Futbolu basit bir oyunun ötesine taşıyan, meşin yuvarlağa kendisi için değil halkı için vuran, bir ülkenin umutsuzluğunu futboluyla kırmaya çalışan kahramanları kim sevmez ki? George Weah; fakirlerin en fakir olduğu, kimsenin haritada yerini bile gösteremeyeceği bir ülkeden çıkıp dünya futboluna ismini altın harflerle yazdırırken ülkesini her anlamda kollayan, aktif futbol hayatını bitirdikten sonra lüks evindeki şöminesinin başında hayatı boyunca kazandığı milyon eurolarla neler satın alabileceğini düşünmek yerine halkının düşlediği bir yaşamı elde etmek için mücadeleye devam etmeyi seçen gerçek bir kahraman dersek yanılmış olur muyuz peki? Hiç sanmıyorum!
1966’da Amerika’nın saydam sömürgesi altında ağır çalışma koşullarına ve fakirliğe hapsedilmiş Liberya’nın en fakir kısımlarından birinde doğan George Weah’i aktif futbol oynadığı dönemde izleyememiş olmak belki de 90’ların sonunda doğan jenerasyon olarak en büyük kayıplarımızdan biri. Ülkesinde kırdığı gol rekorlarından sonra o dönem Monaco ile Avrupa’da korkutucu işler yapmaya başlayan Arsene Wenger’in scoutlarının dikkatini çeken Weah 88 yazında 150 bin euro karşılığında Monaco’nun yolunu tutuyor. Afrika’dan Avrupa’ya futbolcu transferinin çok sık olmadığı o yıllarda Weah’ın cebine 500 frank koyan Arsene Wenger, ona bir gün hayallerinin gerçek olacağını ve dünya çapında bir yıldız olacağını söylüyor. İlk senesinde yakaladığı güzel form ona 89 yılının Afrika’da Yılın Futbolcusu Ödülü’nü getiriyor. Müthiş sürati, sert ve isabetli şutlarıyla Avrupa’ya ne kadar tehlikeli bir forvet olabileceğinin sinyallerini veren Weah, 4 sene boyunca forma giydiği Monaco’da kendini iyiden iyiye tüm Avrupa’ya kanıtlamaya başlıyor.
92 yazında Weah’ın yolu, Monaco’nun Fransa’da kurduğu sportif başarı hegamonyasını yıkmak isteyen Fransız medyasının yardımlarıyla kaliteli bir kadro oluşturan Paris Saint Germain’e düşüyor. PSG ile özellikle Avrupa kupalarında iyi performans gösteren Weah, 94’te Fransa ligi şampiyonluğunu kazanıyor. 95 yılı ise Weah’ın kariyeri açısından tam bir dönüm noktası. Şampiyonlar Ligi ve Fransa Ligi gol krallıklarıyla tamamladığı 95 sezonunun ardından Weah aynı anda hem Afrika hem Avrupa hem de Dünyada Yılın Futbolcusu ödüllerini kazanıyor. Altını çizmekte fayda var ki Weah’ın yakaladığı bu başarı bugün hiçbir futbolcu tarafından tekrarlanamadı. Weah özellikle Fransa’da yakaladığı müthiş form grafiğinin yanında rakiplerine verdiği korku ve yakaladığı üst düzey başarıların ardından o dönemde otoriteler tarafından tarihin gelmiş geçmiş en iyi forvetleri arasında gösterilmeye başlanıyor.
FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu ödülünü kazanan ilk ve tek Afrikalı futbolcu olarak dönemin popüleritesi yüksek ligi İtalya’dan Milan’ın yolunu tutan Weah; kırmızı siyah Milan’da 5 senede 2 Serie A şampiyonluğu kazanıyor. Fransa’dan sonra geldiği İtalya’yı da fetheden, otoriteler tarafından gelmiş geçmiş en iyi forvetlerden biri olduğuna inanılan George Weah kısa İngiltere macerasının ardından Marsilya ve El Cezire gibi kulüplerde kısa süreli kontratlardan sonra aktif futbol yaşantısını 2003 yılında noktalıyor. İniş/çıkış anlamında örnek bir kariyere sahip olan Weah’in kazandığı ödüller ve attığı gollerin yanında futbola kazandırdığı en önemli şeylerden biri belki de bugün “komple forvet” diye nitelendirilen yani içinde her özelliği barındıran forvet tipinin örneklerinin ilk Weah’ta görülmesi de diyebiliriz. Özellikle İtalya’da dönemin sert defans anlayışına karşı hem toplu topsuz koşuları çok iyi yapan, hem hava toplarında karşılaştığı bütün stoperlere göre üstün olan hem de müthiş bir bitiriciliği olan Weah’ın bir hayli estetik gollerine rastlamak da mümkün.
Weah’ın üst düzey futbolculuğunu anlamlandıran başka bir yönü ise ülkesi Liberya’nın hem ekonomik hem sosyal olarak içinde olduğu kötü durumlar göz önüne alındığında geldiği yere olan bağlılığı ve yıllar boyu yaptığı tüm maddi ve manevi yardımlar. Ülkesi Liberya’da tam da Weah’ın Avrupa kariyerine denk gelen, 1989-2003 arası devam eden iki iç savaş boyunca oynadığı üst düzey futbolla ve attığı gollerle ülkesini onurlandırıp halkına umut ışığı olmasının yanında Liberya 1996 yılındaki Afrika Uluslar Kupası’na katılabilsin diye takımın bütün giderlerini federasyon adına cebinden ödemiş büyük bir futbolcu Weah. Bugün, Afrika kıtasından çıkan büyük futbolcular olarak Afrika için dünya çapında kampanyalar yürüten Didier Drogba ve Samuel Eto’o gibi dünya yıldızlarının ilham kaynağının George Weah olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırsam.
Weah’ın sporcu kişiliğinin yanında en sıra dışı yanı politik kariyeri. Aktif futbolculuk hayatını bitirdikten sonra BM İyi Niyet Elçişi seçilmesinin ardından 2005 yılında siyasete atılan Weah 2005 ve 2011 yıllarında girdiği seçimleri kaybediyor fakat politika alanında kendini geliştirmekten geri kalmayarak yaklaşık 10 senelik bir çalışmanın ardından 2014 yılında senatör olarak göreve geliyor. Hedefi hep daha da yüksekte olan Weah 2017 seçimlerinde halkın %61.1’lik kesiminin desteğini alarak Liberya’nın yeni cumhurbaşkanı oluyor. Politika ve bürokrasi alanında çok tecrübeli olmayışı uzmanlar tarafından Liberya adına büyük soru işaretleri olarak görülse de Afrika ülkelerinin hep ihtiyacı olduğu düşünülen; elit olarak nitelendirilen diktatör eğilimli bir lider değil direkt olarak halktan gelen demokratik bir lider olarak olarak Weah’ın yaptığı ilk hamle vekil maaşlarının düşürülmesi oldu.
Liberya halkı tarafından “aslan kral” olarak anılan, futbol oynadığı dönemde başardıklarıyla tüm dünyayı kendine hayran bırakan ve belki de gelmiş geçmiş en iyi forvet oyuncularından biri olan George Weah şimdi ise yoksul ülkesi için daha fazlasını vermek, gerçek bir lider olarak ülkesine hizmet etmek istiyor. Weah’ın üst düzey bir spor geçmişiyle ülkesini yönetmeye başladığı dönemde kendisinin şu sözünü anmak daha da anlamlı oluyor:
“Futbol ezilen halkların mutluluğudur.”
Kaynakça:
- http://www.turksam.org/tr/makale-detay/1712-yesil-sahalardan-siyasete-bir-cumhurbaskanligi-seruveni-%EF%BF%BDgeorge-weah
- Fitbol(Ekim 2016)