Euroleague’de normal sezonun son haftasında Anadolu Efes Top 16’ya yükselebilmek için grubun namağlup takımı Real Madrid’i sahasında konuk etti ve 86 – 61 lik skorla sahadan mağlup ayrıldı ancak Zalgiris Kaunas’ın deplasmanda Bamberg’i mağlup etmesi ile grubunda dördüncü olan Efes adını Top 16’ya yazdırdı.
Öncelikle Zalgiris Kaunas teknik ekibi ve oyuncularına göstermiş oldukları iş ahlakı nedeniyle teşekkür etmek istiyorum. Efes’in Real Madrid karşısında mağlup olmasıyla gruptan çıkmayı garantileyen Zalgiris, gruptan çıkma şansı olan bir başka takım olan Bamberg karşısında deplasmanda 18-3 seri ile geri dönüp kazandı ve Bamberg’i dışarı itip, Efes’in Top 16’ya gitmesini sağladı.
Kuşkusuz Real Madrid bu sene Olympiakos’la birlikte Avrupa’nın en dominant takımı konumunda. Hatta Olympiakos grup maçları süresince bazı maçlarda zorlanıp, son topta kazanmıştı. Ancak Real Madrid sezon başından bu yana rakip takımların kabusu oldu adeta. Yüksek tempoda, baş döndürücü oyunları ile rakiplerini boğan müthiş bir takım görüntüsünde Real Madrid. Bu nedenle Real Madrid gibi takımlara karşı oynarken top kaybı/ribaund oranının lehinize olması maçı kazanmanız adına önemli bir veri sağlar. Ancak baktığımız zaman Efes 16 top kaybı yaparken Real Madrid buna karşılık 5 top kaybı yaparak farkı yaratan taraf oldu. Ribaundlarda da 40-35 lik bir üstünlüğe sahip Real Madrid.
Bunun yanı sıra hücumda da sürekli olarak penetre ederek savunma dengesini bozmanız gerekiyor. Çünkü iyi penetre etmek spacing dediğimiz saha yerleşimini daha iyi yapmanızı sağlar. Kaldı ki Efes’in mevcut kadrosunda bunu iyi yapabilecek Jamon Gordon ve Scotty Hopson gibi takımın sahaya karakter koymasını sağlayan iki tane önemli oyuncusu var. Bu oyunculara Doğuş Balbay’ı da ekleyebiliriz ama Doğuş’un bu konuda istikrarsızlık yaşaması ve ”tunnel vision” denen karanlığa girip top kaybı yapma şansı fazla. Zaten maç genelinde Efes neredeyse hiç penetre edemedi. Potaya gidemediği zamanda da yay gerisinden atışlara kaldı. Bu noktada Savanovic ve Dragicevic’e eşlik eden başka oyuncu kalmayınca Efes’in hücum planları tamamen sekteye uğradı.
İşin savunma tarafında Doğuş ve Gordon’ın topa baskı yapması üzerine kurulu bir sisteme sahipti Efes. Özellikle Real Madrid’in tepede ve forvette oynadığı ikili oyunlardan sonra Rodriguez ve Llull’ün üzerinde uzunun show-up’ta uzun süre kaldığını ve ikili sıkıştırma ile rakibi top kaybına zorlamak istediğini gördük. Ancak Rodriguez ve Llull gibi baskı altında çabuk yılmayan oyuncular karşısında Efes’in bu planı suya düştü. Öte yandan saha yerleşimi konusunda adeta ders veren Real Madrid pick’ten sonra içeri devrilen uzunu etkili kullanarak, Efes’i yardım savunması yapmaya zorladı ve burada uzunların dışarı çıkardığı toplarda Sergio Rodriguez ve Rudy Fernandez yay gerisinden cezayı kesti. Aslında Anadolu Efes, tepede oynanan ikili oyunlardan sonra swith yaparak rakip takım guardının karşısında kalabilse Real’in etkinliğini bir nebze olsun azaltabilirdi. Ancak eldeki uzun yetersizliği ve Semih’in ağır bir pivot olması nedeniyle show-up’lardan sonra uzun oyuncuların rakip uzunu yakalamakta çok zorluk çektiğini gördük. Maçın kırılma noktası ise Dusko Savanovic’in üst üste bulduğu 3 üçlük ile Efes’in 45 – 41 öne geçtiği andı. O noktadan itibaren Real Madrid hücumda ve savunmada vites yükseltip, Efes’i uçuruma itti.
Sezon başından bu yana kırılgan bir yapıya sahip olan Efes’in Top 16 gibi savunmaların daha sertleştiği bir ortamda nasıl bir reaksiyon vereceği merak konusu olacak. Bu nedenle bir an önce eksikliklerini giderip, kadrodaki oyuncuların rollerini iyi belirlemesi gerekiyor.