Türkiye’de adını sıkça duymaya başladığımız, yükselen değerimiz Gökçen Eke ile röportaj yapmayı çok istiyorduk, ilk mailimize sadece 10 dakika sonra döndü ve işlerinin en yoğun olduğu dönemde bizlerden değerli vaktini esirgemedi. İşte karşınızda her cümlesiyle bizden biri olduğunu anlayacağınız değerli insan Gökçen Eke röportajı sizlerle.
“Karikatürler eski gazetelerin olmazsa olmazlarındandı ama gelişen dünyada hep 2.plana atılmaya başlamıştı ki siz gelene kadar!” diyerek başladığımız röportajımızın samimiyeti giderek arttı ve Gökçen Eke tüm sorularımıza içtenlikle yanıt verdi.
Anne ve babanızın desteği ile küçük yaşlarda resim sanatına başlamışsınız. Sonra 1.olduğunuz bir resim yarışması sonrası bir kol saatiyle bir karikatür kitabı kazanmışsınız ve maceramız başlamış. İlk çizdiğiniz karikatürler nelerdi, aklınıza yer etmiş olanlar var mı?
Gökçen Eke: İlk çizdiğim karikatürler iç anadolu bölgesinde öğretmenler günüyle ilgili bir karikatür yarışması içindi. Sonrasında Akşehir’de yaşamam nedeniyle Nasreddin Hoca ile ilgili de çizimler yapmıştım.
Türkiye’de Turhan Selçuk, Tan Oral, Semih Poroy ve Semih Balcıoğlu gibi üst nesil karikatüristlerin ardından tam acaba eski ustalar yetişmiyor derken sizin gibi genç ve yetenekli bir karikatürist, bizim gibi mizahseverler insanları oldukça heyecanlandırıyor. Bu Türk ustalarla etkileşimleriniz oldu mu? İlham aldığınız Türk ustaların yanında yabancı ustalar da oldu mu?
Gökçen Eke:Evet, tabii ki oldu. Bu kişilerin kitaplarımda, sergilerimde benim için yazmış oldukları önsözleri yer aldı. Sık görüştüklerim arasında Tan Oral ve Semih Poroy var. Onlarla bir çok kez vakit geçirme şansı yakaladım. İlham aldığım Türk ustaların yanında, yabancılardan Sempe ve Mordillo var.
İyi bir kaleci olduğunuzu da öğrendik. Uzun yıllar Akşehir Anadolu lisesinin kalesini korumuşsunuz hatta, bu yüzden karikatür çizerken kalecileri biraz kayırdığınız oluyor mu? Kaleciliği zevkle yapıyorken gençliğinizden İtalya Ligi’nde oyuncu olmanın hayallerini kurarmışsınız. Hatta sıkı bir İnter taraftarı olduğunuzu biliyoruz. Bize bu İtalya ve İnter aşkının kökenini anlatır mısınız?
Gökçen Eke: Evet, futbola kalecilikle başladım. Kalecilik de benim için bir tutkuydu. Ekipmanlarının ve diğer oyunculardan görev olarak farkı beni cezbetmişti. 9 yaşında İtalya 90 Dünya Kupası’nda dikkatimi çeken kaleci Walter Zenga ile başlayan bu tutku, uzun yıllar devam etti. Sonrasında Zenga’nın Inter’de oynadığını öğrenince Inter’e karşı bir sempatim ve uzun yıllar sürecek bir taraftarlığım oluştu. Zaman zaman çocukluğumda başka kuluplere de sempati duymuş olsam da Inter hep benim içimde kaldı. Edindiğim Inter Club üyeliğinden sonra bu tutkum daha coşkulu bir hal aldı. Bu tutkunun kökeninde de renklerin etkisinin olduğunu da söyleyebilirim.
Futbol Karikatüristliği hayatınızda birçok kilometre taşı var aslında, Four Four Two dergisindeki Alptekin sayfası, Pınar Bekbölet ve Tutkumuz Futbol ekibi bunlar arasında aklıma hemen gelenlerden. Gökçen Eke 1 numaraya hangi dönüm noktasını yazardı?
Gökçen Eke: Four Four Two dergisinde şu an genel yayın yönetmeni olan arkadaşım Ahmet Yavuz’un ön ayak olması ile dergideki yazılara vinyetler çizerek başladım. Alptekin serisini devam ettirdik. Sonrasında Pınar Bekbölet’in Four Four Two dergisinde yayınlanan Krampon Yolu isimli yazısını resimledim. Bu çizimler Pınar’ın çok hoşuna gitmiş olacak ki bana hem bireysel olarak teşekkür etti hem de kardeşim Görkem ile birlikte bizi Tutkumuz Futbol programına davet etti. Hayatınızda her zaman istediğiniz şartlarda istediğiniz işi yapamayabilirsiniz. O dönemlerden birisiydi. Çalışmaktan pek hoşnut olmadığım bir şirkette çalışıyordum. O sırada Pınar ile birkaç kez görüşmemiz sonrasında bana istediğim işi yapma gücünü ve cesaretini verdi. Dönüm noktası konusunda bir numaraya Pınar’ın bizi bir yetenek avcısı gibi keşfetmesini koyabilirim.
