Arap Baharı’nın bir türlü açamayan son çiçeği Suriye’de yine ortalık karışık. Dün sabah Şam bomba sesleriyle uyandı. Bomba yüklü araçlarla yapılan saldırılarda büyük çoğunluğu sivil 27 kişi hayatını kaybetti yaklaşık 140’da yaralı var. Olayların Şam’a sıçraması sonun başlangıçı olabilir. Bugüne kadar Şam dışında hemen hemen bütün kentlere yayılan isyan hareketi giderek güçlendi. Binlerce sivil hayatını kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor ayrıca birçoğu ülkelerini terkedip komşu ülkelere iltica ediyor. Tüm bunlar şimdiye kadar süregelen ve tüm dünyanın bildiği gerçekler. Fakat bu saldırılar Suriye’deki durumun aldığı ivmeyi iki açıdan değiştirecektir. Birincisi, bugüne kadar Tunus, Mısır ve Libya’da gördük ki merkezi şehirler düşmedikçe rejimler faaliyetlerini devam ettiriyor. Merkezde hissedilmeyen isyan özellikle  Orta Doğu’daki ülkeler için süreci olabildiğince uzatıyor. Şam, olayların başından beri hep rejimin yanındaydı hatta birkaç kez yüzbinlerce kişi rejimin yanında olduklarını göstermek için belirli aralıklarla büyük gösteriler düzenledi. Bunların en yakını hatırlayacağınız gibi Rusya dışişleri bakanı Lavrov’un ziyareti sırasında gerçekleşti. Yakın zamanda çevre şehirlerden yükselen ağıtlar Şam’da da başlayacak, yönetim şehir halkının üzerindeki baskısını iyice hissettirecek ve şüpheli insanlar tutuklanacak ya da öldürülecek. Çok yakında Suriye ile ilgili beklenen olaylarla beraber Esad’ın düşüşünün yakın olduğu kanısındayım. İkinci dikkat çekmek istediğim konu, bu saldırıların yapıldığı yerler. Saldırılar Suriye Hava Kuvvetleri İstihbarat ve bazı askeri binalara yapıldı. Yani rejimin ayakta kalmasını sağlayan en sağlam kalelere. Eğer direnişciler, muhalif kanat Esad’ın bu kadar önem verdiği ve rejim için hayati öneme sahip bu yerlere bu kadar kolay saldırabiliyorsa gerçekten Esad’ı zor günler bekliyor demektir. Ayrıca bu, muhalif güçlerin isyanın başlangıçından bu yana ne kadar geliştiğini gösterir. Günden güne artan, saf değiştiren askerlerin sayısı Şam içinde de çoğalacaktır.

Tüm bunların yanında Türkiye’nin Suriye konusunda aklı selim hareket etmesi gerekmekte, Batı’nın gazıyla Suriye’ye bir askeri müdahaleden kaçınmalıdır. Özellikle dış basında Türkiye’nin yakında Suriye’ye bir askeri müdahale yapacağı sıklıkla dillendiriliyor, belki de Türkiye istemese de müdahaleye zorlanacaktır yani şer odakların faaliyetleri bu yönde bir oyuna düşürebilir Türkiye’yi. Mesela sınırda yaşanan olası bir karışıklıkta herhangi bir askere, askeri birliğe veya bir Türk köyüne saldırı olabilir, onlarca vatandaş hayatını kaybedebilir ve Türkiye’nin artık buna dur demesi gerektiği propagandası, batının kışkırtması ve desteği ile bir müdahale en kolay yoldur. Olayın şimdiki seyri bile zaten bize filmin sonunu gösteriyor. Türkiye adına fazla aksiyona gerek yok bunun yerine Suriye’de ve bölgede istihbari anlamda geniş faaliyetlerde bulunmak gerekir, özellikle Suriye’deki İran istihbarat servisinin ağırlığını ve faaliyet ağını yakalamalıyız. Bu konuda Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu’nda (USAK) Arap Baharı ve İsrail ile ilgili çalışmalarda bulunan Osman Bahadır Dinçer’le yaptığımız bir konuşmada kendisi Türkiye’nin Suriye’de istihbari anlamda çok yol kat etmesi gerektiğini belirtip, Suriye üzerindeki İran etkisine dikkat çekmişti.

Gelecek günler Suriye için çok daha kanlı olacak. Arap baharının son meyvesi yaza kadar olgunlaşıp kendiliğinden toprağa düşecektir. Bu sürecin en az kayıpla olması hepimizin temennisi fakat resim bunun tersini gösteriyor hadi hayırlısı….

Leave a Reply