Diyor ki şair: “Dur yolcu
Bakmadan geçtiğin bu yer,
Bir milletin nabzının attığı yerdir.”
Diyor ki Gazi: “Analar Ağlamayın, Burası çocuklarınızla çocuklarımızın
Koyun koyuna yattığı yerdir.”
Ve diyor ki Akif; “Çanakkale, Mehmetçiğin
Bedri bir daha yaşattığı yerdir.”
Bahar yeni gelmişti Anadolu’ya. Kışın ıslanan toprak daha kurumamıştı. Ama Çanakkale’de nice delikanlılar gençlik çağında kurumayı göze alırcasına, vatan topraklarını yeşertmek adına cepheye gelmişlerdi. Kimler mi göndermişti bu kınalı kuzuları cepheye? Nişanlıları, sevgilileri, anaları. Ama en önemlisi vatan sevgisi…
Anadolu haraptı, bitmişti. Vatan için sebep olmamalıydı bu durum Kahraman Mehmetçiklere. Süngüyle savaştılar, kum torbalarından elbise diktiler genç vücutlarına.
Amiral Guepratte 2000 tane top namlusu saymıştı kendilerine dönük. Tam 2000 tane. Ama 1800 tanesi soba borusuydu. Top sansınlar da korksunlar diye soba boruları ile müdafaa ettiler vatan topraklarını.
Mehmetçik sadece düşmanla değil, yoklukla da savaşıyordu. Yiyecek kısıtlıydı. Sabah üzüm hoşafı, öğlen yemek yok, akşam yağlı kırık buğday çorbası.
Lise öğrencileri, on beşliler bile cepheye koşuyordu vatan savunması için ve biliyordu az sonra şehit düşeceğini ama cennete koşmanın verdiği güvenle daha da hırslanıyordu, siper ediyordu gencecik gövdesini
Siperde, düşmana saldırmadan önce helallik isteniyordu, Allah Allah nidalarıyla düşmana karşı geliniyordu.
Gece görevini yapmış, tüm bu zorluklara rağmen, mücadeleye son noktayı koyan Nusret Mayın Gemisi vardı. Denize döşediği 26 mayın, Çanakkale Savaşı’nın Türk milleti adına zaferle sonuçlanmasında büyük rol oynuyordu.
Mükemmel mühümmatlar ile donatılan işgal güçlerini, milletin inancı ve azmi yenmişti.
Artık tarih yazılmıştı.
Mustafa Kemal Paşa ile
Seyit Onbaşı ile
Nusret Mayın Gemisi ile
Kınalı Hasan ile
Esat Paşa ile
Cevat paşa ile
Ve
Kahraman Türk Mehmetçikleri ile .
Çanakkale Şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz.