Turkish Airlines Euroleague’de normal sezon maçları 13-14 Nisan’da oynanan maçlarla tamamlandı. Temsilcimiz Fenerbahçe Beko Kızılyıldız deplasmanında kaybederek son haftaya beşincilik iddiasıyla girdiği sezonda play-off a sekizinci sıradan girerek sezonu lider tamamlayan Olympiakos ile eşleşti. Anadolu Efes ise Monaco’ya karşı kazanarak hayal kırıklıklarıyla geçen sezonu 11. noktaladı. Şimdi de play-off eşleşmelerine kısaca göz atalım.
Olympiakos-Fenerbahçe Beko
Sondan bir önceki hafta Anadolu Efes’e karşı kazanarak ipleri eline alan ve son hafta kazanması halinde play-off a 5. sıradan girebilecek temsilcimiz, aldığı şanssız mağlubiyetle belki de sezon içinde en çok zorlandığı takımla eşleşmek durumunda kaldı. Bu durum sarı-lacivertli ekipte moralleri bozsa ve birçok otorite tarafından serinin kesin favorisi Olympiakos olarak gösterilse de temsilcimizin Olympiakos’a ters gelebilecek yanları olduğunu ve sezonun son haftası unutulup kafa olarak iyi hazırlanıldığı takdirde serinin başa baş geçebileceğini düşünüyorum. Bu noktada sezona mükemmel bir giriş yapan ve sezonun kalanındaki inişli çıkışlı performansına rağmen bir şekilde ilk dört ile flört edebilen temsilcimizde en kritik faktörlerden birinin Calathes’in performansı olduğunu düşünüyorum. Takımın performansının büyük oranda kendisine endeksli olduğu Yunan guard, kabul edilebilir bir şut performansı sergilediği ve az top kaybı yaptığı sürece temsilcimiz oyunu kontrol edebilecektir. Bu noktada Guduric’in sezonun özellikle ikinci yarısındaki liderliğine top yönlendirmede de yardımcı olarak devam etmesi, Hayes-Davis Pierre ikilisinin hem Vezenkov’a yapacağı savunma hem de hücumdaki sırtı dönük oyunları ve Motley’nin erken faul problemine girmemesi diğer önemli noktalar olarak göze çarpıyor. Son haftalarda rotasyonu iyice daraltarak 7 kişiyle oynayan ve bunun bedelini bir noktada son maçta ödeyen Itoudis’in de oyuncularını daha ekonomik kullanması ve Edwards ile Şehmus gibi rakibi fiziksel olarak yıpratabilecek oyunculardan kısa sürelerde de olsa katkı alması gerektiğini düşünüyorum, zira çoğunlukla yarı sahada oynayan ve makine niteliğinde bir düzene sahip olan rakibe sorun çıkarmak bu seride ekstra önemli olacaktır.
Sezon boyunca istikrarlı bir görüntü çizen ve en önemlisi oturmuş bir takım kimyasına sahip Olympiakos’ta ise Vezenkov’un üst düzey performansı ve Walkup, McKissic, Papanikolaou gibi rol oyuncularının başta yüksek üç sayı yüzdesi olmak üzere başarılı tamamlayıcılıkları ön plana çıkıyor. Kısa rotasyonunda fazla yaratıcısı olmayan ve skor potansiyeli ligin zirvesindeki takımlara göre daha düşük olan Yunan ekibinin bunu takım savunmasıyla ve yarı saha hücumunda birlikte hareket ederek kapattığını söylemek mümkün. Temsilcimizdeki Calathes örneği gibi Olympiakos’ta da en büyük etkiyi yaratacak oyuncunun Vezenkov’dan ziyade Sloukas olduğunu düşünüyorum. Buraları oynamada oldukça tecrübeli olan temsilcimizin eski oyuncusu, formda olduğu takdirde takımın organizasyonunu önemli ölçüde geliştirirken hafife alınmayacak bir skor tehdidi de yaratıyor. Ancak bu sezon geçmiş sezonların aksine sakatlıkların da etkisiyle istikrarsız bir görüntü çizen Yunan guard savunmada yıpratılıp hücumda üzerine oynandığı takdirde Olympiakos’un dengesini bozmak mümkün olacaktır. Bunun yanında son haftalarda biraz formdan düşmüş gözüken Yunan ekibinde kriz anlarında oyunu çözecek oyuncu sayısının az olmasının başa baş gidecek maçlarda sorun yaratabileceğini düşünüyorum. Sezon içinde maçları genellikle rahat geçiren ancak yakın geçen maçlarda zorlanan Olympiakos karşısında kafa olarak hazır ve evde kazanılan Efes maçındaki gibi takım halinde hareket eden bir Fenerbahçe olduğu takdirde çekişmeli bir seri bizi bekliyor olabilir.
