Şimdi dostlar, üç olaya kısaca beraber göz atalım.
Önce, 2014’e dönüyoruz.
Pablo Iglesias, ki kendisinden biraz sonra bol bol bahsedeceğiz, 2014 yılında Avrupa Parlamentosu’nda yapmış olduğu konuşmada şöyle bir cümle sarf ediyor:
Biliyorsunuz ki artık ülkelerimizi kurtarmanın ve tekrar silkinip ayağa kalkmanın vakti geldi. Ve bugün sizler; İrlandalılar, Yunanlar, Portekizliler, İtalyanlar, Çekler, Polonyalılar, Romanyalılar, İspanyolllar, takınacağınız bu tavır ile sadece halklarınızın yüzüne gönül rahatlığıyla bakmayacaksınız, bunun yanında Avrupa’yı da savunmuş olacaksınız. [1]
Hızlıca zamanı ileri sarıp 3 şubat 2015 tarihine geliyoruz.
Madrid Comillas Üniversitesinde ekonomi ve İspanyol politikaları dersim var o gün. Bol esprili, tatlı bir adam ekonomi hocam. O günkü dersimizde, Pablo Iglesias’ın liderliğini yaptığı Podemos partisinin seçimi kazansa da borçları ödememe gibi bir lüksünün olmayacağını ve bu doğrultuda yaptıkları ekonomi planlarının pek işe yaramayacağını söylüyor. Ve, Podemos’un kazanması durumunda Avrupa’da bir belirsizliğin hakim olabileceğini de ekliyor yine de.
Katıksız bir liberal ekonomisttir kendisi.
İspanyol politikaları dersinin hocası ise, Podemos’un halk adına konuştuğunu ileri sürmesine rağmen, fazla solda olduğunu söylüyor. Ve, 31 Ocakta düzenlenmiş olan Podemos mitingindeki görüntünün rahatsız edici olduğunu belirtiyor. Bu miting, İspanya tarihindeki en kalabalık mitinglerden biri olarak kabul ediliyor bu arada. Podemos’un seçimi kazanmasının etkisinin İspanya sınırlarını aşacağını da ekliyor bitirirken.
Katıksız bir İspanyol muhafazakârıdır kendisi.
Hemen üçüncü olaya geçiyoruz.
25 Ocak 2015 gününde yapılan Yunanistan Seçimlerinde, popülist solun önemli bir temsilcisi olan Alexis Tsipras‘ın partisi olan Syriza, oyların %36.3’ünü alarak seçimlerden lider çıkan parti oluyor [2]. Syriza partisinin iktidara gelmesindeki en büyük etken ise, şüphesiz Yunanistan’ın içinden çıkamadığı ekonomik kriz batağı. Euro bölgesi hükumetlerine olan kredi borçların yeniden yapılandırılmasını, daha da önemlisi tekrar incelenerek azaltılmasını sağlayabilmek ise Syriza partisinin en büyük vaadi [3]. Bu vaatlerle başa gelen partinin lideri Tsipras’ı ilk tebrik edenlerden biri, Podemos’un lideri Pablo Iglesias oluyor.
Göreceksiniz ki bu üç olay, aslında birbirine sıkı sıkıya bağlı ve İspanya’dan doğup tüm Avrupa’yı etkileyebilecek potansiyel bir değişime işaret ediyor. Ve bu yaklaşan değişimin merkezinde, Pablo Iglesias ve liderlik ettiği Podemos partisi oturuyor.
[box_dark]Yapabiliriz![/box_dark]
Hoş bir hikâyesi var Podemos’un. Podemos (Türkçe haliyle “Yapabiliriz”) partisi, oldukça yeni bir parti işin aslı. Henüz 16 Ocak 2014 yılında kurulmuş olan, popülist sol olarak nitelendirelebilecek bir parti. Podemos ile ilgili en önemli ilk nokta, kurulduktan 4 ay sonra, 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde %8’lik bir oy alabilmesi [4]. Böyle genç bir partinin, bu kadar az bir sürede bu denli oy kazanması oldukça büyük bir başarı olarak kabul edilebilir. Zaten bugünkü üye sayısına baktığımızda, 4 ayda yakaldıkları bu ivmenin artarak devam ettiğini görüyoruz; zira şu an parti üye sayısı itibariyle İspanya’nın en kalabalık ikinci partisi olmuş halde [5].
