3 Mart 2012. Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçının 2. dakikası. Köşe vuruşunu ebedi kaptan Alex kullanıyor. Stoch ceza yayının gerisinde pusuya yatmış. Kaptan kokuyu alıyor, ölçüp biçip topu Stoch’un önüne süzüyor. Stoch topu gelişine ters ayağıyla, ters köşeye yapıştırıyor ve iki direğin birleştiği noktadaki örümcek ağlarını alıyor. Bu gol ona FIFA Puskás Ödülü’nü kazandırdı.
Miroslav Stoch 19 Ekim 1989’da, 1663’te Budin Beylerbeyi Sarı Hüseyin Paşa tarafından fethedilen ve Osmanlı dönemindeki adı Litra olan, Slovakya’nın Nitra kentinde doğmuş. 6 yaşında babasının onu doğduğu şehrin takımı FC Nitra’nın altyapısına kaydettirmesiyle futbola ilk adımını atmış. Ailesinin “Mino” ismiyle çağırdığı bu minik çocuk kısa zamanda dikkatleri üzerine çekmiş ve 16 yaşında profesyonelliğe ilk adımını atmış.
2006 yılında Chelsea futbol akademisine katılan Stoch, 2006-07 sezonunda U-18’de 11 gol atıp gol krallığına ulaşmış. Ardından 2008-09 sezonunda Chelsea A takımında yer alan Mino, Chelsea’nin endüstriyel futbolu doruklara çıkaran anlayışı ve ‘piyasa topçuları’ içerisinde tutunamaz ve 2009 yılında kiralık olarak Twente’nin yolunu tutar. İlk golünü Heerenveen karşısında atan Stoch 2009-10 sezonunu 10 golle tamamlar ve Twente’nin Eredivisie şampiyonluğunu PSV, Ajax ambargosundan aldığı takımdaki ‘has’ elemanlardan biri olur.
Stoch’un Fener’le tanışması da Twente’de oynadığı döneme denk geliyor. Twente ve Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligi H grubunda yer alır. Stoch her iki maçta da kendini Fenerbahçe’ye tanıtmayı başarır. Özellikle Hollanda’daki maçta hem Carlos’a hem de Gökhan’a ecel terleri döktürür. Tabiri caizse Fener’in kanatlarını ‘otoban’ yapar. Bir sonraki sezon Fenerbahçe, Ali Şen döneminden beri süre getirdiği ‘bize karşı iyi oynayan topçuları alalım’ mantığından da olsa gerek Stoch’u transfer etmek için Galatasaray’la kıyasıya yarışır. Önce Galatasaray, resmi internet sitesinden Stoch’u transfer ettiğini duyurur; ancak Stoch 5,5 Milyon € karşılığında Chelsea’den Fener’e gelir. Stoch, Fenerbahçe’deki ilk sezonunda şampiyonluk yaşasa da sadece 2 gol attı ve kendisinden beklenilen performansı gösteremedi. İkinci sezonunda fırtına gibi esti. Toplam 10 gol attı. Sol kanattan öyle kopup geldi ki bazen spikerlere ismini unutturup ‘Sıtok, Şitok, Sıtoç’ dedirtti. Ama taraftarlar ona hep ‘Şitoooh’ demeyi sevdi. Bu sezonda şimdilik 2 golü var.
Stoch, toplam 2,5 yıldır aramızda. Punk saçlarıyla sol kanattan kopup gelmenin ustası. FB TV’ye verdiği röportajda “6 yaşımdan beri futbol oynuyorum. Şut çekmek benim için bir istek. O benim bir silahım.” diyor. Gözlerindeki haşarı ve sevimli çocuğun yanında bir de gol atma hırsıyla yanıp tutuşan bir adam saklı. Bazen bu hırs onu fevrileştriyor. Ama mücadelesi ve sürekliliği eksik. Cesur aynı zamanda korkak. Her an yılın golünü atabilecek bir potansiyele sahip. Sol’un dışında orta alanda ya da sağ kanatta oynabiliyor. Çok zeki değil ama hızlı. Geniş alanda çok iyi çalımlar atabilir. Savunma yönü eksik. 4-3-3’ün ileri üçlüsünün solunda oynadığında feci bir topçuya dönüşüyor.(Twente ile şampiyon olduğu sezon o pozisyondaydı.) Henüz 24 yaşında, Türkiye standartlarında hala genç. Saçlarının hakkını sahada vermeli, daha çok çalışıp sürekliliğini arttırmalı, hocanın oyun mentalitesini anlamaya çalışmalı ve saygı duymalı. Henüz bu küçük, isyankar adamın Fenerbahçe için atacağı goller ve kaldıracağı kupalar var. Fener’in 9 numaralı forması son yıllarda bir basiretsizlik içinde ve bunu tersine çevirmenin zamanı geldi. Haydi Şitoooh!