Türkiye 2 ay sonra yeni cumhurbaşkanını seçecek. İlk kez sandıkla seçilecek cumhurbaşkanı için gözler siyasi partilerin belirleyecekleri seçim stratejilerine ve elbette adaylara çevrilmiş durumda.
Ak Parti’nin adayı neredeyse kesin gibi. Parti içinde 3 dönem kuralının kaldırılmamasıyla Başbakan Erdoğan’ın adaylığı netleşti sayılır. Resmi adaylık açıklaması malumun ilanından daha öteye geçmeyecek. Hiç kuşku yok ki bu seçimi anlamlı ve çekişmeli hale getirecek olan muhalefetin Erdoğan’ın karşısına çıkartacağı aday olacak. Nam-ı diğer “Çatı Adayı”. 12 senedir girdiği tüm seçimlerde istediğini almayı başaran, 30 Mart seçimlerinde de önemli bir başarı elde eden Ak Parti ve Tayyip Erdoğan’ı geçebilmenin oldukça zor olacağını şimdiden söylemek mümkün.
Oldukça zor ancak imkansız değil. Bu yazımızda cumhurbaşkanlığı seçiminin olası senaryolarını açıklamaya çalışalım;
AK PARTİ’NİN ( ERDOĞAN’IN ) ALACAĞI OY
30 Mart yerel seçimlerinde Ak Parti’nin ve Tayyip Erdoğan’ın seçmen bazındaki potansiyelini bir kez daha görmüş olduk. 30 Martta alınan %45 oy oranı Ak Parti’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde de kendi hanesine yazılacaktır. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhtemel Ak Parti adayı Tayyip Erdoğan’ın alacağı oy oranının %44 ile %47 arasında seyredeceğini söyleyebiliriz. Küçük oynamalar dışında bu oy oranının değişmeyeceği kanaatindeyim.
ÇATI ADAY
Böyle bir oy oranı karşısında kazanabilmek için tüm muhalif unsurların bir çatı altında toplanması şart. Bu bağlamda CHP ve MHP’nin birleşmesi anlamına gelen “Çatı Aday” formülü muhalefetin tek şansı gözüküyor. Bu iki partinin toplumun genelinin kucaklayabileceği ortak bir aday çıkartması çok önemli, daha doğrusu tek şansı. Öyle ki eğer bu iki parti ortak bir aday çıkartmazsa yapılacak olan seçim formaliteden öteye geçemez. Hatta bana kalırsa böyle bir durumda seçim yaparak ülkeyi masrafa sokmaya bile gerek yok, Erdoğan direk cumhurbaşkanı olsun.
BDP/HDP’nin ÖNEMİ
CHP ve MHP’nin ortak aday çıkartmaları seçimi kazanmak için yeterli mi ? Elbette hayır, bunun yanı sıra BDP/HDP’nin belirleyeceği tavır çok önemli. Eğer 2010 referandumunda olduğu gibi “gizli Ak Particilik” oynarlarsa seçim sonucu Ak Parti ve Erdoğan için çok rahat bir galibiyet olur. HDP/ BDP ‘nin Türkiye genelinde %6-7 civarı oy potansiyeli var. Kendi adaylarını çıkartıp bu oy potansiyelinin Erdoğan’a kaymaması oldukça önemli. Çatı adayını desteklemeleri ise neredeyse imkansız. Zira MHP ve BDP tabanını aynı çatı altında buluşturmak siyasi olarak mümkün değil.
DİĞER PARTİLER
Başta Büyük Birlik Partisi, Saadet Partisi gibi muhafazakar/milliyetçi oy potansiyeline sahip olan daha küçük partilerin, muhalefetin belirleyeceği çatı adayını desteklemesi de son derece önemli. Dolayısıyla belirlenecek olan çatı adayın muhafazakar reflekslere sahip birisi olması da büyük önem teşkil ediyor. Böylece bu partilerin oylarını Erdoğan yerine diğer adaya vermeleri mümkün olabilir. DSP, HEPAR, işçi Partisi gibi solcu/ulusalcı partilerin seçmeni zaten oyunu mutlaka çatı adaya verecektir.
SONUÇ
Uzun lafın kısası Erdoğan’ın kaybetmesinin tek yolu toplumsal muhalefetin tamamen birleşmesinden geçiyor. Ak Parti ve diğerleri olarak kutuplaşan Türkiye’nin bir yarısının oyunu kime vereceği belli, diğer yarısı Erdoğan ile rekabet etmek istiyorsa her türlü inatlaşmaya son vererek birleşmek zorunda. Tabii ortaya çıkacak adayın kim olacağı da başlı başına çok önemli. Eğer çatı adayı toplumsal muhalefeti birleştirebilecek bir isim olursa, ağustosta çok sıcak bir seçim süreci olabilir; yoksa Erdoğan’ın güle oynaya kazandığı bir seçim daha seyrederiz.
Bakalım, bekleyip göreceğiz…