Türkiye Soçi’deki üçlü zirvede İran ve Rusya ile masaya oturdu. Suriye’de yıllardır elde edilemeyen askeri başarı, Türkiye’nin dış siyasetini de ciddi şekilde etkiledi. Bu süreçte Suriye’de irili ufaklı birçok yeni örgüt ortaya çıktı ve güçlendi. Esad hükümetine karşı ÖSO’yu destekleyen Türk hükümeti, şimdi Esad hükümetini destekleyen Rusya ile Suriye’nin kaderini görüşüyor. Peki diplomatik hamlelerimizde böylesine keskin dönüşler içeren bu dönemde neler oldu? Gelin bir göz atalım.
2015 yılında Türk F-16’ları Rus uçağını düşürmüştü. İki tarafın da sert açıklamaları gerilimi tırmandırmış ve ikili ilişkiler durma noktasına gelmişti. Erdoğan’ın konu hakkında 15. muhtarlar toplantısında yaptığı açıklama çok konuşulmuştu:
” Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye yine bu karşılığı vermek durumundadır.”
Sonrasında Rusya’nın Türkiye’ye doğalgaz akışını keseceği yönünde haberler çıkmaya başladı. Aynı dönemde Başbakan Davutoğlu Avrupa Birliği ile yasadışı mülteci göçüyle mücadele edilmesi hakkında anlaşmaya varmış ve karşılığında 6 milyar Euro maddi yardım ve Türk vatandaşlarına yönelik Schengen vizesinin kaldırılması taahhüdünü almıştı. Ayrıca ABD yönetimiyle birlikte Esad’a karşı mücadele eden Türkiye, Rusya’nın karşısında bir güç olarak duruyordu.
Avrupa Birliği’nin vizeleri kaldırmaması ve ABD’nin Suriye’de PKK’nın uzantısı olan YPG’ye yardım etmesi ile Türkiye iki taraf ile de uzaklaşmaya başladı. Erdoğan, Avrupa Birliği olmuyorsa Şangay Beşlisi olabilir şeklinde yaptığı ilginç çıkışla bu uzaklaşmanın boyutunu göstermişti. Sonrasında Kremlin sarayından yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir mektupla özür dilediğinden ve ilişkileri normalleştirmek için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu vurguladığı belirtildi. Erdoğan’ın bu hamlesi bazı çevreler tarafından sert dille eleştirildi. Sonrasında Türk cephesinden uçak krizinin komplo olabileceğiyle ilgili açıklamalar geldi. Bugün belki de Türk – Rus ilişkileri en iyi düzeyinde. Öyle ki NATO üyesi bir devlet olmamıza rağmen NATO sistemleriyle uyumlu çalışmayan Rus S-400 füze savunma sistemlerini satın alacak olmamız Batı dünyasında Türk – Rus yakınlaşmasının bir sembolü olarak görülüyor.
Şimdi Soçi görüşmeleriyle gündeme gelen Esad ve Erdoğan görüşecek mi sorusu Türk diplomasinin kısa bir sürede ne kadar değişebildiğinin göstergesi durumunda. Fakat şunu belirtmekte de fayda var: Ülkelerin bu kadar durum odaklı bir diplomasi yürütmeleri uzun vadede onlara dezavantaj olarak geri dönebilir ve dünya siyasetinde onları yalnızlığa itebilir. Dolayısıyla o ülkenin dış siyasette onlarca yıl sonra bile güçlü kalabilmesi ve saygınlığını koruyabilmesi için doğru planlama yapılması çok önemlidir. Diplomaside ‘ben yaptım oldu’ gibi bir anlayış olamayacağından uzun vadeli düşünmek ve ona göre hareket etmenin önemi Türk – Rus ilişkilerinin kısa tarihine bakıldığında dahi kendini gösteriyor.
Kaynakça:
- http://www.aljazeera.com.tr/haber/turkiye-ile-ab-prensipte-anlasti
- http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/06/160624_erdogan_rusya
- https://www.ntv.com.tr/turkiye/rus-savas-ucagi-siniri-ihlal-etti-turk-f-16lar-dusurdu,_mP74HrTmEe3cc8qXBIqrA
- http://www.dw.com/tr/t%C3%BCrkiyeye-schengen-vizesi-kalk%C4%B1yor-mu/a-18882717
- http://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/son-dakika-erdoganin-o-cikisina-rusyadan-sonra-cinden-de-yanit-geldi-1520526/
- http://www.hurriyet.com.tr/cumhurbaskani-erdogan-15inci-muhtarlar-toplantisinda-konustu-40019194