Kardeşiniz Görkem Eke’de başarılı bir tasarımcıymış hatta Gençlerbirliği’nin formalarını tasarlamış. Ortak konularda beyin fırtınası yapıyor musunuz? Böyle olsaydı daha güzel olurdu tarzında konuşmalar geçiyor mu aranızda?
Gökçen Eke: Evet O da çok başarılı bir tasarımcı olma yolunda ilerliyor şu anda. Hatta 3 sezon Gençlerbirliği, Görkem’in tasarladığı formalarla sahaya çıktı. Bir çok konuda Görkem ile birlikte beyin fırtınası yaparız, birbirimize danışırız sürekli…
Bir Beşiktaş taraftarı olarak Galatasaray’ın 2012-2013 yılı Şampiyonluk t-shirtünün çizimini yaptınız. Bu mükemmel bir profesyonellik gerektiriyor. Ama sizin Beşiktaş ve İnter’e olan düşkünlüğünüzde ortada. Karikatürleri çizerken gönlünüz tuttuğunuz takımlara kayıyor mu?
Gökçen Eke: Öncelikle şunu düzelteyim ben Inter taraftarıyım. Türkiye’de hangi takıma eğiliminiz ya da sempatiniz var diye sorulursa o da Beşiktaş diye cevap verebilirim. Bunun ana nedenlerinden biri Çarşı grubu, ikincisi okuduğum Üniversiteye (Mimar Sinan) çok yakın olması, üçüncüsü de renkleri diyebilirim. Ben mesleğimi profesyonel olarak yaptığım için masaya oturduğum zaman hiçbir takıma veya hiçbir renge karşı bir eğilimim olmaz. Orası farklı bir boyut. Önemli olan benim çalışmalarımda kendimi ifade edebilmem. Spor dünyasında herkesi sevmem mümkün değil, benim de illa ki hoşlanmadığım, sempati duymadığım kişiler, kulüpler vardır. Ancak işime bu tarz düşünceleri karıştırmayı istemem. Bu nedenle Beşiktaş ve İnter’i diğerlerinden ayrı tutamam. Sanat insanın elindeki bir güçtür. Sanatçı hiçbir zaman gücünü kötüye ve çıkarları doğrultusunda kullanmamalıdır.
Sadece futbola yönelik değil, hemen hemen her konuda karikatürler çıkartabiliyorsunuz. Gündemi sıkı takip eden ve bilgili bir adamın yapabileceği bir mesleği başarıyla icra ediyorsunuz. Sabahları kalktığınızda bütün haber sitelerini geziyor olmalısınız; hatta bir röportajınızda ” Gündemi takip ediyorsun ve bir anda bir şey oluyor ve onu çizmezsem uyuyamıyorum. Bazısı tweet atar düşüncesini, bazısı müzik yapar, bazısı fotoğraf çeker… Benimki de bu.” sözünüz oldukça dikkatimi çekti. Hayatınız çok hızlı mı geçiyor?
Gökçen Eke: Gündemi elimden geldiğince iyi takip etmeye çalışıyorum. Bu genellikle sosyal medya üzerinden oluyor. Dolayısıyla kendimi çizerek ifade ettiğim için gündemde ilgimi çeken şeyleri çizerek paylaşıyorum. Hayatımın çok fazla hızlı geçtğini söyleyemem ama bazen akşamın nasıl olduğunu anlamıyorum.
Genç yaşınıza rağmen “Akşehir Hatırası”, “Gökçen Eke Karikatürler” ve “Çizgisinde Aşk” olmak üzere 3 karikatür albümü çıkartma başarısı gösterdiniz, yüksek yaratıcılık gücünüz Allah vergisi mi yoksa sürekli bunu geliştirmek için vakit mi harcıyorsunuz?
Gökçen Eke: 4. Karikatür albümüm de geçtiğimiz günlerde çıktı. Kitabın konusu futbol. Bu işi yapmak istiyorsanız doğal olarak insanın doğuştan bir yeteneğinin olması şart. Çalışarak da bu yeteneğinizi geliştirebilirsiniz. Ben de öyle yapıyorum.
İnsanların en yaratıcı fikirlerinin geldiği zamanlar en saçma zamanlar olmuştur hep. Size de oluyor mu bu durum?
Gökçen Eke: Her ortamda fikirler gelebiliyor. Ama daha çok yürürken, araba kullanırken, uyurken… Hatta uyanıp not aldığım bile olmuştur. Özellikle bir konuya odaklandığım zamanlarda da fikirler çıkabiliyor.
Çizimleriniz özellikle sosyal medyada oldukça ilgi görüyor. Acaba bir futbolcu veya teknik direktör size gelip, beni de çizer misin? dedi mi, eminim bu sihirli eller için çizim istekleri sürekli geliyordur.
Gökçen Eke: Evet sürekli bu konuyla ilgili mailler geliyor. İsim vermeyeyim ama futbol dünyasından ünlü isimlerle de bu konuda çeşitli diyaloglarım oldu.