Steroidler hakkında hemen hemen ilk detaylı çalışmalar 1900’lü yıllarda başlamıştır. Alman bilim adamı Adolf Butenandt testosteron ile ilgili çalışmaları ile 1936 yılında Nobel Kimya Ödülü almıştır. Almanlar Birinci Dünya Savaşı’ndan Soğuk Savaş’a kadar çalışmaları hızla sürdürmüş ve 1976’da Montreal Olimpiyatları’nda Doğu Almanya atletleri 40 altın madalya ile evlerine dönmüşlerdir. Bu madalyaların 11 tanesi kadınlar yüzme alanında elde edilmiş ve bu başarının sırrının steroidler olduğu yaklaşık 20 yıl sonra dünyaca öğrenilmiştir. Atletler arasında kullanımın bu hızla artmasının nedeni olarak genellikle tüketici beklentilerinin olduğu söylenmekte çünkü insanlar sürekli daha hızlı koşulan yarışlar, inanılmaz ağırlıkların altına giren insanlar veya insanüstü sağlamlıkta yarışmacılar görmek istemişlerdir.
Steroidler 70’li yılların sonlarında diğer ülkelere ve 80’li yıllarda da atletizmden diğer spor dallarına yayılmıştır. 1988’de Kanadalı koşucu Ben Johnson, Seul Olimpiyatları’nda 100 metrelik koşuyu 9.79 saniyede tamamlayarak dünya rekoru kırmış fakat idrar tahlili sonucunda anabolik steroid kullandığı öğrenilmiştir. Böylece Amerikan hükumeti steroidlerin tıp dışı kullanımını yasaklayan kanunlar çıkarmaya başlamış ve 1990’da meclis oylaması ile tıbben gerekli olmaksızın steroid kullanımını yasa dışı kabul etmiştir. 1998 yılında düzenlenen Fransa bisiklet turu ise aşırı kullanımlar yüzünden utanç turu olarak adlandırılmıştır.
Steroid kullanımları ile değişen bir diğer gariplik ise oyuncaklardır. 1960’larda meşhur olan erkek bir oyuncağın kolları normal insan boyutlarıyla 32 santim iken bu sayı 1991 yılında 41 santime ve 90’ların ortalarında 60 santime yükselmiştir.
Birçok insan hem cinslerine karşı ilgi duyduklarını, eşlerine şiddet gösterdiklerini, eroin kullandıklarını bile itiraf edebilirken steroid kullanan sporcuların çok ama çok az bir kısmı bunu kullandıklarını itiraf etmektedir hatta pedofiliden sonra gelen en gizli insan davranışı olarak kabul edilmesi yerinde olacaktır.
Vücut geliştirme alanına baktığımızda ise kişileri steroid kullanımına iten çok önemli birkaç sebep görmekteyiz, bu sebepler gelişimi sınırlayan bazı etkenlerdir. Bunlardan başlıcaları vücudun protein sentezleyebilme kapasitesi ve hücrelerin yenilenme hızıdır. Vücut ne kadar çok protein sentezler ise kaslar o kadar iyi onarılacak ve büyüyecektir. Hücre yenilenme hızı ne kadar yüksek olursa o derece hızlı iyileşme sağlanacak bu sayede daha yoğun ve verimli antrenmanlar yapılabilecektir. Testosteron kullanımı ile protein sentezi kapasitesi büyük ölçüde artacak, kas lifleri daha çok miktarda protein tutarak hızla büyüyecektir. Bunun yanı sıra, 48 saat olan hücrelerin yenilenme hızı 20 saate kadar düşmektedir, bir başka deyişle her gün göğüs bölgesini çalıştırsanız bile, her gün maksimum gelişim alacak olmanızdır.
Gelişimi sınırlayan bir diğer faktör ise antrenman süresini uzun tutmaktır. İşte sebebi; antrenman süresince vücuttaki testosteron miktarı hızla düşer neredeyse sıfıra yaklaşır, bu düşüşün yanında glico corticoid olarak adlandırılan hormon ise giderek yükselmeye başlar. Glico corticoidin ilk işlevi vücutta oluşan toksinleri ve iltihabı azaltmaktır böylece kas ağrılarımız azalır fakat bu iyi etkisinin yanında katabolik etkisi vücuttaki kas dokusunun bozulmasına da sebep olur. Bu çifte etki ile hem testosteron miktarı düşer hem de kaslar eritilmeye başlar. Yine steroid kullanımı ile vücuttaki testosteron miktarı üst seviyelerde tutulurken, katabolik etki minimize edilmiş olur. Sonuç olarak elde edilen şey; yorulmayan, hızla yenilenen, hızla gelişen ve büyüyen kas lifleridir.
[box_dark]Kaynakça[/box_dark]
Nat Geo Belgeselleri: Steroidler