Türk Futbolunun lokomotiflerinden Beşiktaş son derece kritik bir seçimli genel kurul yaşadı. Son senelerdeki yanlış yönetim nedeniyle mali açıdan çöküşe giden Beşiktaş; sportif başarı, amatör branşlar, kombine ve lisanslı ürün satışı gibi konularda da ezeli rakiplerinin çok gerisinde kaldı. Türkiye’de genel olarak yönetime talip olan başkan adayları sansasyonel transferler, başarı ve büyüme vaat eder. Beşiktaş’ın büyük bir oy farkıyla başkanı olan Fikret Orman’ın seçim çalışmalarında en dikkat çeken sözleri mali açıdan küçülme ve altyapıya yönelme oldu. Durum bu kadar kötü Beşiktaş için. Gelecek birkaç sene sportif başarıdan ziyade mali açıdan ayakta kalmayı deneyecek başkan ve yönetim kurulu.
Popülist vaatlerle mazbataya giden bir yol değildi Fikret Orman’ınki. Kulübün geleceğini kurtarmaya, yüz yıllık çınarı ayakta tutmaya ve bunu yaparken bir de sportif başarı kovalamaya çalışarak adeta bir ateşten gömlek giymekti. “Beşiktaş büyük kulüp bir şekilde toparlanır, bundan kötü olamaz.” diye düşününenler muhakkak vardır fakat bundan kötüsü de olur hatta en dünyadaki en büyük kulüpler de bundan daha kötü hale düşebilir. Önemli olan yaşananlardan ders çıkarıp bundan sonrasını iyi planlamak ve gelecekte bu tarzda hatalar yapmaya müsaade etmeyecek bir tüzük ve yönetim anlayışını kulübe yerleştirebilmek.
Bundan birkaç yıl önce batma noktasına gelen 90 lı yılların fırtına gibi esen takımı Borussia Dortmund bu sene de Almanya’da lider. Geçen sene şampiyon olan kadronun en iyi oyuncusu Nuri Şahin’i satmalarına rağmen. Kötü günlerden elbette ki Beşiktaş da kurtulabilir. Ancak Dortmund’un yaptığı gibi içeriden Götze, Großkreutz, Nuri Şahin bulup yetiştirmek, dışarıdan da Kagawa, Barrios,Lewandowski ve Kuba bulup getirmek gerekiyor. Bu yapılanmanın başına da Jurgen Klopp gibi bir teknik direktör getirmek gerekiyor. Bu da yetmiyor maalesef. Kulüp en kötü günlerini yaşarken de şampiyonluğa giderken de “Westfalenstadion” u doldurmak gerekiyor. Maalesef Beşiktaş taraftarı, Dortmundluların Westfalenstadion’a gösterdiği ilgiyi “Şeref Bey”e göstermiyor. Taraftarın da her şekilde kulübe destek çıkması lazım bir Dortmund ayaklanışını Beşiktaş’ta da görmek için.
Dortmund örneğinde en önemli parçalardan biri Jurgen Klopp’du. Teknik direktör aslında takımın en önemli parçasıdır. Aynı spor kulübü çatısı altında basketbol takımı Beşiktaş Milangaz’ın Türkiye Kupası’nı alması, Avrupa’da Final Four’a kalması ve ligde zirve mücadelesi vermesi büyük oranda Ergin Ataman’ın başarısıdır. Galatasaray’da Fatih Terim, Trabzonspor’da Şenol Güneş markalarının olması gibi Beşiktaş’ da son yıllardaki en büyük başarısını Mustafa Denizli zamanında yakaladı. Üstelik bugünkü kadro kalitesinin yarısı yok iken elinde. Ondan önce de Lucescu geliyordu Beşiktaş’lıların aklına başarı denilince. Bu nedenledir ki kulübü ayağa kaldıracak ismi seçmek belki de en önemli iş. Beşiktaş’ta yeni yapılanma içinde yerli teknik direktör olması çok önemli çünkü bu yapılanmanın temel unsuru altyapı ve Türkiye’deki oyuncular olacak. Bu nedenle Hırvatistan Milli Takımı dışında bir kulüp tecrübesi olmayan Slaven Biliç isminin sadece söylenti olmasını diliyorum.
Beşiktaş’ta en çok tartışılan bir diğer konu da Fernandes’in durumu. Mali açıdan ayakta durmanın tek yolunun küçülme olduğu kulüpte en değerli oyuncuyu elde tutmak ve onun etrafında bir takım oluşturmak hem taraftarın maçlara olan ilgisini de artıracak hem de kulübün en iyi oyuncusunu satmamakla psiklojik olarak dik durulduğunu gösterecektir. Ancak iyi bir fiyata Fernandes’i satacak yönetime de hiçbir şekilde kızmamak gerekiyor. Yaptıkları iş son derece zor. Görevleri yüz yıllık bir çınarı ayakta tutmak. Umarım başarılı olurlar. Olamazlarsa şuan mali fair-play nidaları atan federasyon başkanımızın hataları Türkiye’nin en büyük kuluplerinden birini çöküşe götürecek. Bu nedenle Fikret Orman ve yönetim kuruluna yürekten başarılar dilemek gerekiyor.