Geçtiğimiz günlerde okulda iki farklı görüşü temsil eden öğrenciler arasında bir olay yaşandı ve hatta bazı basın kuruluşları bu olaya yer verdi.Kulaktan kulağa değişerek giden bilgiler sonucunda iki taraf da suçlandı. Durum böyle olunca iki tarafın da görüşlerini merak ettim Milliyetçi Düşünce Topluluğu’nun ve Genç Aydınlanmacılar Kulübü’nün oradaki olayda rol oynayan üyelerine röportaj teklifi götürdüm,iki taraf da kabul etti ve sorularıma gayet samimi cevaplar verdiler. İki taraf da oldukça mantıklı düşünebilen, tartışma seviyesini belli bir düzeyde tutabilecek kişilerden oluşuyordu ve bunu görmek beni bir siyaset bilimi öğrencisi olarak çok sevindirdi.
-Milliyetçi Düşünce Topluluğu’na Yöneltilen Sorular
-O stantta bulunanlara tepki göstermenizin nedeni neydi? Size göre o kişilerin amaçları neydi?
Cevap: Genç Aydınlanmacılar Kulübü, ‘Kaplumbağalar da Uçar’ adında bir film gösterimi yapacaklarmış bunun tanıtımını yapıyorlardı. Kobani afişleri de vardı fakat güvenlik okuldan onay almadan astıkları için kaldırmış, Oğuzhan arkadaşımızın da oraya asılan diğer izinsiz afişler dikkatini çekmiş ve gayet sakin bir şekilde yanlarına gidip bu asılan şeylerin amacını sormuş. Ardından da ”Siz PKK’lı mısınız?” şeklinde bir soru yöneltmiş (fakat bu soruyu sormasının nedeni Kobani isminin geçmesi değil orada bulunan diğer afişler) cevap olarak da ”Hayır onlarla aramıza bir çizgi koymuyoruz” cevabını almış ardından da ”PKK’lı olmak suç mu?” diye eklemişler. Bunları söyledikleri için bizim bir tepkimiz doğdu zaten bu ana kadar bizim bir olay çıkartmak gibi bir amacımız yoktu.
-Fakat genel algı sizin tabir yerindeyse oraya gidip baskın yaptığınız, standı dağıttığınız ve afişleri yırttığınız yönünde bu suçlamaları kabul ediyor musunuz?
Cevap: Bu tamamen mazlum edebiyatı. Yarım saat sözlü tartıştık sonlara doğru onlar bu belirttiğim ifadeleri kullanınca tartışmanın tansiyonu yükseldi. Bana faşist dedikleri sırada Vasıf geldi ve bu afiş yırtma olayı gerçekleşti. İnsanlar zannediyor ki biz standı bastık her yeri yerle bir ettik elimize gelen bütün afişleri yırttık. Tartışma büyüyünce görevliler geldi zaten A binasının önü kalabalık olur hep, biz normalde sakince sözlü tartışıyorduk fakat onlar bizi kışkırtmaya çalıştılar bizden fiziksel bir müdahale beklediler eğer öyle bir şey yapsak ki zaten yapmayız onlar bunun arkasına sığınıp kendilerini haklı göstermeye çalışacaklardı. Ben orada onlara ”Siz PKK’lıysanız ben bu afişi yırtarım.” dedim orada fevri davranmış olabilirim fakat o afişlerin hepsi mühürsüz ve izinsizdi kısacası suç işliyorlardı. Şiddete en fazla yaklaşan taraf onlardı elimiz ellerine değmediği halde ardından linç girişimine uğradık diye açıklama yaptılar.
–Onlar bu olayların planlı gerçekleştirildiğini düşünüyor?
Cevap: Bu tamamen yalandır. Cuma namazından çıktıktan sonra bir arkadaşımdan telefon aldım stanttan bahsetti ben de merak ettim bakmaya gittim saat 15.00’ti ben o sırada tektim hiç kimse yoktu yanımda saat 15.30’da iki arkadaşımın dersi bitince yanıma geldiler oradan geçerken, haberleri yoktu ikisinin de bu olaydan. Planlı bir olay olsa ben neden tek gideyim? Ben tek tartıştığım sırada herkes izliyordu kalabalığın toplanmasının sebebi oluşan meraktı. Ben tek başıma gidip tartıştım diğer gelen iki arkadaşım oraya elinde kahvesiyle, laptopuyla geldi kavga etmek için planlanmış bir şey olsa o şekilde mi gelirlerdi?
