Avrupa futbolundaki gerçekleşen transferleri sizin için değerlendirdik.

 

Lucas Moura: Ronaldinho’nun oyun stilini bana Lucas Moura kadar hatırlatan başka bir oyuncu olmadı. Topla tam anlamıyla dans ediyor, mükemmel bir tekniğe sahip, topla dribbling’i ve çalım yetenekleri çok iyi. Messi, Ronaldo gibi yıldızlar futbolun en iyileri kabul ediyorum ancak Ronaldinho stili çok çok başka bir şey, izlemesi müthiş zevkli ancak modern futbolda çok fazla yeri olmayan bir stil çünkü fazlasıyla bireyselliğe dayalı. 20 yaşındaki yeni Ronaldinho tam 40 milyon euro karşılığında Sao Paulo’dan PSG’ye transfer oldu. Yeni Ronaldinho’nun Avrupa futboluna renk katmasını bekliyoruz ancak handikapları da azımsanmayacak seviyede. Başka bir top verelim de kenarda oynasın tarzında bir futbolcu olması en büyük handikapı. Avrupa futbolu artık tamamen takım oyunu üzerinden ilerliyor, bireysel yetenekler takım oyunundan sonra geliyor. Sistemler olabildiğince basit ve direk oynamak üzerine kurulu. Mesela Mirassol-Sao Paulo maçında Lucas’ı izlediğimde rakip ceza sahasına dörde iki gelmelerine rağmen halen topla oynamaya devam etmişti, açısı çok daralmasına rağmen pas vermeyip şut atmıştı. Brezilya’da kimse bir şey demez ancak Avrupa futbolu bunları kaldırmaz. Genç yıldızın başarılı olabilmesi için bunlara çok dikkat etmesi gerekli.

 

Daniel Sturridge: Jamaika asıllı olup da gördüğüm en yavaş futbolculardan birisi. Kaçırdığı pozisyonlar çok saç baş yolduracak cinsten, on tane yakalayacak da üç tane atacak. Fazla koşmaz, rakip defansı yıpratamaz, ara koşuları etkili yapamaz, kafa hakimiyeti yoktur ama halen büyük takımlara transfer olur. Andy Carroll fiyaskosunu yaşadıktan sonra Daniel Sturridge transferiyle Liverpool’a müstehak demek istiyorum. 15 milyon euro gibi bir paraya transfer olduğunu ve Demba Ba’nın Chelsea’ye 8.5 milyon euro’ya geldiğini hesaba katarsak tam bir fiyasko transfer.

 

Demba Ba: Değeri sadece 8.5 milyon euro ancak takımına sağladığı katkı en az iki katı. Andy Carroll’lar, Sturridge’ler gibi forvetlere verilen paralara bakınca Demba Ba sudan ucuz. Rakip defanslarla boğa gibi güreşir, bitiriciliği çok iyidir, yakalayınca affetmez, kafa toplarına hakimdir tek handikabı top rakipteyken koşmaz. Beş ortasaha ile oynayan Chelsea ve Newcastle gibi takımlarda da zaten bu çok göze batmaz. Böyle bir oyuncu sadece 8.5 milyon euro. Mükemmel transfer.

 

Alexandre Pato: Piyasaya bu kadar erken çıkıp da bu kadar genç yaşta ülkesine dönen başka futbolcu var mıdır bilinmez. Pato henüz 18 yaşındayken piyasaya çıktı ve Milan formasını giymeye başladı ancak 23 yaşında Corinthians’a döndü. Pato’nun Milan’da geçirdiği beş yılda yaşadığı en büyük sıkıntısı potansiyelini bir türlü tam anlamıyla sahaya yansıtamamasıydı. İkinci en büyük sıkıntısı ise genç yaşta çıkmasına rağmen bir türlü üstüne koyamadı kendini geliştiremedi. Hal böyle olunca da geri dönüş kaçınılmaz oldu. Yaşının genç olmasının verdiği avantajla birlikte  Brezilya’da kafası da rahat olacağı için kendisini tekrar gösterip rahatlıkla geri dönebilir.

 

Alfred N’Diaye: Sunderland’in fizikli ancak çok sert olmayan yapısına uygun bir futbolcu. Fiziğine rağmen topla iyi ve  yumuşak. Kesici özellikte bir futbolcu, topla dribbling yapması, çalım atması beklenecek bir oyuncu değil topu kaparak sağa sola önündeki orta sahalara servis edecek tipte bir futbolcu. Sunderland’in böyle bir oyuncuya sadece 3.7 milyon euro ödemesi de onların başarısı. Türkiye’ye İlk geldiğinde izlediğimde beğenmiştim Bursa bu oyuncuyu nereden bulmuş demiştim. Bursa’nın sadece 2.8 milyon euro bonservis ödediğini duyduğumda nutkum tutulmuştu. Rahatlıkla bizim büyük takımlarımızda oynayabilecek kapasitedeydi. Sunderland’den bir tık yukarıdaki Tottenham, Everton, Newcastle gibi takımlara sıçrama yapabilir ama daha fazlasını beklemiyorum. Umarım beni yanıltır.

 

Devre arasında ses getiren transferleri sizler için değerlendirdik. Keyifli bir yazı olduğunu umarak burada bitiriyorum, yeniden görüşmek dileğiyle. Esen kalın.

Leave a Reply