Futbol artık çocukların sokaklarda kan ter içinde kalıncaya kadar oynadıkları eğlence amaçlı bir aktivite olmanın çok ötesine taşındı. Yediden yetmişe özellikle erkeklerin yaşamlarında önemli bir yer kaplayan futbol, parayla tanıştığı günden bu yana masumiyetini git gide kaybetmeye başlayan bir araç haline dönüştü. Taraftarlar artık hayallerine kazıdıkları renklerin birer şirket olduğunu, oyuncular da insanların hobi diyerek yaptığı bu olgunun bir para kaynağı olduğunu keşfetti. Taraftar ve futbolcu, futbolun bu asli iki unsurunun yanına aslında hiç bu kadar etkili olmamaları gerekirken, üçüncü bir asli unsur eklendi; kaba tabirle para babaları, jargona uygun söylenince; sermaye.
Likiditeyi elinde bulunduran milyonerler, karlarını bir yatırım aracına çevirerek ondan da kar etmeye çalışan patronlar için sabit alıcılı ve yeniliğe açık bir pazar arayışındalarken karşılarına futbol çıktı. Arap Sermayesi’nin futbola yayılışı, belirtilen tezin en önemli savunma ayağını oluşturmaktadır. Ortadoğu’da var olan bütün kaosun üstünde aslında bu kaostan hiç etkilenmeyen bir sermayedar ordusu oturmakta. Petrole sahip ve gelirleri her sene daha da artan bu sermaye ordusu, kimilerinin kara para aklama yöntemi dediği kimilerininse masum birer yatırım olarak gördüğü futbola yakınlaşmaya başladı.
Futbolseverlerin çok iyi bildiği gibi PSG ve Manchester City bu durumun en belirgin iki örneği konumundalar. Sadece 2015-2016 transfer sezonunda Manchester City kulübü transfere tam olarak 203,38 milyon Euro harcadı. Geçen senelere de dönüp bakıldığında bu kadar harcamanın karşısında sadece Premier Lig şampiyonluğundan öteye gidemeyen bir kulübün her sene düzenli olarak bu harcamaları yapması futbolun bir para kaçırma aracı olarak kullanılıp kullanılmadığı üzerine düşünülmesi için geçerli bir sebep olacaktır. Taraftarın coşkusunu satın alarak, bunun yanı sıra sermayesinin kontrol amacı olarak da bu sektörü kullanan ve toplumda aslında ne iş yaptıkları hakkında pek de bilgimiz olmayan bu “ iş adamlarının” başında da Rus Milyarder Roman Abramoviç geliyor. Rusya’nın kamulaştırma projesi başlayınca ardına bakmadan Rusya’yı terk eden Abramoviç, parayı Chelsea’yi satın alarak kullandı. Bu yatırımını diğer tüm takım sahipleri gibi ufak bir ilgiye ve şampiyon olma isteğine yordu.
Futbola sermaye olarak girmek için sadece takım sahibi olmak bir zorunluluk değil tabii ki. Sponsorluk anlaşmaları da parayı aklamanın başka bir yöntemi. Dünya çapında büyük sıçrayış göstererek bulundukları alanda sermayeyi eline geçiren Arap Hava Yolu şirketleri ilk olarak adını Emirates adıyla Arsenal’de daha sonra Qatar adıyla Barcelona’da göstermeye başladı. Dünyada savaşın ve sefaletin hüküm sürdüğü toprakların burjuvaları halklarından parayı Arsenal’in stadına 100 milyon Euro ödeyerek ve sadece futbol takımları forma sponsorluğunda en çok kazanan takımlara senede 183 milyon Euro ödeyerek kaçırmaya devam ediyorlar. Futbolda var olan Amerikan endeksli sermayenin üzerine önce Ruslar daha sonra büyük bir atılımla Araplar ve şimdilerde başlayan hareketlilikler doğrultusunda Çinliler eklendi ve ekleniyor.
Futbolun var olan ses çıkarma, kendini tanıtma ve eğlence unsurları teker teker yerini paraya ve daha çok paraya bırakıyor. İşte bu sebepledir ki; futbolun en üst düzey yöneticileri bile artık paranın güdümünde hareket ederek dünya kupasını Katar’a vermekten çekinmiyorlar. Ancak Katar’da stad inşaatlarında hayatını kaybeden 785 işçi, FİFA başkanının koltuğunun sağlamlığı ve cebinin dolgunluğu kadar değer arz etmiyor yeni futbol piyasasında. İngiltere ve Fransa rotasında sahiplenilen futbol eski masumiyetini kaybetmeye başlayalı çok zaman oldu. Düzenlenen turnuvalar ve taraftarlar gözünde evrenselliği ile kitle iletişim aracı olarak görülen futbol büyük bir kitle imha aracı olma özelliğini çoktan kazandı. Adına şarkılar yazdığımız renkler yerini adına şarkı yazılan şeyhlere bıraktı.
Yusuf İslam ŞEFLEK
Futbol asla sadece futbol değildir. Yazıyı çok beğendim kalemine sağlık kardeşim.