-Oraya gittiğinde ilk kurduğun cümle ne oldu?
Cevap: Ben standın açılış amacı ne diye sordum siz hangi kulüpsünüz dedim, bana direkt bir önyargıyla ”Neden sordun?” şeklinde bir soru yönelttiler.
–O sırada ”Ne cumhuriyeti? Burası Türkiye Cumhuriyeti değil yakında göreceksiniz cumhuriyeti” tarzında bir cümle kullanıldı mı?
Cevap: Evet kulübümüzle alakası olmayan fakat standa tepkili olan bir kız onlara ”Burası Türkiye Cumhuriyeti” dedi cevap olarak da bunları söylediler.
-Oradakiler de kabul edersiniz etmezsiniz kendi düşüncelerini savunmuşlar bunu özgürce dile getiremezler mi?
Cevap: Bizim hiçbir siyasi görüşle sorunumuz yok bütün düşüncelere saygı duyuyoruz sonuna kadar. Bizim tek sıkıntımız PKK terör örgütü sempatizanlarıyla şayet Işid sempatizanları gelip burada stant açsalar biz gider onlarla da konuşurduk çünkü biz bütün terör örgütlerine karşıyız. Ama tabii ki gidip sadece konuşuruz asla fiziksel bir müdahalede ya da sözlü bir hakarette bulunmayız zaten biz bunu göze de almayız, ben neden gidip fiziksel bir müdahaleye girip kendi hayatımı kendi geleceğimi tehlikeye atayım ki? Fakat ben ”PKK 30 senedir haklı bir mücadelenin savunucusu” diyenlere saygı duymam. Onlar mı özgürlükçü? Amerika’da El Kaide propagandası yap Oxford’ta IRA terör örgütü propagandası yap bak bakalım ne oluyor, biz burada tepki gösterince faşist oluyoruz da adamlar orada buna izin veriyor mu? Terör örgütü savunmayı düşünce özgürlüğü kapsamında mı değerlendiriyorlar?
-Yayınladıkları bildirilerde amaçlarının PKK’yı savunmak olmadığını, Ortadoğu’daki emperyalist müdahaleye ses çıkartmak olduğunu savunuyorlar, ve hatta sizleri de ses çıkartamamakla suçluyorlar bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cevap: Biz 12 yıldır Orta Doğu’da yürütülen ‘Büyük Orta Doğu Projesi’ne karşıyız, nerede bir mazlum varsa nerede bir ezilen varsa bunu yapanların biz karşısındayız zaten. Biz ezilenin milletine bakmayız. 2 milyon Türkmen orada Işid’in zulmüne uğradılar onlar bir defa olsun değindiler mi?
– Mesela böyle bir olay yaşanmamış olsaydı ve o taraftan size beraber Kobani için bir yürüyüş gerçekleştirelim şeklinde bir teklif gelseydi kabul eder miydiniz?
Cevap: Evet masumane olduğu sürece farklı amaçlar taşımadığı sürece ben gelirdim tabii ki de, biz söylediğim gibi mazlumdan yanayız.
-Okuldaki bazı tepkilere baktığımızda genel olarak ülkücü olmanızdan kaynaklanan bir önyargı var fikirlere saygılı olmadığınızı düşünüyorlar, mesela siz sol kesimden insanlarla bir araya gelip karşılıklı fikirlerinizi tartışabilir misiniz?
Cevap: Tartışırız tabii ki de, ben bu okuldaki birçok ideolojiden insan tanırım ve o ideolojilere gönül veren birçok arkadaşım var onların görüşleri benim başım gözüm üstüme. Fakat solculuk başka vatan hainliği bambaşka bir şeydir ben onları solcu olarak görmüyorum.
– Okula Selahattin Demirtaş gelse, gidip dinler misiniz?
