Bir Roland Garros’u ve toprak sezonunu daha geride bıraktık. Şüphesiz; beklenilen ve istenilen gibi heyecanlı maçlar izlediğimiz, sürprizlerin yaşandığı, ilklerin yaşandığı çok güzel bir turnuva izledik. Bayanlarda favori bir şampiyon gördük ama beklenenden çok daha engebeli bir yol sonunda geldi bu şampiyonluk. Erkeklerde ise sürpriz ve ana 3-4 favori arasında dahi gösterilmeyen bir isim şampiyonluğa uzanarak bu seneki turnuvaya damga vurdu ve lakabıyla da yazımızın başlığına oturmayı haketti.

Turnuvanın en merak edilen maçı şüphesiz 2 devin çeyrek final maçıydı

Turnuvanın en merak edilen maçı şüphesiz 2 devin çeyrek final maçıydı

Erkekler tarafında birçok soru işareti ve merak edilen konu vardı. Tabii öncelikli olarak burada tam 9 kez şampiyon olan, kimilerine göre bu kortun gelmiş geçmiş en iyisi Rafael Nadal’ın son bir yıl içindeki performansı nedeniyle sıralamada gerilere düşmesi ve bunun getirdiği kura dezavantajı vardı. Çeyrek finalde eşleşen Djokovic ve Nadal ikilisinin ‘erken final‘ inin sonucu merakla bekleniyordu. Bir diğer konu ise Djokovic’in son zamanlardaki müthiş formu düşünüldüğünde tek kazanamadığı grandslam olan Roland Garros’u bu yıl kazanıp sonunda ‘kariyer grand-slam‘ ini (4 grandslami de kazanma) tamamlama hedefi çok olası gözüküyordu. Federer ve Murray’in ise olası sürprizleri bekleniyordu. Ancak sanırım kimse 2015 Fransa Açık Turnuvası’nın şampiyonunu Stan Wawrinka olarak beklemiyordu. Bu turnuva öncesi hiç de iyi bir toprak kort sezonu geçirmeyen 30 yaşındaki raket, yine de bu ana isimlerden müthiş sıyrılıp istikrarlı oyunuyla sürpriz bir şekilde bu yılki turnuvaya imzasını attı. Çeyrek finalde vatandaşı Federer’i set vermeden süpüren İsviçreli raket, bu şampiyonluk ve topladığı puanlarla dünya sıralamasında 4.sıraya yükselirken  geçen sene bu turnuvayı kazanıp bu yıl daha erken veda eden Nadal ise sıralamada iyice geriye düştü ve 10.sırada kendisine yer buldu. Ancak İspanyol raketin yılın geri kalan kısmında tekrardan yükselmesini bekliyoruz çünkü geçen sene aynı zamanlarda koruması gereken puan çok az. Bir diğer dikkat çeken nokta ise Djokovic’in ilk setini kazandığı 167 Grand Slam maçında sadece 4.kez maçı kaybetmesi oldu. Tsonga’ya da ayrı bir parantez açmak lazım. Ev sahibi olduğu turnuvada seyircisinden de büyük destek alan dünya 14 numarası 2013’den sonra bu yıl da yarı final görmeyi başardı ve zorlu maçlardan başarıyla çıktı.

Serena 20.grandslam şampiyonluğunun keyfini doyasıya çıkardı

Serena 20.grandslam şampiyonluğunun keyfini doyasıya çıkardı

Bayanlarda ise turnuvadan önce en büyük favori her zaman olduğu gibi Serena Williams’dı. Ancak Amerikalı tenisçigerçekten son yıllarda hiç olmadığı kadar zorlandı bu turnuvada. Şampiyon olduğu grandslamlerde genelde en fazla 1-2 maç zorlanan Williams bu turnuvada finale gelene kadar 6 maçtan 4’ünde 3 set sonunda kazanabildi. Özellikle 2.tur Azarenka maçında erken bir şekilde turnuvaya veda edebilirdi. Tabi turnuva boyunca Serena’nın bir hastalık geçirdiğini de hatırlatmak gerek. Öyle ki hastalık nedeniyle finalden önceki gün antrenman yapamayıp dinlenmek zorunda kaldı, koçu da final maçında %100’ünü veremeyeceğini söyledi. Ancak, tecrübeli raket finalde turnuvanın belki de en iyi tenis oynayanı Safarova karşısında 2.sette konsantrasyon kaybı yaşayıp seti kaybetse de maçı 2-1 almasını bildi ve kariyerinde 20.grandslamini kazanarak büyük bir başarıya ulaştı. Wozniacki ve Bouchard ise turnuvanın hayalkırıklığı yaratan isimleri oldu.

Artık gözler çim sezonunda. Yılın 3.grand-slami Wimbledon 29 Haziran’da başlayacak ve oyuncular toprak korttan çim korta oyunlarını bu tarihe kadar adapte etmek zorunda. O zamana kadar oynanacak küçük çaplı turnuvalar şüphesiz oyuncular için çok önemli bir yer teşkil ediyor, biz de ekranlarda yeşil kortları görmeye başlayacağımız günleri iple çekiyoruz.

Müthiş bir turnuva oynayan "Stan The Man" kariyerindeki 2.grandslamini kazandı

Müthiş bir turnuva oynayan “Stan The Man” kariyerindeki 2.grandslamini kazandı

Leave a Reply