Devamlılığın ve Kararlılığın Tenisteki Sembolü: Roger Federer

İzleyici ve otoriteler tarafından tenis tarihinin tartışmasız en iyilerinden -belki de en iyisi- biri olarak görülen Federer, 20 yıla yaklaşan profesyonel kariyerini en üst düzeyde sürdürmeye ve tenisseverlere hem seyir hem de rekabet açısından en iyisini sunmaya devam ediyor. Kariyerinin bazı dönemlerinde düşüşler yaşamış olsa da kararlılığını, tenise olan isteğini ve bağlılığını bir an bile yitirmemiş olması, ne kadar büyük bir bir sporcu olduğunu göstermekle birlikte, sahip olduğu olağanüstü yeteneği ve yatkınlığını da ortaya çıkarıyor. Fiziksel ve mental gücü, oyununa çok daha fazla şey katmasının yanında kariyerini en iyi şekilde yönlendirmesi için de olanak sağlıyor. Disiplini, iradesi, kusursuzluğu onu; sadece sporda değil, hayatının her anında daha iyi yapıyor. Aldığı eğitim ve kariyer planlamasına baktığımızda, verdiği her kararın neredeyse alternatifsiz olduğunu görebilmek mümkün. Antrenörsüz çalıştığı dönemlerde bile üzerindeki sorumluluğu başarıyla taşıyan, 2004 yılı döneminde 3 Grand Slam kazanarak tarihi bir başarıya imza atan Federer, profesyonelliğe ilk adım attığı dönemlerde birtakım sallantılar yaşasa da, yaşadığı olaylar onun tenise olan bağlılığını tekrar kazanmasını sağlamıştır.

Kariyerinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirdiği 2002 döneminde, çocukluğunu birlikte geçirdiği, ailesinden biri olarak gördüğü, ilk antrenörü Peter Carter’ın Afrika gezisi sırasında aracının devrilmesi sebebiyle ölmesi, antrenörünün ona öğrettiklerini ve geçirdikleri zamanın değerini hatırlatmış, tenise eskisinden daha hırslı ve istekli bir şekilde devam etmeye karar vermiştir. Bu noktadan sonra kariyer basamaklarını hızla tırmanmış, art arda rekorlar kırarak tüm zamanların en iyisi olma yolunda emin adımlarla ilerlemiştir.

Kariyerinde bir diğer önemli dönüm noktası, 2013’te raketi konusunda radikal bir değişikliğe gitmesi olmuştur. Henüz Grand Slam kazandıramamış olsa da oyun seviyesini üst düzeye çıkaran, daha efektif ve rahat oynama fırsatı sunan 98 kafa ölçülü yeni raketi, ilk zamanlarda alışamadığı için problem yaratsa da sonrasında performansına çok önemli katkılar sağlamıştır. Yaşının da getirmiş olduğu fiziksel ve mental yorgunluğu, raket değişikliğiyle aşabilmiş ve istediği düzeye ulaşabilmesi uzun sürmemiştir. Daha büyük kafa ölçüsü, vuruşlarında daha az güç kullanarak daha etkili vuruşlar yapmasına olanak sağlamış, özellikle servislerinde ve backhand istikrarında önemli yol kat etmesine katkıda bulunmuştur. Büyük kafa ölçüsü her ne kadar kontrol konusunda sıkıntı yaşatabilse de, Federer sahip olduğu yeteneğiyle bu sorunun üstesinden gelmeyi başarabilmiştir. Bunun yanı sıra ayrı antrenman teknikleri, diyet uygulamaları, farklı bakım ve rehabilitasyon yöntemleri; hem fiziksel hem de mental anlamda kendisini diri tutmasını sağlamıştır. Yaşına bağlı olarak oyunda zaman zaman yaşadığı iniş-çıkışlar, bazı durumlarda kendisi için sıkıntı yaratsa da Fedex, genel anlamda üst seviyedeki oyununu korumayı başarabilmiş ve izleyicilere sahip olduğu özellikleri en iyi şekilde sergileyebilmiştir. Bütün bunlara rağmen, kariyeri boyunca neredeyse hiçbir ciddi sakatlık yaşamamış olması, Federer’in kort içinde ve dışında ne kadar profesyonel ve dikkatli davrandığını da göstermiştir. Oyun stili ve hücuma yönelik taktiğiyle daha az enerji ile doğrudan sonuca ulaşmak istemesi, sakatlıklarını minimum düzeye indirdiği gibi yaşadığı fiziksel ve mental sorunları daha çabuk aşmasına da katkı sağlamıştır.

Kariyeri başarılarla dolu, kırdığı rekorlarla günümüzde adından söz ettirmeye devam eden Ekselansları’nın, yaşı el verdiği sürece kariyerini üst düzeyde istek ve keyifle sürdürerek, daha fazla şampiyonluklar ve rekorlar elde etmek istediğini belirtmesi, bir yandan onun ne kadar büyük bir sporcu olduğunu göstermiş, bir yandan da kortlarda görülmeye devam edeceği için tenis ve spor dünyasının yüreğine su serpmiştir. Tenis; o olmadan aynı tadı vermeyecektir. Her ne kadar diğerleri olsa da değerini, güzelliğini bir nebze olsa da yitirecektir.

 

Leave a Reply