatanı için gözünü kırpmayacak bir adamın, teşebbüs gecesi canını umursamadan darbecilere karşı savaşmış bir adamın şu an bu suçlamayla içeride olması çok ağır, çok acı.
Bu yazıyı biraz da derdimi anlatmak için yazdım, sürçülisan ettiysem affola.
Biz ne diyelim, duayla sabırla bekliyoruz artık. Bize inananlar da duasını eksik etmesin başka bir isteğim yok. Babamın da dediği gibi “Biz çekeriz cefasını Allah vatana millete zeval vermesin.”
Kezban Gökçeoğlu
Bizimle paylaştığınız için çoookk çok teşekkürler
Bu konuda Soner Yalçın’ın yazısını da okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum
http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/soner-yalcin/sok-mangasi-844735/