Skor tahmini: Olympiakos:3 – Fenerbahçe Beko: 2
Barcelona-Zalgiris Kaunas
Sezon içinde inişli çıkışlı bir performans gösteren ancak son hafta Real Madrid’in yenilmesiyle ikili averajla ikinciliği kapan Barcelona çeyrek final serilerinde en favori takım olarak göze çarpıyor. Hemen her sezona şampiyonluk hedefiyle başlayan ve buna göre bir kadro oluşturan Katalan ekibinde bu sezon da NBA’den dönen Satoransky bir numaralı top yönlendirici olarak göze çarparken takımdaki en önemli skor tehdidi ve deyim yerindeyse sahada özgür hareket edebilen tek oyuncu Laprovittola, Avrupa’nın en önemli yıldızlarından Mirotic ve sezonun ikinci yarısında takım düzenlerine daha iyi adapte olan Vesely öne çıkan oyuncular olarak göze çarpıyor. Barcelona’nın yumuşak karnının ise Euroleague’de şampiyonluk gelmemesi durumunda geleceğinin belirsiz olduğu konuşulan Jasikevicius olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Sahada oynanan oyunu her noktasına kadar kontrol etmek isteyen ve oyuncularına özgürlük alanı tanımayan efsanevi oyuncu, kendisine daha küçük bütçeli Zalgiris gibi takımlarda başarıyı getiren bu metodu bu profildeki bir takımda uygulamaya devam ederse zararını Final Four’da görebileceğini düşünüyorum, çünkü sezon içindeki bazı maçlarda oyuncuların oynadıkları oyundan keyif almadığı yüzlerinden belli oluyordu demek yanlış olmayacaktır.
Sezonun ilk yarısında vasat bir performans göstermesine rağmen son 8 haftada aldığı 6 galibiyetle kendini play-off a atan Litvanya temsilcisi Zalgiris, sezon boyunca oldukça mütevazı bir kadroyla kısıtlı yeteneğine rağmen evinde oynadığı coşkulu oyunla dikkat çekiyor. Kadrosunun güçlü olmamasının da etkisiyle belli oyun düzenlerine sadık kalan ancak B planı bulması gerektiğinde zorluk çeken, ligin yerli oyuncu oranı en yüksek takımlarından biri olan yeşillerde kısa rotasyonunda Lekavicius, forvette ise ceza şutlarını yüksek yüzdeyle atabilen Rolands Smits ve eski Fenerbahçeli Ulanovas yer alıyor. Bunun yanında sezon ortasında Efes’ten gelen Isiah Taylor ve Türkiye’de bir türlü dikiş tutturamayan Achille Polonara’nın da performansı serinin gidişatında rol oynayacaktır. Zalgiris’in seyircisinin desteği ve Final Four’un Kaunas’ta olmasının da motivasyonuyla evinde bir maç kazanacağını, ama serinin Kaunas’ta biteceğini düşünüyorum.
