Kutsal (!) Topraklar…

10494752_10152368572914219_785589452616644996_n

Uzun zamandır gündemimizi meşgul eden ve haklı bir sebebi olan bir konu dışında yazmak gelmiyor içimden. Fakat işin duygusal boyutunun yanı sıra, üzerine onlarca kelime yazdıktan sonra yine sessizliğe gömüleceğim, bu konu insanlığın yüzyıllardır kanayan en derin yarası.

 

Savaş…

Ne doğamız savaşmayı gerektiriyor ne de atalarımız böyle emretmiş. Üstelik hiçbir kitapta meşru değil çocukları öldürmek. Fakat insanoğlu yüzyıllardır bir avuç toprak, bir damla su, bir inanç, bir kazanç uğruna karşındakini öldürmekten kaçınmamış. Ne söylesem, ne yazsam boş; her bir harfim konunun derinliğinde yitip gidecek ancak ne susmak elden gelir ne de gönül razı. Ancak büyük devletlerin o şaşalı büyükleri konunun derinliğinden ürkmüş olacaklar ki lal susup kalmışlar. Zira kendileri, tarihi bir hikayenin yıllar sonra tekrar beyaz perdeye aktarılmış başyapıtını izlercesine sessizler.

Konuyu üstü kapalı biçimde irdelemeden önce not düşelim; sırf inancı yüzünden kendi vatandaşlarını hedef göstermek, geçmişin azılı diktatörlerini güzellemek, sivilleri öldürmek kadar tiksindirici bir durum. 

Konuya ilişkin yapılmış en güzel tarihsel animasyon; This Land is Mine (Bu Topraklar Benim)

Yüzyıllar boyu halklar, kimi toprakları kendisine bahşedilmiş veyahut Allah tarafından kendisine hediye edilmiş olarak gördüğü için yine Allah’ın yarattığı en küçük bir mahlukatı bile öldürmekten kaçınmamış. Bu topraklar yüzyıllar sonunda her zaman Azrail’in olmuş ve halkların attığı çığlıklar karşı tarafça hiç işitilmemiştir. Bir Arz-ı mev’ut (vaat edilmiş toprak) uğruna ocaklar sönmüş, insanlar öldürülmüştür. İnsanoğlu eline kan bulaşsa koşa koşa yıkamaya gideceği ellerini, o toprak uğruna öldürmek için kullanmıştır.

Yüzyıllardır süregelse de bu kirli oyunu durdurabilmek için hala geç kalınmış değil. Ama öyle üç beş kola şişesini yere döküp protesto edemezsin bu durumu. Ne mi yapacaksın? Öncelikle o şaşalı devlet büyüklerinin şaşalı koltuklarından kalkmalarını ve seni dinlemelerini sağla. Söyle onlara susmasınlar ve susanlara sessiz kalmasınlar. Çünkü döktüğün litrelerce meşrubat ile ancak kendi ülkenin ekonomisini baltalarsın güzel kardeşim. O şişe için tüketilen doğal kaynağını ve üretmek için çırpınıp didinen işçinin emeğini çöpe atmaktan başka bir şey değil bu yaptığın. Mesele sesini nasıl yükseltebileceğini bilmekte işin aslına bakarsanız. Ancak o şekilde bir masum çocuğun daha “terörist” yaftasıyla öldürülmesini engelleyebilirsiniz. Ancak o şekilde ateşkeslerin söz verildiği süre zarfına yayılmalarını sağlayabilirsiniz.

Unutmayın ki savaşı meşrulaştıracak hiç bir olgu, neden, süre veya bayrak yoktur.

Ayrıca konuyu tarihsel bir bakış açısıyla irdelemek isterseniz;

http://www.bianet.org/bianet/siyaset/53881-israil-filistin-sorununun-tarihcesi

 

Leave a Reply