2012 yılı bayanlar tenisini resmi takvim olarak bu hafta Bulgaristan’da düzenlenen WTA Sofya turnuvası dışında bitirdik ve gerçekten görkemli ve adına yakışır bir bitiriş oldu. 2.kez İstanbul’da düzenlenen WTA sezon sonu şampiyonası , bir başka deyişle ,2012 yılının en iyi 8 bayan raketinin kapıştığı turnuva, 3 numaralı seribaşı, ABD’li raket Serena Williams’ın şampiyonluğu ile noktalandı. Yazımın ana bölümünde ülkemizin de mükemmele yakın ev sahipliği ile yoğun ilgi gösterdiği turnuvayla , oyuncularla ve özellikle Serena’nın durdurulamaz formuyla ilgili değerlendirmeleri bulabilecekken son bölümde de yukarıda adından söz ettiğim Sofya turnuvası hakkında bilgiler vereceğim.
Turnuva başlamadan önceki kura çekiminde en büyük ilgiyi gören 2 isim Sharapova ve Williams’dı. Özellikle maçlarda da gözüktü ki bu iki isme verilen destek diğerlerine oranlar kat kat üstündü ve de Sharapova’nın grupta 3 maçını da kazanmasında seyircilerin etkisi inkar edilemez. Serena’nın da ilk defa İstanbul’da korta çıkmasının ve seyircilerle olan cana yakınlığı kısa sürede onun da fanlarının artmasına sebep oldu. Bu yüzden genelde seyircilerin ve aynı zamanda tenis dünyasının da istediği bir final eşleşmesi olduğunu söyleyebiliriz. Finali de rakibine servis kırma şansı bile vermeden kazanan 31 yaşındaki raket şampiyonluğun , para ödülünün , prestijinin yanı sıra Türkiye’deki fanlarının sayısını da artırmışa benziyor. Ev sahipliği açısından genelde olumlu bir tablo çizdiğimizi söyleyebiliriz. Bayram olmasına rağmen özellikle yukarıda belirttiğim 2 ismin maçlarını full oynaması , sayılardan sonraki puanın kaliteliliğine göre ayarlanan alkış dozajı , pozitif enerji , gece yarısı biten Sharapova-Radwanska maçının bitimine kadar kalan yüksek sayıda seyirci gibi çok güzel kareler çizdik. Yurt dışı gazetelerinde de turnuvayla ilgili haberlerin içinde gerçekten ilginin yüksekliğinin dikkat çektiğini bizzat gördüm. Olumsuzluk olarak Kvitova’nın sakatlığı sebebiyle erken çekilmesi ve Li , Kerber , Errani gibi isimlerin diğer raketlere göre düşük performansları ve final törenindeki malum ıslıklanma olayı söylenebilir. Burada Stossur için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Turnuva devam ederken sakatlanmak ve o turnuvadan çekilmek her zaman için olumsuzluk teşkil eder çünkü o turnuvaya katılmayacak olan ve programını buna göre düzenleyen bir raket, turnuvadan çekilen ismin yerine çağırıldığında apar topar turnuva ülkesine ve şehrine gitmek zorunda kalıyor yetmiyor , ayağının tozuyla maçlara çıkıyor. Bu tür bir durumda yeni katılan tenisçilerden yüksek performans beklemek çok olası durmuyor. Dolayısıyla Kvitova’nın sakatlığı sonrasında turnuvaya katılan Samantha Stossur’un 2 maçını da kaybetmesi çok eleştiri hak eden bir durum değil bana göre.
Dünya 3 numarası olmasına rağmen turnuva öncesinde tenis severlere anket yapıp favorilerini sorsalar çoğunluk Serena derdi çünkü gerçekten inanılmaz formda bir 2012 yılının 2.yarısı geçirdi. Mayıs sonunda Fransa Açık 1.turunda Razzano’ya yenildiğinden beri son 32 maçının 31’ini kazanmış bir isim. Haziran-Ekim periyoduna 1 Wimbledon-1 Amerika Açık ve 1 Olimpiyat altını sıkıştırmış bir raket. Serena’nın o 2010 ortalarından 2011 ortalarına kadar geçen sakatlık sürecinde ve dünya sıralamasında oldukça geriye düşmesinden sonra uzun süredir bayan tenisinin tepe noktasında istikrarsızlık vardı. Zaman zaman Wozniacki , Sharapova , Kvitova gibi isimler 2-3 turnuva parlayıp sıralamada zirvelere çıkıp ardından bir sonraki turnuvalarda çeyrek final göremiyorlardı. Bu döngüyü Azarenka biraz olsun kırdı ve geçen yıldan bu yana gelen istikrarıyla 1 numaraya oturmayı başardı. Ancak o bile mükemmel özelliği olan hırsıyla birlikte bir türlü Serena’yı yenemiyor. Son 2 yılda 6 kez karşılaşan 2 raketten kazanan taraf hep ABD’li raket oldu. Bu da aslında ABD’li raketle rakiplerinin farkını bir nebze olsun ortaya koyuyor Dolayısıyla , tepedeki diğer isimlere nazaran çok daha istikrarlı olan Azarenka’nın bile bu kadar çaresiz kaldığı durumda ve Serena’nın bu kadar formda geldiği bu turnuvada diğer isimleri favori olarak göstermek çok gerçekçi olmazdı. Bu kadar üst düzey raketlerin bir arada olduğu turnuvada 5 maç yapıp 5’ini de set vermeden kazanabiliyorsanız zaten orada bulunan üstünlüğünüzden söz etmeye gerek yoktur. Kendisinin de dediği gibi konsantrasyon ve hırsının yüksek düzeyde olduğu bir maçta kendisini yenmek çok zor gözüküyor. Böyle giderse ve sezon arası formunu etkilemezse önümüzdeki yıl 1 numaraya yükseleceğinden neredeyse kimsenin şüphesi yok. Zaten tenis dünyası , “Serena’nın geçirdiği 2 büyük sakatlık dönemi (2006-2011) olmasa kesintisiz 1 numara olacaktı” düşüncesinde birleşiyor.
Son olarak bu hafta düzenlenen Sofya turnuvasından bahsedecek olursak , bu turnuva ilk 8’in dışında kalan ve ilk 20’de olan raketlerin buluşmasını amaçlayan 8 raketin katıldığı bir sezon sonu turnuvası. Sezon sonu şampiyonasının bir alt turnuvası olarak düşünebiliriz. Yalnız bir de şart var. Turnuvaya katılmak için raketlerin sene içinde en az 1 turnuva kazanmaları gerekiyor. Bu kriterlere uyan ilk 20’de 4 raket var: 11 numara Wozniacki , 13 numara Petrova , 15 numara Kirilenko ve 16 numara Vinci. Bunların dışında sene içinde en az 1 turnuva kazanmış olan ve sıralamasına göre alınan 3 isim 27 numara Su-Wei , 29 numara Zheng Jie ve 32 numara Hantuchova. Geriye kalan tek ismi ise turnuva direktörleri davet etti ve o isim de 44 numara Pironkova oldu. Favori Wozniacki olarak gösteriliyor, bakalım bu turnuvadan nasıl sonuçlar çıkacak ve bayanlarda yılın bu son turnuvasında zafere ulaşan isim kim olacak?