29 Şubat Çarşamba günü oynadığı Slovakya maçıyla A Milli futbol takımımız ve teknik direktör Abdullah Avcı, yepyeni ve umut dolu bir döneme başladı. Bu dönem eski dönemlere nazaran çok daha ümitli görünüyordu çünkü Abdullah Avcı futbol kamuoyunun ve taraftarların hemen hemen tamamına yakınının desteğini alarak milli takımın başına geçmişti. Takımın başına geldiği ilan edilir edilmez hep çok şey değiştirmek istediğini ve altyapılara gereken önemin verileceğini belirten Avcı, genç ve gelecek vaat eden bir milli takım oluşturulabilecek bir potansiyele sahip olduğumuzu da söyledi. Bu beklentiler içerisinde ilk hazırlık maçı ilk resmi başlangıç demekti.

Slovakya maçına çağırdığı aday kadroda, daha önce hiç A milli takıma çağırılmamış 8 oyuncunun yanı sıra, A milli takımla daha 10 maça bile çıkmamış 11 oyuncuyla birlikte tecrübesiz bir ekip vardı. Sahaya çıkan ilk 11’imizin yaş ortalaması 23,5 , en yaşlı oyuncumuz, daha milli takım formasını 30 kez bile giymemiş olan 27 yaşındaki Gökhan Gönül, en genç oyuncumuzda milli takım formasını ilk kez giyen 21 yaşındaki Semih Kaya ve 7. Kez milli olan yine 21 yaşındaki Mehmet Ekici’ydi.

Maçta spikerin ve yorumcu Ömer Üründül’ün devamlı “daha takımımız tecrübesiz” sözü tek başına yeterli olmamalıydı. Çünkü Milli takımın tek sorunu tecrübesizlik değildi. Slovakya’nın bize göre daha oturmuş bir kadrosu olabilirdi. Ama bireysel oyuncu bazında bizim daha üstün olduğumuz gerçeğini kadrolarındaki 5 oyuncunun Türkiye Liginde forma giyiyor olması da destekliyordu sanki.

Mevki mevki değerlendirdiğimizde kalede ilk golde Sinan hatalı olmasına rağmen, Cenk, Tolga ve kadroya çağrılmamış olan Volkan ve Onur’la birlikte hiç problem yaşamayacağımızı düşünüyorum. Defansta sağda Gökhan Gönül kesinlikle alternatifsiz durumda bulunuyor. Stoperlerimizin hepsi 21-23 yaş aralığında ve tecrübe olarak da çok gerideler. Fakat ben Ömer Toprak-Serdar Kesimal ikilisi üstünde yoğunlaşılması gerektiğini ve milli takımın as stoperlerinin bu ikili olması gerektiğini düşünüyorum. Sol bek de ise Caner asla oynamaması gereken bir oyuncu. Sol bek İsmail Köybaşına ait olmalı ve yedeği bence kısa bir süre de olsa maçta olumlu çok fazla şey yapan Hasan Ali Kaldırım olmalı.

Ortasaha da yaratıcı oyuncu anlamında çağrılan kadromuz çok zengin. Nuri, Selçuk İnan, Mehmet Ekici, Alper Potuk, Soner Aydoğdu gibi isimler, yaratıcılık anlamında sıkıntı yaşatmazlar diye düşünüyorum. Fakat oyunu tam olarak çift yönlü oynayabilecek Nuri’nin maç eksiği çok olduğu için, fiziksel anlamda Selçuk İnan’dan başka bir oyuncumuz yok gibi görünüyor. Mehmet Topal,  defansif yönü kuvvetli olsa da, atak anlamında çok fazla etkin olmadığı için, yeni futbol anlayışında yer almayan ön libero mevkisinin bir oyuncusu olarak kalıyor.  Zaten Abdullah Avcı’nın, Mehmet Topal haricinde savunmaya dayalı anlayışı olan başka bir orta saha oyuncusunu kadroya çağırmaması da bunu doğrular nitelikte.  Abdullah Avcı’nın aklında oynatmayı düşündüğü 4-2-3-1 sisteminde, kanatlarda da yeterli düzeyde oyuncularımız vardı. Arda ne kadar kötü oynasa da, gereken maçlarda gereken sorumluluğu alabilecek bir oyuncu ve bence Nuri ile birlikte Abdullah Avcı takımı onun üstüne kurmayı düşünüyor. Olcan’da ilk defa oynamasına rağmen kesinlikle sırıtmadı ve beklenenden daha etkili oldu. Tunay’da oyuna girdikten sonra kanatlardan oyunu az da olsa hareketlendirdi.

Forvette ise Abdullah Avcı’nın hayalini kurduğu ve sık sık dile getirdiği Mustafa Pektemek’ten Hakan Şükür stili bir oyuncu yaratma düşüncesi bu maçta hayal ürünü gibi görünse de, Mustafa Pektemek’in fiziksel ve teknik olarak buna yeterli olduğunu ve biraz özgüveni artarsa iyi yerlere gelebileceğini düşünüyorum. Alternatifleri, ligimizin golmatiği Burak Yılmaz, Fransa’da aradığını tam bulamayan Umut Bulut ve yeni takımı Rennes ile birlikte yeniden çıkışa geçebileceğini düşündüğüm Mevlüt Erdinç bence yeterli seviyedeler.

        Bence Abdullah Avcı’nın dünya kupası elemeleri başlayana kadar yapacağı diğer 6 hazırlık maçında ve kampta oturtması gereken öncelikle kadro istikrarı, oynatmayı düşündüğü mentalitesi ve fizik kondisyon. Slovakya maçında da şunu gördük ki, Abdullah Avcı, İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da oynattığı defansı çok sağlam anlayışı ve kontra futbolu yerine, daha önde basmaya çalışan, alan daraltan, pas yapan ve organize olmaya çalışan genç ve aç bir takım yaratmak istiyor. Elinde buna çok müsait bir oyuncu havuzu da mevcut. Umarız bunu başarır ve 2002’den bu yana özlemini çektiğimiz Dünya Kupası keyfini 2014’de tekrar bize yaşatır.

Leave a Reply