Cevap: Ben gidip dinlerim neden olmasın, farklı fikirleri öğrenmek isterim fakat onlar mesela Meral Akşener gelse gidip dinleyebilme sabrını gösterebilirler mi? Geçen sene Mansur Yavaş konferansında gerçekleşen provokasyonu biliyoruz hepimiz.
-Genç Aydınlanmacılar Kulübü’ne Yöneltilen Sorular
-Olay tam olarak nasıl gelişti,orada bulunma amacınız neydi?
Cevap: 31 Ekim Cuma günü, bugün Orta Doğu’da yaşanan savaşla ilişkili olduğunu düşündüğümüz, Irak Savaşı sonrası sınırda yaşayan çocukların hayatını anlatan ‘Kaplumbağalar da Uçar’ isimli bir film gösterimi düzenlemek adına stant açmıştık. Stant içerisinde yine Orta Doğu’daki savaşı ve Kobane’deki direnişi konu alan resimsiz afişler bulunmaktaydı. Ancak, belirtilmiş olduğu gibi herhangi bir örgüt propagandası taşıyan bir afiş ya da malzeme bulunmuyordu. Ardından, güvenlik görevlileri ile yaptığımız görüşmeler sonucu afişleri kaldırdık. Amacımız, hem film gösterimine öğrencilerin katılımını sağlayabilmek hem de mevcut savaşa ve IŞİD’e karşı Orta Doğu’da yaşayan Arap, Kürt, Ezidi, Türkmen, Şii, Sunni, Alevi, Ermeni ve Süryani halklarının mücadelesine karşı dikkat çekebilmek ve savaş-karşıtı perspektifimizi dile getirebilmekti.
-Olayları kışkırtan,kavga çıkartmak isteyen grubun siz olduğu söyleniyor doğru mu?
Cevap: Kesinlikle doğru değil. Daha önce gerçekleştirdiğimiz etkinliklerde ve açtığımız stantlarda olduğu gibi sükunet içerisinde, herkesin hoşgörü ve karşılıklı anlayışı içerisinde kendi görüşlerini etkinliklerde dile getirebildiği bir ortam hedefimizdir. Herhangi bir gerilimin ya da kavganın yaşanmasının taraftarı değiliz. Standa, ilk gelen MDT’li öğrencilerle de düzeyli bir zeminde politik bir tartışma yapmak istedik ancak hoşgörü ve karşılıklı anlayıştan uzak bir tartışma yaşandı ne yazık ki. Gerek MDT’li öğrencilerin yüksek bir sayıyla birdenbire standa gelmeleri ve ‘terörist’ ithamlarıyla bizi yaftalayarak Bilkent öğrencilerine bizi düşman olarak göstermeleri gerekse DTCF’de aynı sırada ülkücüler tarafından sosyalist bir öğrenci örgütünün Kobane standına yapılan saldırılar ile olayın organize bir şekilde gerçekleştiğini düşünmekteyiz. Türkiye’nin, mevcut gerilimli ortamında bu tarz olayların yaşanmasının hiç kimseye bir katkısı olmayacaktır.
-Kulübünüzü herhangi bir üyesi ”Ne cumhuriyeti burası Türkiye Cumhuriyeti değil yakında göreceksiniz cumhuriyeti” tarzında bir söylemde bulundu mu?
Cevap: Olay sırasında orada bulunmama rağmen böyle bir söyleme tanıklık etmedim. Olayın ardından üçüncü şahıslardan bize yapılan geri dönüşlerde manipülasyon olduğunu düşünüyorum.
-Genç Aydınlanmacılar olarak size yöneltilen ‘PKK’lı’ suçlamasına ne diyorsunuz?
Cevap: Genç Aydınlanma, Öğrenci Dekanlığı’na bağlı bir öğrenci topluluğudur. Hali hazırda kulübün en eski üyelerinden biri olarak bunun tamamen bir iftiradan ibaret olduğunu söyleyebilirim. Daha önce gerçekleştirdiğimiz etkinliklere de bakacak olursanız herhangi bir silahlı örgütün propagandasını yapmadığımızı, sadece politik, bilimsel ve felsefi konularda film gösterimleri, tartışmalar ve konferanslar düzenlediğimizi görebilirsiniz. Böyle bir durum söz konusu olsaydı zaten Sivil Savunma Güvenlik Müdürlüğü’nün ve rektörlüğün konu hakkında gerekli bilgisi olurdu.
