AKP’nin 4+4+4 eğitim sistemini biraz dayatmayla ve demokratik bir komisyondan çok boks ringine benzeyen bir milli eğitim komisyonunda rekor bir hızla geçirmesi üzerine bu eğitim sistemi Türkiye’nin son günlerdeki en büyük gündemi oldu. Ana muhalefet partisi CHP ise hem komisyondaki rezaleti hem de yeni eğitim sistemini eleştirmek için her türlü yöntemi denemekte. Bunlardan birisi de grup toplantısını Ankara’da Tandoğan Meydanı’nda yapmaktı. Miting tadındaki bu grup toplantısında CHP eğitim sistemini ağır eleştirecekti. Öncelikle meclis dışında grup toplantısı yapılmaz diyen AKP’lilerin 30 Haziran 2011’de kendi grup toplantılarını Akparti merkez binasında yaptıkları ortaya çıkınca bu söylemi bir daha duymadık ağızlarından. Ancak bu da AKP’lilerin CHP’yi durdurma isteğini köreltmedi. Nasılsa memlekette demokrasi var kardeşim. Hem de en ilerisinden. Bu süreçte AKP zihniyetini gösteren 2 tane çok tipik olay gördük.
İlki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Twitter’daki açıklamalarıydı. CHP’ye Tandoğan’da toplantı yapma izni vermeyeceğini söyledi. Niye diye soran takipçilerine ise ‘Canım istemiyor’ diye cevap verdi. Üstüne basa basa ya-sak-la-dım yazdı. İzin vermeye yetkisi olup olmadığını bilmesek de bu açıklamaları bile zihniyeti çok net yansıtıyor. Bir protesto mu var, engelle. Karşıt bir görüş mü duydun? Hemen bastır. Daha ironik olan ise Gökçek’in Şamil Tayyar’In attığı provokatif tweete ifade özgürlüğü yorumu yapan bir takipçisini ‘RTlemesi’. Eğer işine geliyorsa ifade özgürlüğü, gelmiyorsa engellenmesi gereken bir terörist eylem. Zaten sayın Gökçek’in toplantıya katılan çok az kişi var bu da kanıtı diye yayınladığı resmin hemen ertesi gün daha toplantı başlamadan hatta Kılıçdaroğlu bile gelmeden çekilmiş olduğunun ortaya çıkması sayın Gökçek ile ilgili fikirlerimizin oluşmasına yardım ediyor. Vahim olan ise Gökçek’e yaptığı bu keyfi yasaklama olayında destek veren birçok insanın çıkması.
İkincisi olay ise çevre illerden toplantıya katılmaya gelen CHP’lilerin engellenmesi. Polis tarafından İzmir, Aydın gibi illerden gelen CHP’lilerin 13 saat boyunca sebepsiz yere tutulduğu, arabalarının hareket etmesine izin verilmediği ortaya çıktı. Bu da yetmezmiş gibi Ankara’ya ulaşmayı başaranların Ankara girişinde trafik polisleri tarafından durdurulduğu ve arama kontrol bahanesiyle bekletildikleri ortaya çıktı. Asıl endişe verici olan ise İzmir’de yine bu eğitim sistemini eleştiri için toplanan ve Konak’ta sloganlar ve açıklamalar ile bunu yapmak isteyen KESK’lilere polisin cop, biber gazı ve şiddet ile cevap vermiş olması. 3 göstericinin yaralandığı arbede de polis devleti Türkiye’nin ileri demokrasi fatihi partisi AKP’nin asıl zihniyetini gösteren olaylardan bir tanesi. Hiçbir eleştiriye açık olmayan demokrasi.
Maalesef ülkemizde bu olaylar çok olmaktadır. Bu olaylar ve sadece slogan atan öğrencinin 2 yıl hapis ile yargılanması bile günümüz Türkiye’sinin ileri demokrasisini ve bu demokrasinin neferleri hukuk ve polisi anlamamıza yardımcı oluyor. Ve tabiki bu eleştirilerimiz bu olayları bitirmeyecek ama en azından tepkimizi ortaya koymamız gerek. Asıl ileri demokraside olan bu değil midir? Bir de şu soru geliyor insanın aklına: Yahu ben ifade özgürlüğümü kullanamıyorsam, seyahat özgürlüğüm engelleniyorsa, protesto ve gösteri hakkımı kullanırken dayak yiyorsam, Özgür Gündem gibi gazeteler kapatılacaksa bu yeni yapılması planlanan anayasa neye yarayacak?