Bugünün futbolcu adaylar, futbol meraklılarının en çok imrendikleri Brezilyalı futbolcu Neymar olsa gerek. Çalımları, golleri, gol sevinçleri günümüzde sokakta futbol oynayan her çocuğa etki ediyor kuşkusuz. 8-10 yıl önce aynı misyonu Ronaldinho üstlenişti pasları, çalımları ve golleriyle. Ondan önce “Il Fenomeno” Ronaldo vardı, hızı ve golleriyle uzaydan gelmiş gibiydi, tabi sakatlıklar izin verdiği sürece. Ondan önce Romario, daha da önce Zico ve hepimizin bildiği Pele ve Garrincha gibi isimler Brezilya futbolunun, Brezilya ekolünün temsilcisiydiler; güzel hareketler, çalımlar, paslar ve goller denildi mi akla hep onlar geldiler. Ama bu ekolün öncüsü değildiler Brezilya’da, sadece onu devam ettiren oldular. Bu ekolün öncüsü ise Arthur Friedenrich (1892-1969) adında Alman-Brezilyalı bir efsaneydi.
Friedenrich 1892 yılında dünyaya gelir. Babası Alman bir iş adamıdır, annesi ise Afro-Brezilyalı bir çamaşırcı. Futbola da başladığı takım olan Alman göçmenlerin takımı SC Germania’da oynarken Brezilya’da profesyonel olarak futbol oynayan ilk siyahi futbolcu olarak tarihe geçer. Bu durum önemlidir, çünkü Friedenrich’in futbol oynadığı dönemlerde Brezilya da dönemin ABD’si gibi siyahi-beyaz ayrımı yaşayan bir ülkedir. Öyle ki partiler, yüzme havuzları ve tenis kortları bile ayrıdır siyahların ve beyazların. Friedenrich de bu durumdan nasibini alır. Hem saha dışında ırkçı saldırılara maruz kalır (ki bu durumdan kurtulmak için kıvırcık saçlarını kremledikten sonra beyaz bir fileyle düzleştirmiştir maç önceleri) hem de saha içinde daha sert faullere. Tabi bu sert faullerden kurtulma çabasıyla zamanla tekniğini geliştirmiş ve Brezilya futbolunun da teknikleşmesine öncülük etmiştir.
1910’lu yıllarda futbol daha yarı profesyonelken Brezilya da günümüzdeki konumundan uzaktadır. 1914 yılında ilk kez milli takıma çağırılan Friedenrich, 5 yıl sonra Brezilya’ya ilk uluslararası kupasını; Copa America’yı kazandırmıştı. Bu kupadan sonra Brezilya futbolu da yavaş yavaş güçlenmeye başlamış Güney Amerika’da Uruguay ve Arjantin ile rekabet edebilir konuma gelmişti. Brezilya’nın şampiyonluk ünvanını koruduğu 1922 Copa America’da da forma giyen “Kaplan” lakaplı oyuncu artık büyük bir efsane haline gelmiştir ülkesinde. Hatta ünü ülke dışına da yayılmaya başlamıştı, 1925 yılında Avrupa turuna çıkar Brezilya milli takımı ile ve “Futbolun Kralı” olarak tanıtılır.
1935 yılına kadar oynamaya devam eder Friedenrich ve bu sürede sayısız gol atar, öyle ki ülkenin en golcü futbolcusu olarak bilinen Pele’den (1280 gol) resmi sayılara göre daha fazla gol atmıştır (1239 maç, 1329 gol). Hatta bu sayının 2000’lere yakın olduğu fakat FIFA tarafından kabul edilenin 1329 gol olduğu da söylenir kendisi hakkında. 43 yaşında futbolu bırakan Friedenrich geride sadece futbolda ekol olacak bir ülke bırakmamış, kendisinden sonraki bir çok yetenekli futbolcuya ilham vermiş ve en önemlisi Brezilya’da siyahi futbolcuların önünü açmıştı. Kendisi takımın en iyisi olmasına rağmen diğer beyaz oyuncularla beraber yüzmesine, parti yapmasına, aynı araca binmesine izin verilmemişti. Ama Friedenrich’ten sonra, siyahi futbolcuların yeteneklerinin de farkına varılmasıyla başta futbol alanında, sonrasında ise tüm alanlarda bu ayrımcılık yavaş yavaş kalktı Brezilya’da. Bugün Brezilya futbolu denilince hepimizin aklına siyahi teknik futbolcular, onların güzel hareketleri, pasları ve golleri geliyorsa bunun öncüsü olan Friedenrich’i de unutmamamız gerekir.