9 Ocak sabahı ajanslara bomba gibi bir haber düştü: Lance Armstrong 17 Ocak günü Oprah Winfrey’e konuk olacak! Tüm şampiyonlukları elinden alınan, bisikletten men edilen, uzun zamandır sessizliğini koruyan bir adamın, Amerika’nın en ünlü televizyon sanatçısına konuk olmasını sebebini anlamak için çok da zeki olmaya veya bisikletten anlamaya gerek yok; dopingi kabullenecekti. 14 Ocak sabahı bu iddiayı güçlendirecek başka bir olay oldu, Armstrong, kendi elleriyle kurduğu kanserle mücadele vakfı Livestrong’un çalışanlarından özür diledi. Nitekim her şey beklendiği gibi gerçekleşti. 17-18 Ocak’ta iki bölüm halinde yayınlanacağı açıklanan röportajın çekimleri 14 Ocak’ta 2,5 saatte tamamlandı ve anında basına sızdı bilgiler: Amerikalı ünlü bisikletçi Lance Armstrong doping yaptığını itiraf etmişti.
Tüyler Ürperten Röportaj
Yayın günü geldi çattı. Sonradan açıklanan bilgilere göre 3,2 milyon kişinin izlediği röportaj esnasında Oprah Winfrey, Armstrong’a 112 soru yöneltti ve bu sorularla Lance, performans arttırıcı ilaç kullandığını kabul etmesine etti ancak izleyenleri şaşkına çeviren bir tablo vardı ekranda. Amerikalı bisikletçi Eurosport’tan İnan Özdemir’in* de yazdığı gibi, doping yapmış ve özür dilemeye gelmiş bir adamı oynuyordu. Zaten röportajın ilerleyen dakikalarında Armstrong içindeki gerçeği ortaya çıkardı ve Winfrey’in, “bunca şeyden sonra kendini insanları aldatmış, utanmış, pişman hissediyor musunuz?” sorusuna “evet ben bir yalancıyım, herkes bana böyle bakıyor ve haksız da değiller ancak hiçbir şeyden pişman değilim” diye cevap verdi. Kahraman gözüyle bakılan Armstrong’un bu soruya tam tersi cevap vermesi bekleniyordu ama Lance öylesine inanmış ki dopingin normalliğine, gözlerinde soğukkanlı bir seri katilin bakışlarını görebilmek pek mümkün. (Lance Armstrong’un her şeyi itiraf ettiği kesiti sunuyorum sizlere. Burada Lance Armstrong’un soğukkanlı seri katil bakışlarını bulabilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=N_0PSZ59Aws) Performans arttırıcı ilaçlar kullanmadan 7 kez üst üste Fransa Bisiklet Turu’nu kazanmanın imkânsız olduğunu söyleyen Armstrong, bu zaferleri elde ederken doping desteğiyle kazanmasının kendisini kötü hissettirmediğini belirtti. Lance adeta içindeki canavarı tutamıyor gibiydi: “Kimleri dava ettiğimizi hatırlamıyorum bile. O kadar çok kişiyi dava ettik ki… Bu yaşananlar uğruna kimlerin hayatını mahvettik inanın hatırlamıyorum” ifadesinin korkutuculuğu bir yana, yaşamını efsanevi, kusursuz bir hikayeye benzetebilecek kadar da küstahtı. Üstelik doping kullanmaktan değil, 2009’da spora geri döndüğü için pişman olduğunu söyleyebilecek cesarete sahipti:“2009’da eğer spora geri dönmeseydim doping yaptığım ortaya çıkmazdı. Şu an burada oturuyor olmazdık. Bundan pişmanım”.
Küstah Armstrong
Röportajın bir noktasından sonra izlemek yerine dinlemeye başladığımı fark ettim çünkü Armstrong’un yüzüne bakmayı midem kaldırmıyordu. Oprah Winfrey’in, 3,2 milyon insanın yerine çıkardığı şaşkınlık nidalarına karışan Lance Armstrong’un kendini beğenmiş sesiyle kulaklarım da uğulduyordu. Son bir gayret röportajın sonunu getirdiğimde şunları söylüyordu Lance: “Bisiklet sporuna doping kültürünü ben getirmedim ama engellemek için de bir şey yapmadım. Benim zamanımda yarışlarda doping almak, su içmek kadar doğaldı. Şimdi ben, ‘hadi bisiklet sporunu temizleyelim’ desem elbette kimse bana destek çıkmayacak, inanmayacaktır. Ama eğer beni böyle bir şeye davet ederlerse destek olurum. Bundan sonraki hayatımı insanlardan özür dileyerek ve onların güvenini tekrar kazanmaya çalışarak geçireceğim.”
