Demokrasi tarihimizin sayfalarında dolaşırken sağ-sol kavgaları gördük, ihtilaller yaşadık, kan aktı, idam sehpaları kuruldu ancak bunlar ülkenin yönünü hiçbir zaman değiştiremedi. 1980’lere geldiğimizde ise bir kişi çıktı ve sistemi kökünden sarstı, insanların dünyasını değiştirdi. Bu kimine göre büyük bir devrim kimilerine göre ise bazı değerlerin yıpranmasıydı. Ne olursa olsun, bu isim Türkiye’nin bir dönemine damgasını vurdu.
Özal’ın cumhurbaşkanı olduğu dönemde basın sözcülüğünü yapan Emekli Büyükelçi Sayın Kaya Toperi, beni evinde ağırladı. Oldukça samimi bir sohbet oldu, kendisiyle birçok konuyu konuştum, merak ettiklerimi sordum.
Kahraman Timur: Özal’ın Ermeni Sorunu hakkındaki düşünceleri nelerdi? Bazı kaynaklar onun kabul etmeden yana olduğunu söylüyor, bir gerçekliği var mı?
Kaya Toperi: Hayır asla. O konuda Özal son derece yoğun bir çalışma yaptı. Bunun bir soykırım değil tehcir olduğunu düşünüyordu. Fakat bu tehcir sırasında yetkisini kullanan valilerin idam edildiğini de bizlere sık sık anlatırdı. Özal’a göre soykırımı kabul etmek başka sorunları da beraberinde getirecekti önce tazminat gelecekti ardından da toprak talebinde bulunabilirlerdi.
Kahraman Timur: 90’ların başında Kürt Sorunu’nu çözmek için ilk defa somut adımlar atan bir liderdi Özal hatta bu yüzden zaman zaman TSK ile de karşı karşıya geldi. Sorunun çözümü için aklında bir plan var mıydı Özal’ın?
Kaya Toperi: Körfez Savaşı sırasında El-Hayat dergisinin muhabiri -kendisi Kürt’tü- Özal ile mülakat yaptı.Teypler kapatıldıktan sonra Özal muhabire dönüp ”Bak burası bir mini Amerikadır, Türkiye’de Bosna’dan fazla Boşnak var, Çeçenistan’dan fazla Çeçen var,Süryani var Arnavut var. Benim de babaannem Pötürgeli, Pötürge’de Kürtler yaşarmış benim babaannem de Kürt kökenli olabilir”dedi ve ekledi ”Kürtler bir azınlık değildir, bu ülkenin ayrılmaz bir parçasıdır.’‘ dedi. Kendisi sorunun ekonomik olduğunu düşünüyordu oraları kalkındırarak göç eden halkı geri döndürebileceğini ve refah seviyesini arttırarak bu sayede ülkenin geri kalanında yaşayan yurttaşlarla eşit haklara sahip olabileceklerini söylerdi. Onun dışında mesela o zamanlar Kürtçe kaset yasaktı kendisi bu yasakları kaldırdı. Kuzey Irak’taki Kürtlere yardım ederken de ”Onlar benim vatandaşımın soydaşı.” diye düşünüyordu ”Bunlara ben sahip çıkmazsam ileride başkaları sahip çıkar Türkiye’nin başı belaya girer.’ düşüncesindeydi. PKK’yı terörist bir örgüt olarak görürdü.
O dönemde ANAP içerisindeki Kürt kökenli milletvekillerini bölgeye gönderdi orada çalışmalar yaptırttı ve sonucunda bir rapor istedi. Özal ekonomik kalkınmanın sorunlara çözüm olacağını düşünüyordu. Mesela bir defa Harran’a gitmiştik orada evlerin çatısının üzerinde çanak antenler vardı bana dönüp ”Bak işte özlediğim Türkiye bu” dedi.
Kahraman Timur: Özal Körfez Savaşı sırasında Musul’u Türkiye topraklarına katmak istedi mi?
Kaya Toperi: Hayır Özal, bizden sadece Musul’un statüsünü incelememizi istedi, Milletler Cemiyeti’nden alınan kararlar doğrultusunda burada ne iddia edebiliriz öğrenmek istedi yoksa hiçbir zaman Körfez Savaşı’na girme niyetinde değildi fakat savaştan sonra Mesut Barzani ve Celal Talabani, Ankara Orduevi’nde Özal’ı ziyarete geldi ve Türkiye’ye katılmak istediklerini söylediler Özal ise ”Bu zamanda ilave gelecek bir karış toprak yanında 5 farklı sorunu getirir.” diyerek bu talebi reddetti.
