Turkish Airlines Euroleague’de çeyrek final maçları geçtiğimiz 2 hafta içinde oynanan maçlarla tamamlandı. Çeyrek finale çıkarak bize büyük bir sevinç yaşatan temsilcimiz Galatasaray, lideri Arroyo’nun ilk maçta şanssız biçimde sakatlanmasıyla İspanya’daki ilk 2 maçı farklı kaybederken,Arroyo’nun döndüğü 3.maçta rakibini sallamasına rağmen yıkamadı ve 3-0’lık skorla elenerek Euroleague’e veda etti. Tecrübeli Maccabi Tel Aviv, saha avantajına sahip olmadan Final Four’a çıkmayı başaran tek takım olmayı, Top 16’nın flaş takımı Armani Milano’yu ilk maçta deplasmanda, 3. ve 4.maçlarda da kendi evinde yenerek başarırken,özellikle ilk maçtaki geri dönüşü dikkat çekti. Erken final niteliğindeki eşleşmede geçen sezonun finalistleri Real Madrid ve Olympiakos karşılaşırken, 2 takımın da kendi sahalarındaki maçları kazanmalarıyla seri son maça taşındı.Son maçta İspanya’daki mükemmel atmosferde seyircisinin önünde Olympiakos’u farklı mağlup ederek son şampiyonu çeyrek finalde saf dışı bıraktı. 5.maça uzayan diğer çeyrek final serisinde ise, takımlar kendi evlerindeki maçları kazanırken, son maçta evinde Panathinaikos’u 30 sayı farkla geçen CSKA Moskova Final Four biletini kapan taraf oldu. Şimdi de, Final Four eşleşmelerine kısaca göz atalım.
CSKA-Maccabi:Eski Finallerden Bir Esinti
İki takım da harcamalarına ve geldikleri yerlere göre çok üst düzey basketbol oynamamasına karşın, CSKA Moskova kadro derinliği ve sağlam yapısıyla seride öne çıkan taraf.Bu sezon, geçmiş sezonların aksine, oyunu domine eden bir takım yerine daha sağlam ve düşük tempolarda oynayan bir takım görüntüsü veriyor. Top 16’yı 1.’likle bitirmesine karşın birçok maçta oldukça zorlanan ve kılpayı kazanan, çeyrek finalde ise Panathinaikos’a karşı Yunanistan’daki maçlarda hücumda varlık gösteremeyen Rus ekibinde, skorer konumunda Sonny Weems ve pota altında Sasha Kaun’un göstereceği performanslar oldukça kritik. Sakatlıktan yeni dönen yıldız skorer Teodosic’in ise ne kadar sürede yeniden form tutacağı başka bir kilit nokta.
Top 16’yı 3.tamamlamasına karşın, her ne kadar oldukça flaş sonuçlar alsa da üst seviyelerde oldukça tecrübesiz bir takım olan Armani Milano ile eşleşen ve daha ilk maçtan saha dezavantajını avantaja çeviren Maccabi, evinde ve dışarıda oldukça farklı görüntüler verdi. Evinde hemen hemen her maçı kazanırken kaybettiği maçlarda da sonuna kadar direnen Maccabi, dış sahada ise oldukça kırılgan bir takım görünümünde. Bunun nedeni ise, yüksek tempo ve fast break sonucu dış şuta dayalı oynadıkları oyunu, kendi seyircileri ve atmosferleri önünde çok daha rahat oynayabilmeleri. Saha avantajını aldıktan sonra evindeki maçları rahat kazanarak 3 yıl sonra yeniden Final Four oynayacak olan Maccabi’de Ricky Hickman ve ne zaman ne yapacağı belli olmayan David Blu gibi şutörlerin performansı oldukça önemli. İstikrarsız bir görüntü sergileyen Schortsanitis’in de CSKA uzunlarıyla pota altında ne kadar mücadele edebileceği başka bir kilit faktör. Her ne kadar bu sezon eski yıllardaki kadar parlak görüntü vermese de, CSKA’nın kendi doğrularını uyguladığı takdirde final yolunda Maccabi’ye göre bir adım önde olduğunu düşünüyorum. Maccabi ise şutörleri gününde olduğu ve tempoyu yükselttiği takdirde bir takım karşı şanslar elde edecektir.
