Bu sefer ki yazımı Bilkent’te geçen hafta yaşanan olay üstünden ele alacağım. Bazı sohbetlere kulak misafiri olup hatta birkaçına katılmış olduğum tartışmalar gösteriyor ki günümüzde hala Milliyetçilik ile Yurtseverlik aynı kefeye konuyor hatta yetmezmiş gibi bir de yanına Ulusalcılık ekleniyor. Bugün yurtseverlik, ulusalcılık ve milliyetçilik gibi birbirinden farklı anlamlara sahip akımlar kasıtlı olarak karıştırılmaktadır. Olanlar en basit ölçekle ‘‘cahillik” ile açıklanamaz. Bu durum Bilkent’te de olduğu gibi oldukça net politik bir tutumdur.
Peki bu durumun nedeni nedir?
Cevap oldukça açık. Serbest piyasacı, cemaatçi ve sağcı bir ideolojik saldırı yıllardır olduğu gibi bugün de devam etmektedir. Bu saldırılar küçümsenmemelidir ve başka bir yazı konusu olarak ele alınabilir. Biz bu seferlik çubuğu yurtseverlik ve milliyetçilik arasındaki farklara bükelim.
Başlayalım o vakit.
Öncelikle milliyetçilik kavramını ele alalım.
Milliyetçilik en basit tanımıyla dünyaya tek bir ulusun penceresinden bakan, sermayenin lehine olan bir şekilde sınıf uzlaşmacılığını savunan bir ideolojidir. Biraz daha açmamız ve daha derinlemesine inmemiz gerekirse ülkemizde milliyetçiliğin çeşitlerine bakabiliriz.
Türkiye tarihinde bir ideolojik akım ve bir siyasal hareket olarak milliyetçiliğin izi sürüldüğünde, birbirinden farklı “milliyetçiliklerle” karşılaşılır.
En açık haliyle bu durumu iki temel başlıkta inceleyebiliriz. İlki Cumhuriyet Devrimi’nden sonra ülke topraklarında filizlenen batılı Türk milliyetçiliği bir diğeri ise ülkücü(faşist) milliyetçiliktir.
Cumhuriyet’in kurulmasında rol oynayan milliyetçilik yukarıda bahsetmiş olduğum ilk başlığa yani Batılı Türk milliyetçiliğine denk düşmektedir. Kendini daha çok kültürel ve hukuki bir içerik ile tanımlamaya çalışan bu milliyetçilik, Kemalizm’in modernleşme projesinin taşıyıcı ayaklarından biridir.
Ülkücü(faşist) milliyetçiliğe geçmeden önce altı çizilmesi gereken bir diğer noktada milliyetçiliğin dinsel referanslar ile kendini var etmesidir. Milliyetçilik, bildiğimiz gibi milliyet sözcüğünden türemiştir. Bu kavramı anlamlandırabilmek için millet kelimesinin de anlamına bakmamız gerekir.
Millet-kavim-ulus sözcüklerinin büyük ölçüde aynı anlamı karşıladığı ortadadır. Ancak dikkat edilmesi gereken, milletin “din ve mezhep” ile ilişkilendirilip, dilimize yerleşen anlamındaki “ulus” ile doğrudan ilişkilendirilemeyeceğidir. Ulus ile nasyon birbirlerinin doğrudan karşılığı olmaya daha yakınken, millet; din ve hatta mezhep temelli bir ayrışmanın anlatımıdır. Bu anlatımdan yola çıkıldığında örnek olarak, “Türk Milleti” kavramı; dinden ve hatta Sünni-İslam’dan bağımsız düşünülemeyen bir ulus kavramı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkücü milliyetçiliğe gelecek olursak milleti tarihsel değil değişmez bir veri olarak alır ve insanlık tarihinin bir “milletler arası mücadeleler tarihi” olduğunu ileri sürer. Bilimsel olarak millet ve milliyetçiliğin kapitalizmin doğuş döneminin bir ürünü olduğu gerçeğini reddeder. Faşizm, “milletler mücadelesinin” insanlığın serüveninde değişmez bir tarih yasası olduğunda ısrar eder. Ülkücü milliyetçilik bu yaklaşımı aynen benimser.
Şimdiye kadar bahsettiklerimizin aksine; kökünü, ayaklarını bastığı ülkeye salmış olan ve güzele dair bir değiştirme iradesi olan yurtseverlik ne milliyetçilikle ne de ulusalcılıkla aynı anlama gelmemektedir. Milliyetçilikteki sınıfsal uzlaşmasının tam tersine yurtseverlik, sınıf uzlaşmasını reddeder ve yurdunu temizleme iradesi gösterir.
Yurtseverlik, uluslararası alanda gelişen olaylara bir ulusun gözünden bakarak taraf tutmak anlamına gelmez. Yurtseverlik, haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe karşı çıkma ve haklının, doğrunun yanında olma iradesini göstermeyi gerektirir.
