#direnIQ: Başarıya ‘Bel’ Bağlamak

Bu yazım henüz kaç yazıya indirgeyebileceğimi hesap edemediğim bir yazı dizisinin ilkidir. Sadık Yakut’ un karma eğitim açıklamasından başlayarak, geride bıraktığımız son birkaç ayın gündemine hak ettiği soruları sizlerin sorabileceği bir zemin hazırlama çabasıdır.

Gayem, açıkça, Ahmet Kaya’ya linç gecesine, kızlı-erkekli ev tartışmasına, meclise giren başörtüsüne ve Şafak Pavey’in konuşmasına akıl sağlığı yerinde her insanın sorması gereken soruları bizlerin de sorabileceğini ispat etmektir. Yardımınızla, diliyorum, yarına uyanmak için bir sebep bulacağım.

“Türk milleti zekidir” söyleminin, dünya tarihindeki en büyük ironilerden biri olmadığına inanmak için Allah’a birlikte yalvaralım istiyorum.

Başlıktan önyargı çıkmasın diye açıkça söylüyorum!
Bu tanrısal anlatımla süslenmiş bir kibir gösterisi ya da bazı akılları hedef gösterme yazısı değildir.

Nasıl olsun?!
Bürokrat çocuklarının ilkokul seviyesindeki kompozisyon ödevlerine dahi yetmeyecek anlatımı ile gazeteci olduğu bir ülkede, sokaklarına katledilmiş gazetecilerin adını vermiş bir şehirde gazeteye yazıyoruz…

 

Yakut'un açıklamaları tepki toplamaya devam ediyor.

Yakut’un açıklamaları tepki toplamaya devam ediyor.

Ak Parti Kayseri Milletvekili ve Meclis Başkanvekili Sadık Yakut, geçenlerde toplanan Ulusal Çocuk Forumu’nda bir laf etti…

“Maalesef şimdiye kadar kız ve erkek öğrencilerin birlikte eğitim yaptırılmasını büyük bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum. İnşallah bu yanlışlık önümüzdeki dönem içinde düzeltilecek”

Kızlı-erkekli ev muhabbeti gibi bu da aldı eleştirilerden nasibini. Akabinde, “Partimin fikri değildir” dedi. Doğrudur…
Konunun derinine girmeden, “Şahsi fikrimdir” ile “Partimin fikri değildir” arasındaki farkı bulunuz, lütfen.

Geçelim…

Konu gündemin kucağına oturunca, sorular, röportajlar geldi peşin sıra. Vatan Gazetesi yazarlarından Murat Çelik’in röportajında Yakut kendisine gelen ya da gelebilecek eleştiriler ile ilgili çok ilginç bir tespitte bulundu. Aynen aktarıyorum…

“Şimdi bu konuda beni eleştirecek olan köşe yazarlarına bir bakmanızı rica ediyorum, kim kimdir? diye. Önümüzdeki günlerde beni eleştirecek olanlar, başarılı insanlar ve bunların çok büyük çoğunluğunun kolejlerden, kız ya da erkek liselerinden geldiğini göreceksiniz.”

Hemen devamında…

“Bu başarılı insanlar, ‘ayrı’ okullarda okudukları için diğerlerinden daha başarılı oldular. Şimdi ise başkalarının, toplumun alt kesimlerinden gelenlerin de kendileri gibi başarılı olmasını istemedikleri için karşı çıkıyorlar. Ben öyle olduğunu, konuya böyle baktıklarını düşünüyorum.”

Murat Çelik’in merakı ise başka…
Efendim, karma eğitim kalkarsa eşcinsel eğilimler artmaz mı diyor?
Sayın Yakut’tan gelen cevap…”Okul kaç saat ki?”

Yani(si)…

Yakut’un bu fikrine eleştiri getirecek olanlar, özellikle köşe yazarları genellikle ‘ayrı’ okullardan mezundur ve toplumun ‘alt’ kesimindeki insanlar kendileri gibi başarılı olmasın diye Sayın Yakut’ a karşı çıkar.

Eleştirecek yazarların hakikaten o ‘ayrı’ okullardan geldiğini kabul edip, sonuçlara baktım önce…

Bir… Bu yazarlar başarılarını yalnızca o okullara gitmesine borçludur. Bu bir tesadüf değildir.

İki… Bu okullarda okumadan başarılı olmak pek mümkün değildir.

Üç… 12 yıllık iktidarımızda karma eğitimi kaldırmayışımızdan da anlaşılacağı üzere, başarılı nesil yetiştirmek hedeflerimiz arasında

İktidara kanadından yapılan bazı açıklamalar "mizah" konusu haline gelmiş durumda.

İktidar kanadından yapılan bazı açıklamalar “mizah” konusu haline gelmiş durumda.

değildir. En azından 12 yıl içinde değildi.

Bir anda başarıya giden yol fikrim alt üst oldu. Yakın çevremde başarılı bir CV sahibi arayıp inceleme fikri geldi aklıma. Çok da uzağa gitmedim, üniversite rektörümüz Abdullah Atalar geldi aklıma. Daha önceki yazılarımda kendisini daha doğrusu belli tercihlerini eleştirmiş olsam da, akademik başarısı tartışma kabul etmez.

Öyle ya
liselere giriş sınavı birincisi,
Ankara Fen Lisesi birincisi,
üniversite giriş sınavı birincisi,
ODTÜ’de lisans 4.00 ortalama ile birincisi,
ardından Stanford…
Son olarak ülkemizde, ‘şahsi fikrim’, ulaşılabilecek en üst nokta olan Bilkent Üniversitesi rektörlüğü.

Bu örnekle Sayın Yakut’un gereksiz, yetersiz, saçma iddiasını artık bir kenara koyabiliriz sanıyorum.
Peki, kirli, akıl yoksunu düşünceyi nasıl kenara koyacağım bilmiyorum.

Merak ediyorum!
Böyle bir adamın başarısının altında saçma sapan sebepler mi aramak lazım?
Yeni bir Abdullah Atalar yetiştirmemizi sağlar mı bu metod?

Ülkenin vekili, bakanı oturmuş, yeni Atalar için çocuklar birlikte mi okusun ayrı mı?
Dershaneye gitsin mi gitmesin mi?
Aynı evi paylaşsın mı, paylaşmasın mı? gibi sorularla meşgul oluyor.
Gazetecinin endişesi ise ya yeni Atalar eşcinsel olursa.

Neresinden baksam soruların niteliğinin sınırlı olduğu bir yöntemin sağlıklı olduğuna inanamıyorum.
Eşcinsel eğilimi kişinin hemcinsi ile geçireceği sürenin uzunluğu ile hesaplama çabasına giren mantığı anlamıyorum.
Çözümü bende değil ancak, cevabın mantık yoksunu vekilin argümanı ve homofobik gazetecinin sorusundan çıkamayacağını biliyorum.

O sebepten size sığınıyorum.
Başka sorular soralım istiyorum. Soru gibi sorular!
Bekliyorum.

 

 

 

Leave a Reply