7 Eylül Pazar gününü Türk Tenisi için tarihi günlerden biri ilan etsek yanlış olmaz herhalde. Temsilcimiz İpek Soylu İsviçreli partneri Teichmann ile genç çiftlerde şampiyon olduğu gün tüm Türkiye’ye ismini duyurdu. Belki de ülkede ilk kez gazetelerde bir tenis haberine tam sayfa yer ayrıldı, gazeteciler İpek ile röportaj için sıraya girdi, sosyal medyada binlerce insan İpek’i takip etmeye başladı, küçük tenisçilerimiz için idol, tenise başlamayı düşünüp de kararsız kalanlar için de ilham kaynağı geldi. Bunları düşündüğümüzde bu şampiyonluk diğer ülkeler için normal bir şampiyonluk olarak değerlendirebilir ama Türk tenisi için altın değerinde, tam zamanında, anlamı büyük olan bir şampiyonluk. Belki ülkemizdeki birçok insan 7 Eylül’e kadar İpek’in kim olduğunu dahi bilmiyordu ama aslında tenisi yakından takip edenler, bizler, bu büyüklükte bir başarının geleceğini tahmin ediyorduk. Çünkü 96 doğumlu raketimiz gerçekten doğru adımlarla, kademe kademe ilerleyerek, haddini bilerek, çalışmasını ve azmini eksik etmeyerek bugünlere geleceğinin mesajlarını sürekli veriyordu.
Tenise 6 yaşında yaz okuluyla başlayan Adana doğumlu İpek, sporcu bir aileden de gelmesi nedeniyle bu spora çabuk ısındı. Okulla birlikte oynamaya devam eden İpek, 10 yaşından itibaren yurtdışı turnuvalarına gitmeye başladı ve aldığı dereceler hocalarının dikkatini çekti. 13 yaşında Enka Spor Kulübüne gitme ve İstanbul’a taşınma kararı belki de onun için bir dönüm noktası oldu. İpek her röportajında ailesinin bu noktada büyük fedakarlıkları olduğunu söylüyor. Babası hala Adana’da yaşıyor. Kardeşi ve annesi ile kendisi ise İstanbul’da. İstanbul’a gelmesi daha kaliteli antrenman, daha çok turnuva ve profesyonelliğe giden yolda en doğru bir adım olması nedeniyle çok doğru alınan bir karar oldu. Bunun meyvelerini yavaş yavaş toplamaya başlayan İpek, 15 yaşından itibaren dünya gençler sıralamasında önce kendini ilk 100’de, daha sonra ilk 50’de ve son olarak da ilk 20’de buldu ki bu Türk tenisi için bir ilkti. Dünyanın dört bir yanından raketlerin katıldığı sıralamada İpek, 13.sıraya kadar yükseldi. Bir anlamda bu, ileri ki zamanlarda bayanlar tenisine ismini duyurabilecek 13 isimden biri olması anlamına geliyordu. Bu yükseliş sırasında da dünyanın en büyük turnuvaları olan Grand Slamlere gençler kategorisinde katılarak büyük tecrübe kazandı. Daha 16-17 yaşında o turnuvaları görmek, o havaları solumak gerçekten büyük avantaj. İşte özellikle bu 15-17 yaşları arası 2 yıl, grand slamlere katılması, bazılarında turlar geçmesi, zaten ülke olarak tenisimizin çok önünde şeylerdi ve bugünkü yükseliş ve başarıların geleceği buradan belliydi.
İpek artık büyükler kategorisinde oynayacak. Bugün itibariyle teklerde 332, çiftlerde 358.sırada. Bir Türk raket olarak 18 yaş için bu sıralamalar çok başarılı. Ancak tabii ki yeterli olmaması gerekir. Bu nedenle İpek’in bu başarının rehavetine kapılmayıp, aynı konsantrasyon ve azimle devam etmesi ilerleyen yıllarda önce ilk 100’e, daha sonra da ilk 50’ye girmesi en büyük dileğimiz. Eğer bunları başarabilirse, gençler klasmanında bütün Grand Slamlerde oynayan temsilcimizin WTA düzeyinde de hepsine katılması hatta turlar geçmesi çok muhtemel. Böyle bir durumda, 4 Grand Slam’in ayları; Ocak, Mayıs, Haziran ve Eylül aylarını daha bir iple çekeceğimiz kesin.
İdol olarak gördüğü isim: Maria Sharapova
Favori kortu: Sert Kort
En beğendiği şehir: Prag
Uğuru: Kolyesi, korta sağ ayakla çıkması