Yurtseverlik emperyalizmin karşısında olmak, bağımsızlık için özgür bir ülke için mücadele etmek demektir.
Milliyetçilik ezen ve ezilen sınıfların birlikte oluşturdukları “millet”in ortak çıkarlarına sahip çıkarken ve bu sınıflar arasında işbirliğini öngörürken, Yurtseverlik herhangi bir toplumsal sınıfın, kendi cephesinden geliştirebileceği bir ideolojik kimlik, politik hat olabilir.
Tüm veriler göz önüne alındığında bizim durduğumuz tarafın Yurtseverlik olduğu ve diğer ideolojiler ile arasındaki açının da küçümsenemeyecek kadar fazla olduğu açıktır.
Emperyalizmin artık daha fazla belirleyen olduğu son zamanlarda, Türkiye’de iç siyaset ile dış siyaset iç içe girmiştir. Bu durum yurtseverliği sol siyasetin olmazsa olmazı yapmaktadır.
Son olarak elbette ”İşçilerin vatanı yoktur!” diyenler de dikkate alınmalıdır ancak bugün ”Bu Memleket Bizim!” ile başlayan sloganlar düne göre daha yakıcı ve gereklidir.
Mehmet
Yurtseverlik..milliyetçilik aynı şeyler Bensu kendi çapınızda bir milliyetçilik, ulusculuk yaratmakta farklı şeyler. Kendinizden olmayan herkes faşist değil.Ayrıca zaten sizin kafanızda oluşturduğunuz Enternasyonel-milliyetçilik taban tabana zıt. Bizler sizin gibi mikro düşünmüyoruz. Bilkent ise faşik değil. Ülkücülük kelime anlamı ile idealizim ile eş tutulur,bir idea üzerine uğraşıdır ülkücülük, lisan-ı münasip ile Hazar denizin ötesinde bile bizimle aynı dilde konuşan,aynı gelenlere ve kültüre sahip insanlar olduğu anlatmaktır.Ülkücüler Dava kavramlarını Milliyetçilik ve Turancılık üzerine temellendirirler. Sermaye mi? sen Gazi’de çay, sigara parası bile bulamayan hatta bir konser düzenlemek için, sponsor aramak için aylarını veren insanları tanımamışsın. onlara sponsor olan yok. Ülkücüler’de sermaye yok.Aradığın faşikler biz değiliz ve Terörist hiç değiliz.
Faşizim de etnik temellendirme olmaz. Nazizim farklı bir kavramdır. Nazızim sadece etnik kavramlara bakar. Bunu Bilkent’de Siyaset Bilimi hocalarına bile öğretemedim. Ve bizler ise sadece milliyetçiğiz. Yurtseveriz.
Bu ülkede herkes Milliyetçi, Maalesef Komünizim bile
Ülkücüler eyleme geçenlerdir.
Bu memleket Türk gençliğinin Türkiye Türklerindir.. Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk.
Türk kültürüne mensup ve kendini bu kültüre ait his eden herkes Türk, bu ülkede işte buna AtaTürk milliyetçiliği denir.Kültür milliyetçiliği. Kültür benim kimliğimdir, başka Uluslarla beni ayıran olgudur.
Tam bağımsız Türkiye mikro bir hayal. Yaşasın Tam bağımsız Turan.Tanrı Türk’ü korusun.
Allah’a emanet olun.
fatih
bensu sen bir ocağa gitte öyle konuş cCc
Turan
fazlasıyla gülünç ve zorlama bir yazı olmuş. meselenin özü, kavramlarla oynayıp milliyetçilik olgusunun içini farklı ideolojik değerlerle doldurmak. sizin cahilce(!) yapılan tanımlamalarınıza göre aynı milliyetçiliği alıp solculara mal edersek ulusalcı, kominist, sözde çok insani taraftan bakarsak yurtseverlik, sağ taraftar bakarsak faşistlik. Ne yaparsanız yapın milliyetçilik milliyetçiliktir. İçi dışı değiştirelemez. Hatta ulusalcılığın taban bulamadığına bakarsanız yurtseverliği de kimseye satamayacağınız açık ve nettir. Biraz araştırsanız göreceksiniz ki Türk Milliyetçiliği, Batı Milleyetçiliğine benzemez ve içinde faşist unsurlar barındırmaz. Ayrıca maalesef ki kullandığınız dil bugünki iktidar sahiplerinin kullandığı dille birebir aynıdır ve birbirimize ayırmaktan başka hiç bir naneye yaramaz. Ayrıca hiçbirzaman anlattıklarınızı zaten sizinle bir düşünenlerden başkasına anlatamazsınız. Umarım takındığınız bu tavırdan vazgeçer daha kucaklıyıcı bir dil kullanırsınız. Şunu unutmayın ki yarın mesele memleket olduğunda bu milletin hepsi aynı cephede yer tutacaktır, tıpkı zamanında olduğu gibi…