Skor tahmini: Barcelona:3 –Zalgiris Kaunas: 1
Real Madrid-Partizan
Play-off eşleşmelerinin arasında muhtemelen en ilgi çekicisi olan, otoritelerce play-off un en kötü ve en iyi koçunun karşı karşıya geleceği bu eşleşmede Real Madrid son haftada kaybederek sezonun son kısmında ciddi bir yükselişe geçen Obradovic’in Partizan’ı ile karşılaşmak zorunda kaldı diyebiliriz. Takımı 11 yıl boyunca başarılı bir şekilde çalıştıran Pablo Laso’nun yerine gelen Chus Mateo sezon boyunca takımla bütünleşemeyen bir görüntü çizerken takımın da inişli çıkışlı bir grafik çizdiğini söylemek yanlış olmaz. Kağıt üzerinde her pozisyonda oldukça değerli oyunculara sahip Madrid’de Mateo takımı saha içinde sezon boyunca yüksek bir performans gösteren forvet Dzanan Musa’nın eline bırakmış görünüyor. Uzun rotasyonunda da Tavares gibi Euroleague’de karşılığı olmayan denebilecek bir pivota sahip İspanyol ekibinde en büyük sorun ise yaşları oldukça ilerlemiş olan Llull, Rodriguez ve Fernandez gibi oyuncuların artık fiziksel olarak yetersiz kalması ve sonucunda gelen savunma defolarıyla Hezonja ve Deck’in bir türlü istikrar yakalayamaması gibi görünüyor.
Sezona oldukça kötü başlamasına rağmen son 14 maçta aldığı 11 galibiyetle deyim yerindeyse rüzgarı arkasına alarak gelen Obradovic’in Partizan’ı ise son haftalarda oldukça oturmuş oyun düzenleriyle rakiplere korku salan bir görüntü çiziyor. Obradovic’ten başka kimsenin bu ligde ilk ona dahi sokamayacağı kalitede bir kadroyla 6. sıradan play-off a gelen Sırp ekibinde Zeljko bir kere daha farkını ortaya koyuyor diyebiliriz. Sene başında Euroleague’de kontrat bulamayan Mathias Lessort’un bambaşka bir noktaya geldiği, Kevin Punter’ın gerçek bir lider ve “clutch” oyuncu gibi oynadığı, James Nunnaly ve Dante Exum’un onu tamamlarken Obra’nın Sırp oyunculardan da son haftalarda maksimum verimi aldığı Partizan, Euroleague’un en ateşli taraftarıyla rakiplere adeta Stark Arena’yı dar ediyor. Bu noktada Obra’nın bu seriye başta Dzanan Musa’yı durdurmak olmak üzere özel planlarla geleceği, ikili arasında ligin son haftalarında oynanan maçı da Partizan’ın rahatça kazandığı ve Real’in sahasında önemli bir baskı oluşturamadığı düşünüldüğünde Partizan’ın İspanya’da bir maç alacağını ve seriyi Sırbistan’da bitireceğini, Zeljko Obradovic’in ise neden Avrupa’nın en iyisi, dünya basketbolunun da en iyilerinden biri olduğunu kanıtlayacağını düşünüyorum.
Skor tahmini: Real Madrid: 1 – Partizan: 3
AS Monaco-Maccabi Tel Aviv
Ligin deplasmanda maç kazanmakta en çok zorlanan takımlarından ikisinin mücadelesinde geçtiğimiz seneden bu yana Mike James’in takımı niteliğinde bir takım olan Monaco sezon içinde çizgisini fazla bozmayarak görece rahatlıkla saha avantajını ele geçirmeyi başardı. Atletik oyuncuların ağırlıkta olduğu ve hızlı oynamayı seven Fransız ekibinde Mike James’in ne kadar sisteme uyumlu şekilde oynayabileceği ve onu tamamlayan esas rol oyuncularının performansı serinin belirleyici faktörlerinden olacaktır. Kendi seyircisinin önünde birkaç kademe üstte oynayan ve sezon boyunca evinde yalnızca iki maç kaybeden Maccabi’de de oyunu yönlendiren Lorenzo Brown ve Wade Baldwin gibi oyun kurucular ve şutör Dibartolomeo’nun performansının İsrail ekibi için belirleyici olacağını düşünüyorum.
Skor tahmini: Monaco:3 – Maccabi Tel Aviv: 2
Euroleague’de çeyrek final maçları 24-25 Nisan’da oynanacak ilk maçlarla başlayacak. Temsilcimize başarılar diliyor, 2015’ten bu yana süregelen Final Four’da takım bulundurma geleneğimizin sürmesini ümit ediyoruz.
- Fotoğraflar Euroleague resmi sitesi ve Eurohoops’tan alınmıştır.