Real Madrid-Barcelona:Yine Bir El Clasico Heyecanı
Artık Final Four’ların vazgeçilmezi haline gelen El Clasico’da geçen sene de yarı finalde eşleşen 2 takımdan Real Madrid, nefesleri kesen maçta maç sonunu iyi oynayarak galip gelmiş ve finale çıkan taraf olmuştu. Bu sene de yarı finalde eşleşen 2 İspanyol devinin şansları yine aynı görünüyor,Real Madrid sezon başından beri korkutucu bir performans sergilerken, Barcelona da Top 16’da yükselen performansı ile dikkat çekti.Sezon başından beri formdan hemen hemen hiç düşmeyen Sergio Rodriguez ve Rudy Fernandez’in önderliğinde rakiplerine korku salan Real Madrid, Top 16’nın son maçında aldığı herkes için oldukça sürpriz Zalgiris yenilgisiyle Top 16’yı 2.tamamladı ve Olympiakos karşısında biraz yıpranmış biçimde Final Four’a geldi. Sezon başından beri takımı sırtlayan Fernandez ve Rodrıguez’in sezon sonunda ortaya çıkabilecek yorgunluğu ve Barcelona’nın onlara karşı alacağı önlemler düşünüldüğünde, bu iki oyuncuya destek verecek oyuncuların sayısı hayati önem kazanıyor. Bu bağlamda Olympiakos serisindeki son maçta mükemmel bir oyun oynayan, kısıtlı yeteneklerine rağmen sahaya yüreğini koyan Sergio Lull’un savunmada ve hücumda göstereceği performans oldukça önemli. Pota altında ise Barcelona’nın geniş uzun rotasyonuna karşı Nikola Mirotic ve atlet uzun Marcus Slaughter’ın kilit rol oynayacağı aşikar.
Top 16’da oldukça rahat bir şekilde 1.olan ve hem Top 16’nın son maçlarında hem de temsilcimiz Galatasaray’la eşleştiği serinin ardından dinlenme fırsatı bulan Barcelona Final Four’a en az yıpranmış şekilde gelen takım durumunda. Takımın saha içi organizasyonunda başrol oynayan ve skor bakımından sıkıştığı anlarda(Galatasaray maçının son kısmı gibi) skora katkı yapan Marcelinho Huertas’ın maç içinde ne zaman ne kadar etkili olacağı oldukça kritik. Real Madrid’in Sergio Lull ile ona yapacağı baskı düşünüldüğünde, Huertas’ı maç içinde dönem dönem dinlendirmek koç Pascual’in düşünmesi gereken bir nokta. İlerlemiş yaşına rağmen takımın en önemli skoreri olan Navarro’nun sakatlığının Final Four’a kadar ne kadar iyileşeceği de oldukça önemli. Galatasaray’ın canını oldukça yakan Erazem Lorbek’in dışarıdan ne kadar etkili olacağı ve Mirotic-Tomic eşleşmesinden kimin galip çıkacağı serinin diğer kilit unsurları. Bütün bu artılar ve eksiler düşünüldüğünde sezon başından beri daha istikrarlı şekilde doğru basketbol oynayan ve final niteliğindeki maçlarda performansı yükselen Madrid’in şansının biraz daha fazla olduğunu düşünüyorum.
Turkish Airlines Euroleague’de Final Four maçları 16-18 Mayıs’ta Milano’da oynanacak. 16 Mayıs’taki yarı finalde CSKA Moskova Maccabi ile oynarken derbi niteliğindeki maçta Real Madrid ile Barcelona karşılaşacak. 18 Mayıs’ta ise kazananlar finali, kaybedenler 3.lük maçını oynayacak.Bütün takımlara başarılar diliyoruz.