2011 – 2012 sezonu Türk futbolu açısından son derece kritik olayların yaşandığı ve etkisi uzun yıllar kendini göstermeye devam edecek tarihi bir sezon olarak tamamlandı. Şike soruşturması konusunda çok şey yazıldı çizildi ve ilerleyen dönemde rüzgârı tersine çevirecek gelişmeler de yaşanabilir ancak Beşiktaş açısından bu sezon çok sayıda ders çıkarılacak, gelecek için yeni oluşumların ışığını yakan bir dönemeçti.
Şu veya bu şekilde “Yıldırım Demirören sonrası Beşiktaş” ifadesini kullanmak bile son derece sevindirici pek çok Beşiktaş taraftarı açısından. Geldiğinden beri sadece eskiye dönük sorunları çözmeye uğraşan ve bunda da son derece başarılı olup borçları bir kenara, ne oyuncularına ne de personeline maaşlarını ödeyemeyen bir mali yapıdaki kulübe, Uefa Lisansı çıkarabildi Fikret Orman ve ekibi. Altyapıda İbrahim Altınsay isminin yer alması bile Beşiktaş taraftarında ilk on birde sahaya çıkan Muhammed Demirci ya da frikikte topun başına geçen Sergen Yalçın heyecanı yarattı.
Sezonun bitimiyle birlikte mali açıdan lisans sorunlarını çözen Beşiktaş kısa vadede maliyeti düşük oyunculara yönelip elindekilerin maaşını düşürmeye çalışacak. Son 3 maçtaki görüntü zaten takımın tamamını değiştirmenin yanlış olacağı yönünde. Yeni bir teknik direktör, yeni bir heyecan ve başarıya aç bir kadroyla Beşiktaş başarıyı yakalayabilir. Uzun vadede zaten İbrahim Altınsay ismi bir Borussia Dortmund yapılanmasına işaret ediyor. Beşiktaş taraftarı bu saatten sonra yönetimden yıldız istemiyor. 2 sezondur iyi yönetilemeyen bir yıldızlar topluluğuyla yaşanan hüsran taraftarın bakış açısını da değiştirdi. İyi yönetilememesinin yanı sıra gerektiği kadar katkı da sağlayamayan yıldızların durumu ilerleyen günlerde çok konuşulmaya devam edecek. Fakat bir gerçek var ki son siyah beyazlı takımda en çok alkışlanan oyuncu Fabian Ernst, en çok umut bağlananlar Necip Uysal ve Mustafa Pektemek ise taraftar da artık gerçeklerin farkında demektir. Yapılması gereken kadroyu oluştururken Ernst gibi yetenekli, karakterli, disiplinli ve sahiplenen veya Necip Uysal gibi özkaynak ürünü ya da Mustafa Pektemek gibi gelecek vadeden, başarıya aç ve hedefi olan yerli oyuncuları takıma katabilmektir. Takımın başına da Slaven Biliç gibi hırslı, futbolu bilen, kendini ispatlama gereksinimi olan bir teknik direktör getirmek de hem kısa hem uzun vadede başarıyı getirebilir Beşiktaş’a.
Önümüzdeki sezon Beşiktaş hatalarından ders çıkarır ve kısa zamanda gelecek başarı kadar geleceğini de düşünürse yapılacak yeni stad ile birlikte güneşli günleri görmesi çok uzak olmayacaktır. Gelecek sezon Beşiktaş için sadece yeni bir sezon olmayacak, aynı zamanda yeni bir yönetim anlayışının da uygulanmaya başlanması anlamını taşıyacaktır. Geçmişte yaşanılanların faturasını ödememek için çok uğraş veren Fikret Orman’ın bu hataları tekrarlamayacağını düşünmek çok da hayalcilik olmaz sanırım.