-Afişler izin alınmadığı halde neden asıldı?
Cevap: Filmin konusu ile ilişkili olduğunu düşündüğümüz için afişleri asmıştık. Etkinlik bilgilerini çok kısa bir süre önce öğrendiğimiz için onay ve izin alma konusunda yeterli vaktimiz olmadı. Zaten, güvenliklerin gerekli itirazlarını dikkate alarak afişleri kaldırmıştık. Olay sırasında afişler asılı değildi, masadaki diğer kişisel eşyalarımızın yanında duruyordu. Afişi yırtan arkadaş, afişin içeriğine bile bakmamıştı. ‘Kobane’ kelimesini görür görmez, PKK propagandası yaptığımızı düşündüler.
-İddia edildiği gibi orada bulunmanızın farklı bir amacı var mıydı?
Cevap: Amacımız, daha önce ifade etmiş olduğumuz gibi filmle ilişkili olarak Orta Doğu’da süren savaşa dikkat çekmekti. “Terör örgütü propagandası yapmak” ya da “terör örgütü yanlısı örgütsel malzeme dağıtmak” gibi bir amacımız yoktu. Bu, solcu öğrencilere karşı gerçekleştirilen bir iftiradır.
-Karşı tarafın tepkisini fikir özgürlüğü kapsamında değerlendiriyor musunuz?
Cevap: Saldırı girişiminin ve gerçekleştirilen anmada, anmanın kapsamının dışına çıkılarak çeşitli iftiralar ile nefret söylemleri kullanılarak bizim hedef gösterilmemizin ifade özgürlüğü olarak değerlendirilebileceğini düşünmüyorum.
-Bu olaylar yaşanmamış olsaydı ve size zulüm gören Türkmenler için yürüyüş yapacağız gelin katılın deselerdi tepkiniz ne olurdu?
Cevap: Bilkent’ten bağımsız olarak Türkmenler, Filistinliler ve Ezidiler için yazdan beri pek çok eylem ve yardım kampanyası organize ettik ve hali hazırda devam eden yardım kampanyalarının içerisinde yer almaya devam ediyoruz. Sadece Kobane ya da sadece Kürt halkı değil, tüm Orta Doğu halkları bizim dostumuzdur ve acılarını paylaşmak, onlara omuz vermek bizim için bir yükümlülüktür. Bu geniş kapsamda ve siyasi içerikte değerlendirilen bir eylemde yer almaktan geri durmayız.
-Olayın planlı bir şekilde yürütüldüğünü düşünüyor musunuz?
Cevap: Kesinlikle evet. Saldırı cuma oldu perşembe günü oradaki 20-30 kişilik kesim Facebook’ta bir fotoğraf paylaşmış hepsi ülkücü işareti yapıyordu altında da ‘Bilkent Teşkilatı Kuruldu’ yazıyordu. MDT’nin kalabalık bir şekilde standa gelmesi, kışkırtıcı söylemler ile öğrencilere bizi hedef göstermesi, aynı zamanda DTCF’de de benzer saldırıların yaşanmış olması olayın organize bir şekilde örüldüğünü gösteriyor.
-Diyaloğa kapalı mısınız? Mesela bir platformda karşı tarafla tartışabilir misiniz?
Cevap: Diyaloğa asla kapalı değiliz. Eğer bir duygusallıktan çıkıp, seviyeli bir şekilde tartışılacaksa neden olmasın? Zaten, bazı arkadaşlarla olayların ardından konuşma fırsatımız oldu. Hoşgörü ve karşılıklı anlayış olan bir ortamda tartışma yürütebiliriz.
-Şayet MHPden bir isim okula gelse onların görüşlerini dinlemek için konferansına gider misiniz?
Cevap: Konunun içeriğine bağlı olarak herkes kendi bireysel amaçlarıyla katılabilirler. Şahsen, siyasi görüşlerine neredeyse hiç katılmıyor olsam da daha önce MHP’li vekillerin de içinde yer aldığı birkaç konferansa katılmıştım konu içeriği hakkında görüşleri öğrenmek için.