Fenerbahçe, 3 Temmuz sürecinden bu yana zorlu geçen 3 yıllık bir “gerileme” periyodundan tamamen kurtulduğu, dosta düşmana şampiyon olarak ilan etti. Bu periyotta, 2 defa alınan Türkiye Kupası veya UEFA ‘da oynanan yarı final sadece amaca giden yolda birikimlerdi. Hem başkan hem futbolcular bu sezon tek hedefe kilitlenmişlerdi : Lig Şampiyonluğu !
Bu lig şampiyonluğunun birçok gizli kahramanı var elbette, izninizle birkaçına buradan teşekkürlerimizi iletelim;
Yönetim : Bu hedefte Avrupa’ya gidilememesine rağmen bütçe kısmayan yönetime tüm Fenerbahçe taraftarı en büyük teşekkürü borçludur. Bütçe kısmak bir kenara bir de üstüne Emenike’yi aldılar ve farkla gelen şampiyonluğun temelini attılar. Fenerbahçe için her şeyi yapan, belki de hayatını değiştiren hatta hapse girmeyi bile göze alan Aziz Yıldırım’ı, (sevseniz de sevmeseniz de) takdir edilmesi ve teşekkürlerin en büyüğünü hak ettiği gerçeğinin gözardı edilmemesi gerekir.
Ersun Yanal : Geldiği ilk gün, “Biz şampiyon olacağız, rakiplerimiz geri kalan sıralamayı belirleyecek demişti. Haklı çıktın güzel adam. Bizi sıkıcı ve basit futboldan kurtarıp atak futboluna doyurdun. Seninle takım sağlı sollu geldi. Seninle takım 1 forvetle değil 3, hatta yerine göre 4 forvetle sahada oldu. Seninle takım Nisan’da şampiyon oldu. Teşekkürler Ersun Yanal !
Fenerbahçe’nin Kara Kuvvetleri : Webo + Sow + Emenike ‘den oluşan Fenerbahçe’nin bitirici kara kuvvetleri Kuyt ile beraber şampiyonluğun kilit gollerini attılar. Her maç biri olmazsa öteki çıktı sahneye, bol gol ve seyir zevkini bizlere yaşattılar. Hepsi hızlıydı, hepsi yılmadı ve hepsi efsane oldular. Bravo Fenerin başarılı forvet hattı !
Beklerimiz : Fener öyle bir takım oldu ki bokstaki o ünlü terim bir takıma bu kadar yakışır : Sağı öldürür, solu süründürür. Sağdan Gökhan Gönül’ün atakları, soldan Caner’in bindirmeleriyle 3’lü forvetimiz yer yer 5 forvete kadar çıktı. Yılmayan, yenilgiyi kabul etmeyen yapılarıyla Fenerbahçe’yi 1.sınıf bir takım yapan beklerimize teşekkürler !
Kaptanlarımız : Emre – Volkan ve Selçuk ne zaman kötüye giden bir olay olsa sahneye çıktılar. Takıma her sonuçtan sonra güven verdiler, takıma asla arkalarını dönmediler. İyi günde, kötü günde Fenerbahçe’nin yanında olarak teşekkürlerin en büyüklerinden birini hak ettiler.
Gençlerimiz : Alper ve Salih, Fenerbahçe’nin ortasahada eksik kalmasına hiç izin vermediler. Bazen Emre yoktu bazen Meireles ama onlar kendilerini hep hazır tuttular. Mert de Volkan’ın yokluğunu hiç hissettirmedi, ne zaman görev düşse layıkıyla yerine getirdi ve böylece gençlerimiz Fenerbahçe’nin kulübesinin bile ne kadar zinde olduğunu herkese gösterdiler.
Kemik Defansımız : Bruno Alves, aileye geldiği ilk senede Fenerbahçe defansının yırtıcı yüzü oldu. Rakiplerine korku saldı, yanına bazen Egemen’i bazen Bekir’i aldı ve rakiplere Fenerbahçe kalesini kapattı. Teşekkürlerden en çok hak edileni de, gitgide sertleşen Fenerbahçe savunmasına…
Masörler & Fizyoterapistler & Doktorlar : Futbolcular bu sezon önümüzdeki sezonların aksine hep zamanında sahalara döndüler. Tüm sezonu sakat geçiren oyuncu hiç yoktu. Bu noktada onların sağlığından sorumlu olan ekipte tabii ki büyük bir teşekkürü hak etmiştir.
12 Numara : Bazen cezaevinde bazen Alex’in evinin kapısının önünde ve hemen hemen her havalimanı veya otobüs durağında takımını hiç yalnız bırakmayan büyük taraftar grubu bu başarıyı gönülden kutlamayı hak etmişlerdir. Meşaleleri yakın gençler, güzel günler göreceğiz demiştik , geldi o güneşli günler !
Not : Hem bu ligde Mayıslar başka takımlar için, biz Nisan’da işimizi gördük ŞAMPİYON olduk, Mayıs’ın sahiplerinin 2.lig yarışı tüm hızıyla sürüyor.
Fotoğraflar Ntvspor.net ve Fenerbahçe’nin resmi Facebook hesabından alınmıştır.