Çizgilerle Politika
Çizgi romanları, insanın hayal gücünün ve yeteneğinin en benzersiz ürünlerinden biri olarak değerlendirebiliriz sanırım. Farklı örnekleri hem Doğu hem de Batı kültürlerinde 19. yüzyıldan itibaren edebiyatın içinde yer buluyor kendine. İçinde bulundurduğu adalet, iyi ve kötünün savaşı, otoriteye karşı mücadele gibi nosyonlarla politikayla da kolaylıkla ilişkilendirilebilecek bir sanat. Ve sanatın her dalı gibi, siyasete sık sık alet edilmiş.
Ülke siyasetlerinde hep bir “öteki” vardır. Milli kimliğin üretilmesinde bu “öteki” imgesinin faydası büyüktür. Bu ötekiyi yaratmak her ne kadar ülkenin tarihini akıllıca kullanan siyasetçilerin işi olsa da; bu imajı besleyen, yeniden ve yeniden yaratan birçok farklı mecra vardır. Bu mecraların içinde medya da kendine geniş bir yer buluyor. Çok basit bir örnek Amerikan çizgi romanlarından ve sinemasından verilebilir. Amerikan süper kahramanları, dönem dönem sürekli bezer kötülerle mücadele ederler. Kuruluş yıllarında kuzey güneye karşıdır; II. Dünya Savaşı zamanında kötüler hep Almanların, Japonların arasından çıkar; Soğuk Savaş dönemindeyse tabii ki Ruslar sahnededir. Bu basit anlatımla bile siyasetin ne kadar konunun içine işlediğini anlamak mümkün.
Kahireli Qahera
Süper kahramanların – hem çizgi romanlarda hem farklı mecralarda – imajları sık sık eleştiriliyor. Genellemelerle birçok grubun haklı öfkesine maruz kalıyorlar. Belki de bu yüzden, alışılagelmiş imajları yıkan işler; daha çok beğeniliyor, ses getiriyor. Bunlardan birinden bahsetmek istiyorum: Kahireli Qahera.
Qahera, 19 yaşındaki Mısırlı Deena Mohamed’in eseri. Başlangıçta arkadaşlarıyla aralarında eğlenmek için çizdiği kahramanı, zamanla bir internet fenomenine dönüştü. Şu anda ünü Mısır’ı aştı. “Qahera” sözcük olarak “Kahire” kelimesi ile aynı anlama geliyor. Bu kelimenin dişi versiyonu da diyebiliriz. Fatih ve büyük zafer elde etmiş anlamlarına geliyor.
Deena Mohammed çizgi roman projesine ülkesinde olanlar karşısında – özellikle de kadınların toplumdaki yeri ile ilgili olarak – düşüncelerini ifade edebilmek için başlamış. “Bu benim kendimce, beni sinirlendiren olaylara olan tepkim” şeklinde anlatıyor durumu bir röportajında. Çizgi romanı ile vermeye çalıştığı birçok mesaj var. Öncelikle Batı’daki İslamofobiyi yenmek, kadınların kendini korumaktan aciz ve tacize mahkûm oldukları düşüncesi ile mücadele etmek.
Kahramanımız Qahera kötülerle mücadele ederken türban benzeri, siyah bir kıyafet giyiyor. Ancak Mohammed bunun dini anlamı olan bir kıyafet olmadığının altını çiziyor. Tıpkı diğer süper kahramanlar gibi o da kötülerle savaşırken yüzünü gizliyor. Ancak yine de Denna’nın asıl hedefi, başörtülü kadınların farklı medya mecralarında temsilini arttırmak. Başörtülü bir kadının kendini koruyamayacağı, hatta Müslüman bir kadının tacize boyun eğmek mecburiyetinde kaldığı düşüncesi ile mücadele etmek. Not düşmek merakı giderebilir: Deena başörtüsüz.
Kendisine yöneltilen en büyük eleştirilerden biri, düşüncelerini çizgi roman gibi Batı kaynaklı bir mecra ile iletmesi olmuş. Bu eleştiriler bir noktada haklı, özellikle de Mohammed’in hedefinin Batı önyargılarına karşı mücadele etmek olduğu düşünülürse. Ancak bu eleştiriyi yaparken şunu da unutmamak lazım; Mohammed hepimiz gibi 21. yüzyılın gençlerinden. Batı medyasına yoğun şekilde maruz kalmış durumda. Kendini böyle ifade etmesi de bu anlamda mantıklı.
%99’un Sesi
Birleşmiş Milletler’e göre Mısır’da kadınların %99’unun başından sözlü veya fiziksel bir taciz olayı geçmiş. Üstelik bu, son yıllarda artmış. Bu konuda birçok kadın sessiz kalırken, Deena Mohammed, Qahera aracılığıyla bu duruma karşı olan tepkisini ortaya koyuyor. Bu konuyla ilgili, kişisel deneyimlerine dayanarak bir bölüm bile yazmış. Bu bölümde Qahera elinde kılıcıyla tacize uğrayan kadınların haklarını savunuyor. Ancak elbette gerçek hayatta bu tarz olaylarla karşılaşan kadınların pek de böyle bir şansı yok. Deena bu durumda kadınlara yardım çağırmalarını ve görmezden gelmelerini tavsiye ediyor.
Kaynaklar
http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-25254555
http://en.wikipedia.org/wiki/Qahera