Ülkemizde yıllardır aşılamayan, lafın gelişiyle sağcısından,solcusuna herkesin ceremesini çektiği bir dert var. İfade özgürlüğü ! Ne kadar özgür düşünebiliyoruz? Ne kadar özgürüz düşündüklerimizi söylemekte? Bu soruların cevabı bugün bir defa daha verilmeye çalışılacak.
Dünya çapındaki ünü ve yeteneğiyle ülkemizin gurur kaynağı! Fazıl Say hakkında Twitter’da paylaştığı Ömer Hayyam dizeleri sebebiyle ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ ve ‘dini değerlere hakaret’ suçlamasıyla 1.5 yıldan 4 yıla kadar hapis talebiyle dava açılmıştı. Tüm aydın cephelerin gözleri bugün öğlen saatlerinde görülecek davanın sonucunda.
Dün ise Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin önderliğinde sanatçılar, aydınlar ve pek çok sanatseverin katılımı ile ‘Sesimiz Seninledir’ adı altında bir destek etkinliği düzenlendi. Etkinlikte Nazım’dan, Hayyam’ dan dizeler okunurken, pek çok müzisyende şarkılarıyla sanatçıya destek oldu. Pek çok sivil toplum örgütünün de katıldığı bu etkinlikte çeşitli konuşmalar da yapıldı. Oda TV davasında uzun süre tutuklu olarak yargılanan bazı isimler de oradaydı. Genco Erkal ise etkinliğe katılamayan Fazıl Say’ın gönderdiği mesajı okudu. Bu mesajda Fazıl Say’ın kullandığı cümleler oldukça dikkat çekici idi.
‘Hayyam’ın bir dörtlüğünü Twitter’da retweet ettiğim için yargı önüne çıkmam, böyle bir dönemde belki de onurdur. İçimdeki Hayam daha da bir anlam kazanmıştır…
Hiçbir suçum yok. Hiçbirimizin hiçbir suçu yok. Biz çağdaş bireyleriz. Sürü değiliz. Madem karanlık bir dönem, o zaman aydınlatalım!
Bu Fazıl Say’ın ilk vukuatı değil aslında. Yaptığı sivri açıklamalar, sosyal paylaşım ağlarındaki bazı paylaşımları Fazıl Say’ın son yıllarda çok fazla gündeme gelmesine sebep oldu ve bizlere Türkiye’de düşündüğünü söylemenin nasıl bir tehdit olduğu hatırlattı.’ Sen işini yap, sanatını icra et,beğenmiyorsan da git.’ Denildi sanatçıya. Tepkiler, ölüm tehditleri yağdı Fazıl Say’a. ; sanatçının bir misyonunun da halkı bilinçlendirmek, sosyal duyarlılık yaratmak olduğu göz ardı edilerek !
Bu ülkenin AB Bakan’ı Egemen Bağış’a Fazıl Say davası hatırlatıldığında ’Yargının insanların saçmalama özgürlüğüne ne kadar hoşgörüyle yaklaşılabileceğine bağlıdır bu dava ’ yanıtını vermesi bile durumun vahametinin, Türkiye’de tahammülsüzlüklerin, baskının ne kadar arttığının,inanç ve fikir özgürlüklerinin nasıl kısıtlandığının bir göstergesi değil midir aslında?
Bugün yeni bir sınavla karşı karşıya Türkiye.
Bakalım bu sınavdan geçebilecek miyiz?
Yoksa bir defa daha kalacak mıyız bu özgürlük sınavından ?