Eğer British Museum’un internet sitesine girip ünlü Benin Bronzları eserlerinin açıklamasını okumak isterseniz, yazılan tarihçede çok büyük bir eksik olduğunu fark etmeyebilirsiniz. İlk bakışta bütün yeterli bilgiler orada gibi görünüyor; eserlerin adı, kimlere ait olduğu, yapıldıkları zaman, yapıldıkları yer. Yapıldıkları yer ile British Museum’un bulunduğu yer arasında bir bağlantısızlık olduğu açık olsa da bu da gözünüze batmayabilir, çünkü yazı bu konunun üzerinde pek fazla durmuyor. Eserlerin günümüzde Nijerya olan Benin İmparatorluğuna ait olduğu belirtiliyor, isimleri de buna dikkat çekiyor zaten. İngiltere’ye Afrika’dan getirildikleri de açıklamada yazan bilgiler arasında, ancak yüzlerce plak ve heykelin Afrika kıtasındaki bir ülkeden İngiltere adasına nasıl ve neden getirildikleri hiçbir yerde yazmıyor. Bu küçük açıklama kısmında bahsedilmeyen detay bu eserlerin çalıntı olduğu.  

Benin bronzları, 1000 veya daha fazla metal plak ve heykelden oluşan bir grup Nijeryalı sanat eserine verilen isim. Sayılarından emin olunmamakla birlikte, Nijerya ve Afrika kültürü ve sanatı için önemli semboller olan bronzların 16. Yüzyıldan itibaren yapıldıkları ve Edo halkının sanatçılarının elinden çıktıkları biliniyor. (1) Günümüzde bulundukları British Museum’a getirilmeden önce şimdi yerinde Nijerya olan Benin Krallığının sarayını süslüyorlardı. 1897 yılında İngiliz İmparatorluğunun Nijerya Seferi sırasında yaşanan yağmalamalarda ele geçirilen ve çalınan bronzlar Avrupa’ya getiriliyor. (2) 200 parça British Museum’da yerlerini alıyorlar ve geri kalanlar çeşitli Avrupa müzelerinde sergilenmek üzere dağılıyorlar. (3) Bronzlar sergilendiklerinde Avrupalı halkta büyük bir şaşkınlık ve hayranlık yaratıyor. Uzun yıllar büyük bir eminlikle gerek entelektüel anlamda gerek beceri ve yetenek anlamında kendilerinden oldukça aşağıda gördükleri Afrikalı bir halkın sanatçılarının bu kadar karmaşık ve gelişmiş sanat eserleri üretebilmesi kabullenilmesi zor bir gerçek oluyor. Bazıları ortaya Edo halkının bu eserleri yapmak için gereken bilgiyi bölgeyi ziyaret eden Portekizli tüccarlardan aldığına dair bir teori atarak durumu açıklamaya çalışsa da eserlerin yapıldığı sırada Portekizlilerin bölgede olmadığı bilindiğinden bu fikir etkili olmuyor. (4) 

Benin Bronzları günümüzde hâlâ British Museum’da sergilenmekte. Müze, Nijeryalı yetkililerin sürekli çaba ve taleplerine rağmen eserleri geri vermemekte ve durumla ilgili herhangi bir tavır koymamakta ısrarcı. Nijeryalı sanatçı Osarobo Zeickner-Okoro çalıntı bronzların geri verilmesi talebinin karşılanmasına teşvik için kendi eserlerinden birini müzeye hediye olarak teklif etti. Müze hediyeyi kabul etti, ancak bronzları geri vermedi. Zeickner-Okoro, “İşlenen suçun bir parçası da Benin’in ölü bir medeniyet olarak gösterilmesi. İstenilen tazminat sadece bronzların geri verilmesi değil. Aynı zamanda bizim varlığımızın, yaşayan bir medeniyet olduğumuzun kabul edilmesi.” söyleminde bulundu. (5) Zeickner-Okoro, bronzlar geri verilmese de kendi eserinin hediye olarak kabul edilmesini olumlu bir adım olarak görüyor. (6)

Nijerya kültürü için büyük önem taşıyan bu bronzların çalınması, binlerce kilometre uzakta başka bir medeniyetin müzesinde sergilenmesi, bu eserleri gören Avrupalıların ilk anda yaşadığı inanamamazlık, bronzların hâlâ gerçek sahiplerine geri verilmemiş olması gibi durumların hepsi tek bir kavramla açıklanabilir: Oryantalizm. Oryantalizm (veya Şarkiyatçılık) Batı’nın Doğu hakkında yaptığı araştırma ve incelemelere verilen genel isim. Edward Said 1978’de yayınlanan “Oryantalizm” kitabı ile konuya yeni bir perspektif kazandırmış ve terimi popülerleştirmiştir. Özellikle Edward Said’in çalışmalarından beri akademik alanlarda oryantalizm terimi Amerika ve Avrupa’nın Orta Doğu, Asya ve Afrika toplumlarına karşı tavrından bahsetmek için kullanılmaktadır. 

