Alex de Souza, Iker Casillas, Mario Balotelli…
Bir Brezilyalı, bir İspanyol, bir İtalyan…
Biri 10 yıl top koşturduğu Fenerbahçe’de heykelini diktirdi, biri 1998’den bu yana Real Madrid gibi bir devin kalesini koruyor, biri de henüz 22 yaşında olmasına rağmen iki Serie A bir de Premier Lig şampiyonluğu yaşadı…
Aykut Kocaman, Jose Mourinho, Roberto Mancini…
Bir Türk, bir Portekizli, bir İtalyan…
Biri 29 yıllık Türkiye Kupası özlemine son verdi, biri ezeli rakibi Guardiola’yı tahtından etti, öbürü takımını 45 yıl sonra Premier Lig’de şampiyon yaptı…
Bu iki cephe son zamanlarda sık sık karşı karşıya geldi. Bu denli başarılı olmalarına rağmen hepsi de sıkça eleştiriliyor. Sebebi: şiddetli geçimsizlik.
Önce Alex de Souza, Aykut Kocaman’la karşı karşıya geldi. Geçkin yaşına rağmen iyi oynayan fakat hocasına göre ağır kalan Alex’in artık takımda yeri yoktu. Aykut Kocaman bu sezon pek çok kez bu efsaneyi kenara almaya başlayınca Alex de huysuzlanmaya başladı ve kendine yakışmayanı yaparak hocasına tavır aldı. Taraftar bir anda gelişen olaylar karşısında neye uğradığını şaşırdı; seçim yapmak zorunda olduğunu düşündü ve bir tarafı seçti. Sonrası malum; kulübeye çekildiği bir maçın ertesinde Alex’in Aykut Hoca’yı hedef göstermesiyle başlayan süreç “elinde tivit”le sona erdi. Sona erdi demek de biraz iyimser oldu, zira kavgayı ve gerilimi oldukça seven basınımız, ta Brezilya’dan Alex’i bulup sorular sorarak, Aykut Hoca’yı her maç sonrası Alex’le ilgili sorulara maruz bırakarak yarayı kaşıdıkça kaşıdı. Sonuç; Alex’siz rezalet bir Fenerbahçe ile başarısız Aykut Hoca ve Fenerbahçesiz mutsuz bir Alex. Öte yandan Alex gider ayak “Aykut Kocaman hoca değil” diye bombaladı, Aykut Kocaman da Alex hakkında cevabı olduğunu ancak bunu sezon sonunda dile getireceğini belirtti.
Geçtiğimiz yılın son ayının başında Real Madrid ile Barcelona arasındaki puan farkı 13 olunca Mourinho “lig bitti..” diye bir açıklama yapıp havlu atmıştı. Casillas da Şampiyonlar Ligi’ndeki başarı için Barcelona’dan 25 puan fark yemeye razı olduğunu söyledi. Daha önce Mourinho-Sergi Ramos-Casillas üçlüsünü gerginliği biliniyordu. Üstelik Casillas, Mourinho’ya “Ben Real Madrid’in iyiliği için medya karşısında dilimi ısırıyorum. Sen aynısını yapıyor musun? Bizi eleştireceksen medya karşısında yapma, gel yüzümüze konuş” demişti. Bir de hocasının sözü üstüne söz söyleyince ipler koptu ve Iker Casillas 13 yıllık Real Madrid kariyeri boyunca ilk kez teknik sebepler dışında (sakatlık, ceza vb.) yedek bırakıldı. Malaga deplasmanından kalede Adan’la 3-2’lik mağlubiyetle dönen Madrid ekibinin as kalecisi, niye yedek kaldığının açıklamasını beklemediğin söylese de son hafta oynanan Real Sociedad maçı ile tansiyon iyice yükseldi. Casillas’ın yine yedek soyunduğu maçın 6. dakikasında kaleci Adan kırmızı kartla oyun dışı kalınca emektar eldiven oyuna girer girmez Cristiano Ronaldo kaptanlık pazu bandını Casillas’a uzattı ama o ısrarla reddetti. Bu da Casillas-Mourinho ikilisinin arasındaki buzların erimediğinin bir göstergesiydi.
Ve geldik son gerilime: Roberto Mancini-Mario Balotelli. İki vatandaşın gerilimi aslında hala bir çocuk olan Balotelli ile egosu yüksek hocası arasında geçiyor. İkili arasındaki atışmalar Los Angeles Galaxy ile oynanan hazırlık maçında, Balotelli’nin kale ağzında topuğuyla gol atmaya çalışıp topu dışarıya atmasıyla başlamıştı ve bu şımarıklığa Mancini, çok ciddi tepki göstermişti. Bu sezon başında Mancini, formsuzluğuyla eleştiri oklarının hedefi olan Balotelli’yi savunmuş, bir önceki sezon yaşananlara sünger çekmişe benziyordu. Fakat bu yılın başında, bir antrenmanda girdiği ikili mücadele sonrası herkesi şaşkına düşüren bir olay yaşandı ve Mancini öğrencisini yakasına yapıştı. Takım arkadaşına çok sert girdiği gerekçesiyle Mancini, Balotelli’yi bir temiz payladı. İtalyan forvet de boş durmayıp yakasına yapışan hocasına karşılık verince olay iyice büyüdü ama neyse ki araya diğer futbolcular girdi. Fakat ilginçtir, Roberto Mancini, artık gönderilmesine kesin gözüyle bakılan Balotelli’ye bir şans daha tanıdı ve yukarıdaki iki hikâyenin tersine taraflardan biri olarak zeytin dalı uzattı. Şahsi fikrim ikili arasında her an patlamaya hazır bir bomba olduğu yönünde ama en azından Mancini’nin bu hareketini takdire değer buluyorum.
Yaşanan bu üç olayın kahramanları olan bu altı adam profesyonel kariyerlerinde oldukça başarılılar fakat geçinemiyorlar. Hâlbuki güçlerini birleştirseler, karşılıklı olarak çok daha başarılı işlere imza atabilirler. Biraz basının, biraz taraftarların yangına körükle gitmesi sonucu, şişkin egoların patladığı bir ortam var kulüplerde. Umarım bu gereksiz kavgalar bir an önce sona erer, zira zararlı çıkacak olan, yine hizmet etmeye çabaladıkları camiaları olacak.
Aykut’la Alex için iş işten geçti; Mancini Balotelli’ye el uzatmış durumda; Mourinho için de iş işten geçmiş değil, Casillas’ı geri kazanabilir.
Bakalım bu bekleyişin sonu nereye varacak…