Partinin kuruluş aşaması ve kurucuları da, partinin yapısını anlayabilmek adına oldukça önemli. Avrupa Birliği’ne yönelik hükumet borçlanmasının faturasının yükselen vergilendirmelerle halka kesilmesi (“austerity” politikaları), artan işsizlik ve hükumete yönelik yolsuzluk iddiaları neticesinde gerçekleşen 2011-2012 eylemleri, Podemos’un tohumlarının atıldığı nokta [6]. İspanyolların Gezisi olarak sayabileceğimiz, İspanya’nın en geniş çaplı eylemlerinden kabul edilen bu eylem serisinin katılımcıları, Podemos’un potansiyel seçmen tabanını oluşturuyor. Bunun yanında, sol görüşü paylaşan iki politik yapılanmanın (Antikapitalist-Sol Partisi ve 4. Troçkist Enternasyonal’in İspanya yapılanması) birleşmesi partinin temellerini atsa da [7], özellikle akademisyenlerin, aktivistlerin ve sanatçılarının partinin kurucu üyeleri olması, partiyi var olan İspanyol partilerinden biraz farklı bir konuma yerleştiriyor. Kurucular arasındaki akademik kadronun da Madrid’in en eski ve başarılı üniversitesi olan Complutense Üniversitesinden geliyor olması yine dikkat çekici bir nokta. Partinin şu anki lideri Pablo Iglesias yine bu üniversitede siyaset bilimi alanında uzmanlaşmış 35 yaşında bir akademisyen; bunun yanında da politika üzerine analizler yapan bir televizyon sunucusu. Partinin diğer önde gelenleri gibi pek kravat takmıyor, takım elbise de giymiyor. Zengin falan da değil, gayet sıradan bir vatandaş ekonomik olarak. Partinin genel takınmış olduğu ani-elitist havayı, çok başarılı bir biçimde temsil ediyor kendisi.
Anti-elitizm, partinin sırtını dayamış olduğu temel fikir işin aslı. Sıradan, sokaktaki insanın sesi olduğunu ileri sürüyor Podemos sürekli; İspanya’da hükumetin sürekli aralarında el değiştirdiği merkez sağ Halk Partisi (Partido Popular) ve merkez sol İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’ni (Partido Socialista Obrero Español) elit olmakla suçluyor ve ülkenin zenginlerine diş biliyor adeta. Özelleştirmelerin durdurulması, Kilise’nin mali gücünün katı bir biçimde sınırlandırılması, tüm İspanyol vatandaşlarına hayatlarına devam edebilecek meblağda sabit bir maaş bağlanması, vergi alınırken bireyin ya da kurumun mal varlığına göre alınması, hatta kimi meslek alanları için maaş üst sınırı uygulamasına geçilmesi partinin vaatleri arasında yer alıyor. Bunları vaat ediyor ama sosyalist yahut komünist retoriğe asla başvurmuyor Podemos. Ekonomik eşitsizliği giderilmesi, zenginin daha fazla zenginleşmemesi ve sermaye sahibinin gücünün sınırlandırılması gibi vurgular, Podemos’un söyleminin temellerini oluşturuyor. İnsanların anlayabileceği bir dil kullanıyor ve bunu sürekli bir “sokaktaki vatandaş” vurgusuyla yapmayı beceriyor.
[box_dark]İspanya’dan Doğan Değişim Rüzgarı[/box_dark]
Bu kadar anti-elitist bir tavır olunca, Avrupa Birliği ve IMF gibi kurumlar da Podemos’un hedefinde oluyor haliyle. Bahsettiğim gibi, Avrupa Birliği’nden alınan borçların geri ödenememesi ve bunun yarattığı ekonomik kriz durumu, Podemos’un hem ulusal, hem de uluslararası anlamda vurgu yaptığı temel nokta. Dış borçlanmanın İspanya adına en büyük sonucu, işsizliğin %24 oranında olması ve bu oranın %52’ini genç nüfusun oluşturması [8][9]. Dış borçların kapanması adına sürekli olarak yapılan bütçe kısıtlamalarının bir sonucu bu. Ve tüm bunlara rağmen, İspanya’da işler uzun zamandır iyiye gitmiyor ekonomik anlamda. Bu durumda Pablo Iglesias ve partisi, sadece hükumeti hedef almayıp, Avrupa Birliği’ni de bu durumdan suçlu kılıyor; zira Avrupa Birliği’nin bu borçlanmaları hafifletici bir tavır takınmaması, hatta Lizbon Sözleşmesi neticesinde Avrupa Parlamentosu’nun gücü artırılırken üye ülkelerin ekonomik egemenliğinin kısıtlanması durumu ve borçlanmaların , Avrupa Birliği’nin insan hakları ve insanların eşitliği temelli yapısına karşıt bir durum olarak lanse ediliyor Podemos tarafından. Bu durum da borçların yeniden yapılandırılıp azaltılması, ve vatandaşa binen yükün minimuma düşürülmesinin Podemos’un temel vaadi olmasına sebep oluyor.