Oryantalizm, “şark”ı araştırmak ve incelemek, günümüzde hâlâ Avrupa veya Amerika kökenli araştırmacı ve akademisyenlerde yaygın. Ancak özellikle geçmişte bu araştırmalar Asya ve Afrika medeniyetlerine karşı bugün hâlâ etkileri süren küçümseyici bir tutum içermekteydi. Bu incelemelerde toplumların insanları Avrupa’nın gelişmiş ve medeni halkıyla eşit tutulmamakta, haklarında genellemeler ve insanlıktan uzaklaştırıcı yorumlar yapılmaktaydı. İngiliz İmparatorluğu’nun, ve tabii ki diğer sömürgeci ülkelerin, kendilerinden her yönden aşağıda gördükleri bu ülkelere medeniyet götürme gibi bir sorumluluğu olduğuna inanılıyor, kendi üstün yaşam şekilleri ve kültürlerinin Doğu medeniyetlerine zorla da olsa kabul ettirilmesi amaçlanıyordu. Bu tavır şarkılarda, şiirlerde, romanlarda, resmi hükümet kayıtlarında, askeri raporlarda, akademik incelemelerde ve Batı’nın Doğu hakkındaki gündelik konuşma şeklinde sıklıkla görülebilir. 

İngiliz İmparatorluğunun uzun sömürgecilik tarihi göz önünde bulundurulursa British Museum’da sergilenen eserlerin çoğunluğunun kolonize edilmiş Asya ve Afrika medeniyetlerine ait olması şaşırtıcı değil. Mısır tarihinin anlaşılması için büyük önemi olduğundan Antik Mısır’ın en değerli miraslarından biri haline gelen Rosetta Taşı şu an Mısır’da değil, ancak British Museum’un gözde ürünleri arasında. (7) British Museum tabii ki bu durumun tek örneği değil; İzmir’de inşa edilmiş antik Pergamon şehrine ait Bergama Zeus Sunağı da 1870 yılından beri kendini Berlin Müzesi’nde bulmuş durumda. Avrupa’nın her tarafındaki müzelerde çalıntı eserlerin sergilenmesiyle karşılaşmak mümkün.

Benin Bronzları’na geri dönecek olursak, eserlerin çalındığı sefer İngiltere’nin işgal ettikleri bu bölgede kendi otoritelerini pekiştirme amacıyla yaptıkları bir seferdi. Sanat eserlerini çalarak kendi ülkelerine götürmeyi kendilerinde hak görmelerinde, Nijerya’da bu eserlerin sergilenmesi için uygun yer olmadığı gibi görüşlerin oluşmasında, ve müzenin eserleri geri vermemekteki ısrarcılığında Oryantalist bakış açısının izleri görülebilir. 

Eserleri müzeden geri almanın herhangi bir yolu olmadığından, bu sorunun kısa sürede çözülmesini ummak dışında yapılabilecek fazla şey yok. Ancak bu sorunun temelinde bulunan oryantalist bakış açısının düzeltilmesi anlamında yıllarca büyük ilerleme kaydedildi. Nijerya’nın eserleri geri talep etmesi ve bu olayın dünyada ses getirmesi genel sorunu çözmede önemli adımlar. Yani olumsuz oryantalist bakış açısı sorununun çözümünde ilerleme kaydedilmeye devam edilecek gibi görünüyor.

Elif Su Bektaş

KAYNAKÇA

(1): https://www.britishmuseum.org/collection/object/E_Af1898-0115-23

(2):https://www.independent.co.uk/news/uk/home-news/benin-bronzes-british-museum-nigeria-stolen-imperialist-treasures-return-loan-elgin-marbles-looted-a8414661.html

(3): Greenfield, Janette (2007). The Return of Cultural Treasures. Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-80216-1.

(4): Eva L. R. Meyerowitz. “Ancient Bronzes in the Royal Palace at Benin.” The Burlington Magazine for Connoisseurs, vol. 83, no. 487, The Burlington Magazine Publications Ltd., 1943, pp. 248–53, http://www.jstor.org/stable/868735.

(5):https://www.reuters.com/lifestyle/british-museum-accepts-nigerian-artists-gift-keeps-looted-bronzes-2021-09-30/

(6):https://www.euronews.com/2021/10/01/british-museum-accepts-nigerian-artist-s-gift-but-keeps-looted-bronzes

(7): https://www.britishmuseum.org/collection/egypt/explore-rosetta-stone

Leave a Reply