Ekim 2012 yılında imzalanan Edinburgh Antlaşmasıyla, 18 Eylül 2014 yılında İskoçya için bağımsızlık referandumu kararı alınmıştı. Bu yılın ağustos ayından itibaren artan ”evet” oyları, Dünya’nın gözünü Birleşik Krallık’a çevirdi… Yapılan referandumda %45 ”evet” oyuna karşılık, %55 ”hayır” oyu çıktı.
İskoçların bağımsızlık isteği de bağımsızlık referandumunda ”hayır” oyu kullanması da ekonomik temelliydi.
”Bağımsız/ Özerk İskoçya” düşüncesi çağdaş dönemde ilk olarak 1970’li yıllarda kuzey petrol rezervlerinin bulunmasıyla ortaya çıkmıştı. İskoçya’nın Kuzey ve Batı’sındaki rezervlerden İskoçya’nın kendi karasularında bulunan %84 oranındaki rezervler üzerindeki mevcut payı %15-20. Bağımsızlık düşüncesinin temelinde de bu payı artırma isteği yatmakta. Perşembe günü yapılan referandumda eğer ”evet” oyu çıksaydı, Birleşik Krallık petrol gelirlerinin %90’ından, gaz gelirlerinin ise %47’sinen mahrum kalacaktı.
Ancak, ”Bağımsız İskoçya” düşüncesi de ekonomik belirsizlikler neticesinde reddedildi. Başlangıçta cezbedici olan ”daha fazla petrol geliri” fikri ileride ülkeye ciddi sorunlar çıkartabilirdi. Öncelikle, Bağımısız İskoçya’nın petrol gelirleri çok kısa bir süreliğine artmış olabilirdi.Kuzey Denizi üretimi gün geçtikçe azalırken, İskoçlar bu azalan kaynaklardan aldıkları daha fazla gelire karşılık diğer herşeyden vazgeçmiş olacaklardı.
Örneğin; Bank of Scotland, Tesco, BP gibi birçok büyük şirket sandıktan ”Bağımsızlık” çıkarsa merkezlerini İngiltere ‘ye taşıyacaklarını açıkladı.İskoç Ulusal Partisi Lideri Alex Salmond BP gibi firmalar için kamulaştırma kararı vereceklerini söylemişse de işlerini kaybetmekten korkan İskoçların evet oyu vermesi beklenemezdi.
Bunun dışında İskoçya bağımsızlık kararı verseydi, para birimi konusunda sorun yaşaması kaçınılmazdı.Yeni bir birim yaratmak zor ve maliyetli olacaktı. Sterlin’e devam etmek ise bağımsızlıkla ters düşecekti ve National Bank of England(İngiliz Ulusal Bankası) da bu konuda İskoçlara yardımcı olmayacağının sinyallerini vermişti. Başka bir seçenek ise AB ve Eurozone ‘a katılmaktı ancak burada da eskiden birlikte yaşadıkları İngiltere ve kendi içlerindeki ayrılıkçılarla mücadele eden İspanya, Belçika , Fransa gibi devletler tarafından birliğe girişlerine izin çıkmayabilirdi.
İskoçya, Katar ya da Kuveyt gibi petrol zengini bir ülke olup İngiltere’yi bile dünya sıralamasında geride bırakabilirdi; ancak tam anlamıyla bir kaos ve belirsizlik düzeni içinde yaşamak zorunda da kalabilirdi.
Ayrıca İskoçya’nın yaşayacağı sorunlar bununla da sınırlı değildi. İskoçya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki yerinden,NATO üyeliğine ve hatta Olimpiyatlardaki yerine kadar pek çok şeyi etkileyebilirdi.
1706 yılında Kraliçe Jane ‘in iki protestan kral, tek parlemento ve tek bayrak altında iki milleti birleştirmesiyle İskoçlar belki bağımsızlıklarını kaybetmişlerdi ama kendi coğrafyalarından çok daha geniş bir coğrafyada ticaret yapma imkanına ve ekonomik güce sahip olmuşlar, refaha kavuşmuşlardı. Bugün olan da bu olayın bir benzeri niteliğinde…
RESİMLER
www.bbc.co.uk