Bildiğiniz gibi Genel Seçimlere kısa bir zaman kaldı. Partiler de bu sürede nasıl bir yol haritası izleyeceklerinin sinyallerini vermeye başladı…
HDP eş başkanı Demirtaş bugün tarihin en kısa Meclis Grup toplantısı konuşmalarından birine imza attı. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Demirtaş, siyasette var oldukları sürece Başkanlık sistemine izin vermeyeceklerini bildirdi. Geçen aylarda yüzde onluk seçim barajının kaldırılması yönündeki çabalar sonuçsuz kalırken, HDP seçime bağımsız adaylar yerine, parti olarak girme kararını kesinleştirdi.
Diğer taraftan çeşitli spekülasyonlara göre; seçimlerde ve sonrasında HDP ve AKP’ nin yeni Anayasa çalışmalarında Başkanlık sisteminin kabulüne karşılık Federal Devlet sistemi ve Öcalan’a af yönünde anlaştıkları söyleniyordu. Geçtiğimiz aylarda yaşanan İmralı trafiğinin de bunu kanıtlar nitelikte olduğu dile getiriliyordu.
Türkiye’de ve hatta Dünya’da seçimlerin şöyle bir kuralı var; Seçmenler, uçlardaki fanatik solcu ve sağcı kesim , kendini biraz daha açık fikirli gören, her iki kesiminde kendilerince ”iyi” yönlerinden faydalanan sosyal-demokratlar ve ne olduğunu tam olarak kendisi de bilemeyen, devletten ideolojik siyasetten ziyade, öncelikle düzen, hizmet ve gelişme bekleyen çoğunluk olarak ayrılıyorlar. İşte bu son söylediğim kesimin oylarını alabilen seçimi kazanır, iktidar olur. AKP’ nin gelenekselleşmiş seçim başarısı da bu yüzdendir.
HDP’ ye bakacak olursak ; Sol eğilim ve Kürt Milliyetçisi olarak kurulmuş bu parti, özellikle geçen yıl ki Cumhurbaşkanlığı seçiminde ”Ayrılıkçı” bir parti olmaktan ziyade birleştirici role sahip bir ” Türkiye” partisi olmak istediğini gösterdi. Seçimlerden sonra bu görünümü ne kadar sürdürebildiği ise tartışılır.
Türkiye’de bir seçim gerçeği var; Güneydoğu’da önceliği Kürt Milliyetçiliği olmayan ancak çözüm sürecinden de memnun olan , herhangi bir ideolojiye sahip olmayan, kendi ekonomik çıkarları neticesinde ona en büyük desteği sağlayacağına inandığı partiye oy veren yukarıda bahsettiğim kalibrenin ortasında yer alan seçmenler oyunu AKP’ ye veriyor. CHP ise ideolojik açıdan onu destekleyen kesim ve AKP’ den memnun olmayan kesimden bölgede az bir oy toplayabiliyor.
HDP’ nin bölgedeki asıl rakibi AKP’ dir. Barajı aşmak için ise sadece Kürt Milliyetçisi seçmen yetersizdir. Bu sebeple HDP’ nin AKP karşıtı seçmenlerin oyuna, aslına CHP destekçisi insanların yardımına ihtiyacı vardır. Bu yüzden bugün grup toplantılarındaki söylemleri mantıklı görülebilir.
Ben bu seçimlerde de çok büyük bir aksilik olmadığı sürece AKP ‘nin neredeyse yüzde ellilik bir oy oranıyla yeniden iktidar olacağına, HDP ‘nin barajı geçebileceğine ve CHP ‘nin oy oranını güçlükle koruyabileceğine inanıyorum. Bu sözünü ettiğim meclis düzeninde ise HDP ‘nin mecburen AKP ile anlaşıp Türkiye’de federasyon ya da Başkanlık sistemi gibi birçok değişiklik yapmaya çalışacağına… Bu anlattıklarım Türkiye için hayırlıdır hayırsızdır tamamen ayrı bir yazının konusu ancak, HDP ‘nin seçim öncesinde yaptığı AKP karşıtı propagandanın ilerleyen süreçte, seçimden sonra değişeceği kesin gibi görülüyor.
RESİMLER
www.t24.com.tr