Peki Podemos’un iktidara gelme ihtimali Avrupa Birliği’nin önde gelen ülkelerini başka neden korkutuyor? Çünkü, dış borçlanmayla kuvvetlenmiş bir ekonomik krizi yaşayan tek ülke değil İspanya. Ve yazının başından hatırlayabileceimiz gibi, Pablo Iglesias’ın değiştirmek istediği yer de sadece İspanya değil. Podemos, diğer popülist sol partilerin ittifakı ile uluslararası arenada bir mücadele vermeyi planlıyor ve Avrupa’da böyle bir örgütlenmenin yaşanması, Avrupa Birliği’nin yapısını dahi değiştirebilir. Yunanistan ile bu süreç başlamış olabilir; fakat İspanya gibi Avrupa Birliği için önemli bir üyede Podemos gibi bir partinin başa gelmesi, değişim sürecini oldukça hızlandıracaktır. Bunun yanında, NATO’dan çıkılabileceği vurgusunu da yapıyor Pablo Iglesias. Bu da oldukça önemli başka bir nokta.
[box_dark]Yapabilirler mi?[/box_dark]
Bana kalırsa, gayet de yapabilirler. Yapılan anketlerde Podemos’un şu an iktidarda olan Halk Partisi ile başa baş gittiği görülüyor. Yunanistan seçimlerinin de Podemos’un iktidar olma şansını artırdığını düşünüyorum. Bu noktada, Syriza’nın uygulayacağı politikalar da oldukça önemli; zira İspanyollar için az çok bir örnek teşkil edecek diyebiliriz. Büyük bir değişiklik yaşanmazsa, Podemos’un Aralık ayında gerçekleşecek genel seçimlerden zafer ile ayrılacağını düşünüyorum.
Benim hocalarım gibi kimileri Podemos’u hayalperest, eknomiden anlamayan “devrimciler” olarak görseler de, arkasında büyük bir halk desteği var Podemos’un. Şunu da hatırlamak gerek ki, böyle bir popülizm beklenmedik sonuçlar da doğurabilir ve Podemos iktidarı buna dayanıp totaliterleşebilir, hatta faşistleşebilir de gayet. Bu ihtimali de göz önünde tutmamız gerek daima. Ne bileyim, Pablo Iglesias güçle sarhoş olup partinin rengiyle “Mor Saray” falan bile yaptırabilir, bunun aslında devletin prestiji için olduğunu söyleyerek. Yani, insanın aklı almıyor ama olabilir böyle şeyler. Yine de, olacağını sanmıyorum pek açıkçası. Kendisi Avrupa Parlamentosu maaşının sadece dörtte birini kullanıp kalanını bağışlayan, Parlamento’ya giderken ucuza gelsin diye aktarma yapan biri. Büyük bir karakter değişikliği yaşamazsa, gerçekten “sokaktaki insanın” sesi olacak olan biri. Kendisine sempatim ve inancım var bu konuda, umarım yanılmam. Böyle biriyle İspanya, bizleri dahi etkileyecek olan bir değişim başlatabilir Avrupa’da.
Yapabilir.
KAYNAKÇA
1) https://www.youtube.com/watch?v=A4ntFgMGgmI
2) http://www.wsj.com/articles/syriza-win-in-greek-election-sets-up-new-europe-clash-1422168982
3) http://www.bigpara.com/haber-detay/gundem/ciprastan-kritik-borc-aciklamasi/975283/?bprtme=5005106417&sTo=1254
4) http://www.theguardian.com/politics/2014/may/27/podemos-citizen-politics-spain-elections-indignados-movement
5) https://www.contributoria.com/issue/2015-01/5458108dad18bfb9350000a5
6) http://www.independent.co.uk/news/world/europe/huge-crowds-in-madrid-as-spanish-leftist-party-podemos-calls-march-for-change-10015622.html
7) http://www.counterpunch.org/2015/02/02/now-can-podemos-win-in-spain/
8) http://www.tradingeconomics.com/spain/unemployment-rate
9) http://www.tradingeconomics.com/spain/youth-unemployment-rate