Evet, yanlış okumuyorsunuz; izleyenleri, dinleyenleri, okuyanları şoka sokacak her türlü ifade mevcuttu röportajda. En güzelini de tabii ki sona sakladım: “Eğer bana ‘tekrar Fransa Bisiklet Turu’nda yarışmak ister misin’ diye sorarsanız yanıtım tabii ki ‘evet’ olurdu.” Yani Armstrong, 10 yıl boyunca yalan söylemesine, milyonlarca insanı aldatmasına, binlerce insanın ekmeğiyle oynamasına rağmen, bunların hiçbirinden pişmanlık duymuyor, üstüne üstlük tekrar yarışmak istediğini söyleyebiliyordu.
Kısacası bu röportaj ortaya çıkardı ki Lance Armstrong, aslında göründüğü kişi değil. O, 1999 senesinde, kanseri yendikten sonra ölmüş, bambaşka bir kimlikle hayata yeniden başlamış ve bu yolda her şeyi mübah görmüş. Attığı her adım, yaptığı her şey, konuştuğu her kelime planlanmış. 2005’te sporu bıraktığında dayanamayıp geri döndü ve kendi deyimiyle bu geri dönüş onu ele verdi. Buna rağmen hala yerinde duramıyor ve gözlerimizin içine bakarak bizi 10 yıldır aldattığını söyleyip, çok sevdiği bisiklet sporuna geri dönmek istiyor. İşte bu yüzden bu röportaj da planlanmış bir hareket bence. Armstrong’un bu olaylardan kesinlikle bir çıkarı olduğunu düşünüyorum. Aksi halde, sonsuza dek susarak en azından kendini haklı gösterebilirdi, kendine biçtiği rolü başarıyla devam ettirebilirdi. Bakalım Lance’in zihninde hangi tilkiler geziniyor? Eminim ki Lance’in döktüğü bu timsah gözyaşlarının sebebi yakında ortaya çıkacaktır.
Röportajın Şifreleri
Öte yandan Amerikalı televizyoncular röportaj stüdyosunu belli ki dikkatle hazırlamışlar. Yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi, konuşmacıların oturduğu koltukların arkasında yüksekçe bir sehpa var. Sehpanın üstünde Lance’in tarafında koyu renkli kapalı bir kutu; Oprah Wifrey’in tarafında ise açık renkli ağzı geniş bir kâse var. Kapalı kutu, ünlü bisikletçinin birazdan itiraf edeceklerini, kâse ise Oprah’ın onu konuşturacağını temsil ediyor. Bu iki objenin arasında bulunan sarı, yeşil ve mavi vazolar da oldukça dikkat çekici, çünkü sarı renk Lance Armstrong’un da 7 kez kazandığı Fransa Bisiklet Turu’nu birinci bitiren bisikletçiye verilen mayonun rengidir; mavi renk, sonsuzluğu ve özgürlüğü ifade eder; yeşil renk, doğanın ve huzurun rengidir. Kısaca toparlamak gerekirse, Oprha Armstrong’a, “özgür bir gazeteci olarak, sana sarı mayonun haksız kazancının getirdiği ağırlıktan kurtulup huzura ermeni sağlamak amacıyla bu ortamı hazırladım” mesajını vermek istiyor olabilir. Kulağa zorlama gibi gelebileceğinin farkındayım ama ben Winfrey’in bu tarihi fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek için her türlü fırsatı kullanacağını düşünüyorum.
* Eurosport muhabirlerinden İnan Özdemir’in Lance Armstrong hakkındaki yazısına buradan ulaşabilirsiniz: http://tr.eurosport.com/bisiklet/bisiklet-lance-armstrong-neden-konustu_sto3579153/story.shtml
kaynak: www.eurosport.com, www.cyclingnews.com, www.cyclingtr.com, www.oprah.com