Kahraman Timur: Şu an gündemimizi oldukça meşgul eden bir konu var o da Başkanlık Sistemi. İlk defa bu konu Özal döneminde tartışılmaya başlanmıştı, Özal’ın başkanlık sistemi hakkındaki görüşleri nelerdi?
Kaya Toperi: Kanısı şuydu: ABD’deki gibi etnik mozaikten oluşan ülkelerde başkanlık sistemi daha etkili oluyordu. Türkiye’yi ABD’ye benzetiyordu. Türk toplumuna daha yatkın bir sistem olabileceği kanısındaydı. Çünkü başkanlık sisteminde bakanların herhangi bir seçim bölgesi olmayacağı için seçim, seçmen kaygısı olmayacağından, vakitlerinin çoğunu seçmenlere değil, bakanlık işlerine ayırıcaklarını ve daha tarafsız ve daha etki altında kalmadan çalışabileceklerini düşünüyordu. Bu konuda hazırlıklı olunması için rapor istemişti. Fakat daha sonra hazırlanan raporları inceledikten sonra Türkiye’ye uygun bir sistem olmadığı kanısı güçlendi kendisinde.
Kahraman Timur: Özal’ın Çankaya Köşkü’nde mutsuz olduğu ve yeniden siyasete döneceği dedikoduları o dönemde oldukça konuşulmuş, cumhurbaşkanlığından istifa edip siyasete yeniden dönmeyi düşünüyor muydu?
Kaya Toperi: Siyasete dönmeye niyeti vardı. Benim tezim, vefat etmeseydi pazartesi günü İstanbul’a gelinecekti, salı günü Kayseri vardı. Çarşamba, perşembe, cuma Denizli, Manisa vardı. Bir arkadaşımın söylediğine göre, Denizli veya Manisa’da böyle bir niyeti olduğunu ya açıklayacak ya ima edecekti. Aramızda konuşmalardan edindiğime göre, bir çekirdek kadro oluşturmuştu kafasında. Ya kardeşinin kurduğu Yeni Parti’nin başına geçecekti ya da yeniden ANAP’ın.
`Ölümünü hissetmişti’
Toperi, Özal’ın ölümünü ise şöyle anlatıyor:
659 metre yürüyüşten sonra `Fenalaştım.’ demiş. Oturmuş, Semra Hanım ayakkabasını çıkarmış. Ayakkabısını bırakıp dönünce Turgut Bey’i yerde bulmuş. O an kalbi durmuş. Orta Asya seyahatinden sonra ABD’ye muayeneye gitmeye karar vermişti. Ben hastaneye kaldırıldıktan sonra hemen öldüğünü söylemedim. İlk çıktım nabzının sıfıra yakın olduğunu, durumunun ağır olduğunu, doktorların her şeyi yaptığını söyledim. İkincisinde daha da ağırlaştığını söyledim. Üçüncüsünde vefatını söyledim ama aslında ölmüştü. Ölümünü belki hissetmişti. Benim dış tayimin söz konusuydu. Dışişleri Bakanı, `seneye yaparız’ dedi. Özal bana, `Yok olmaz. Ben seni sağken görmek göndermek istiyorum. Seneye kim öle kim kala’ demişti.”
Kahraman Timur: Bir vefat açıklaması yapmak sizin için zor olmuştur sanırım?
Kaya Toperi: Yaşamımın en acı dakikalarıydı. Ölüm raporunu bilimsellikten kurtarıp basın dilini çevirdim. Gözlerim dolu dolu. İnanmak istemiyorum. Sonra gazeteci arkadaşlarımın yanına çıktım ve – Bütün basın burada mı?- diye sordum. Çünkü başlarsam ve kesilirse dayanamam ve bitiremem fena olurum diye düşündüm… Çünkü olağanüstü keyifli ve saygılı dört yıl birlikte çalıştığım, hizmet vermekten onur duyduğum bir şahsiyet yaşama veda etmişti. Etkilenmemek mümkün değildi zaten.
Kahraman Timur: Sayın Toperi zaman ayırıp sorularımı cevaplandırdığınız için çok teşekkür ederim.
Kaya Toperi: Rica ederim benim için bir zevkti.
Röportajın birinci bölümü:
http://gazetebilkent.com/2015/04/05/turgut-ozalin-en-yakinindaki-isim-kaya-toperi-ile-roportaj-1/