Nur içinde yatsın Nelson Mandela’nın cenaze töreni, genel kültürümüze bir yeni kelime daha kazandırdı, “selfie”; Kişinin kendi fotoğrafını çekerek sosyal medyada paylaşması demek, sosyal medya kadar yeni yani. Yeni dediğime bakmayın bizim kuşak sanki 20 yıl önceymiş gibi dalga geçer bu yapılan eylemin kendisiyle. Genç ergenus davranışı olarak bilinen “selfie”, söz konusu dünya liderleri olunca tekrar popüler oldu ve durum komik bir hal aldı. Önümde Obama-Schmidt-Cameren üçlüsünün selfie hali ve işte bu fotoğrafı bana sevdiren selfiii düşünceler:
• Öncelikle bu fotoğraf bana siyasetçi ve devlet adamlarının da toplumun içinden çıkan sıradan insanlar olduğunu hatırlattı. Ciddi ve asık suratlı görmeye alıştığımız insanların, ortamın rahatlığıyla güler yüzlü, muzip bir çocuk gibi davranabildiklerini gördük.
• Selfie’nin sadece genç ergenusa ait bir model olmadığını dil, din, ırk, yaş, statü, politik duruş ayırmadan, bu sıralar orta yaşta revaçta olmak kaydıyla, herkese hitap ettiğini anlamış oldum.
• Mandela’nın ölümü üzerine yapılan bir tören olmasına rağmen, halkı onu geçmişte yapılanların öfkesi, isyanı ve gözyaşlarıyla değil; eşit haklara sahip Afrikalılar olarak neşeyle, şarkılar ve danslar eşliğinde, şükranla uğurladı. Festival havasında geçen tören herkese aynı mutluluğu yaşatmış olacak ki doğallık dünya liderlerine kadar uzandı ve bu anı ölümsüzleştirmek istediler.
• “Dünya barışı ancak kadınların iktidara gelmesi ile sağlanabilir.”der, bazıları. Orasını bilemem ama bulundukları ortama bir rahatlama getirdikleri, neşe ve sempati kattıkları kesin. Yoksa hangi güç 3 başkana 1 selfie yaptırabilir ki ?
• Ne yalan söyleyeyim Obama’yı seviyorum. Sebebi ilk siyah ABD başkanı olması mı, elementary dönemlerimde “Yes, we can!” konuşmasını onu taklit ederek söylemeye çalışmam mı, göçmen ve sağlık politikaları mı bilmiyorum. Belki de hepsi. ( dış politikayı ayrı tutarak)
• Tabii bu olayın en çok malzeme yaratan kısmı Michelle Obama’nın fotoğraftaki somurtkan ve kıskançlık hali, yani kadın-erkek ilişkilerinin bütün doğallığıyla en üst düzey fotoromanı. Obama pek bir mutlu pek bir şakacı konuşurken Danimarka başbakanı Schmidt ile. Ee Schmidt’de iki dünya lideri arasında ( Cameren-Obama) kendine güveni tam ve aynı derecede esprili, zarif bir kadın görünümünde. Allah var güzel de kadın Danimarka başbakanı. (Berlusconi iktidarda olsa dış İtalya-Danimarka ilişkileri tavan yapabilir mesela.) Dolayısıyle Schmidt’in dişiliğinin ön plana çıktığını sezen Michelle duruma müdahale ediyor ve hafiften sırtını da dönerek tam ortasına oturuyor ikilinin. Flört başlamadan noktayı koyuyor bir bakıma. Bize de bu ilginç kareleri sırıtarak yorumlamak düşüyor.
Son olarak işin magazin kısmını bir kenara bırakırsak, bu fotoğraf Martin Luther King ile başlayan ve Madiba’nın mücadelesiyle hayat bulan bir rüyanın son halidir. Siyahlara eşit yurttaşlık hayali kurduğu için öldürülen King, hayatının 27 yılını hapiste geçirmek zorunda kalan Mandela ve onların hayalini gerçekleştiren Obama, sarışın bir kadının yanında!