Taktik: 4-3-3
Kaleci: Iker Casillas (İspanya)
Bu turnuvaya gelmeden önce Manuel Neuer ile birlikte Avrupa’nın en formda iki kalecisinden birisi olan Casillas, takımı kupayı kaldırana kadar kalesinde sadece bir gole izin vererek şampiyonlukta ne kadar önemli bir katkısı olduğunu göstermiş oldu ve kuşkusuz turnuvanın en iyi kalecisi olarak yerini almayı hak etti.
Sağ Bek: Joao Pereira (Portekiz)
Euro 2012’ye şöyle bir göz gezdirdiğimizde İspanya ve Portekiz hariç hemen hemen hiçbir önemli takımın sabit ve iyi bir sağ bekle oynayamadığını gördük. Almanya Boateng ve Bender’ı denerken, İtalya ise Abate, Maggio ve sol bek Balzaretti’yi sağ bek de oynattı. Avrupa’nın önemli bek oyuncularından Glen Johnson, Matias Debuchy ve Alvaro Arbeloa gibi isimlerin çok fazla kendini gösteremediği bu turnuvada, Ronaldo’ya yaptığı şık asist ve sağ bekte yaptığı güzel gidiş-gelişlerle Joao Pereira bu mevkiyi hak etti diye düşünüyorum.
Sol Bek: Jordi Alba (İspanya)
Euro 2012 elemelerinde Malaga’lı Nacho Monreal’le yaptığı kıyasıya sol bek yarışını kazanıp turnuvaya gelen Jordi Alba, turnuva sırasında inanılmaz atikliği, bindirmeleri ve defansta pozisyon almasıyla gerçekten burada olması gereken bir oyuncuydu.
Stoper 1: Mats Hummels (Almanya)
Son iki sezondur Borussia Dortmund’un Bundesliga’da ki zaferlerinde defans anlamında iyi olmasını sağlayan oyuncu Hummels olmuştu ve artık Almanya defansının değişilmez ismi haline gelmesi kaçınılmazdı. Top kullanabilmesi, inanılmaz hamleleri ve müthiş fiziğiyle birkaç yıl içinde dünya futboluna damga vurabilecek bir stoper oyuncusu. Turnuva’da hatalar yapmış olsa da genel olarak verdiği kaliteli futbolcu izlenimiyle buraya girmeyi hak etti.
Stoper 2: Sergio Ramos (İspanya)
Futbolseverlerin bu sezona kadar Real Madrid’de çoğunlukla sağ bek’de izlediği Ramos, asıl mevkisi olan stopere bu yıl Carvalho’nun eksikliğindeki defansı kapatmak için geçti. Puyol’un turnuva öncesi sakatlanması Pique’nin yanında kimin oynayacağı sorusunu akıllara getirse de Ramos gösterdiği performans ve Pique ile olan uyumuyla müthiş bir turnuva çıkardı.
Defansif Orta saha: Miguel Veloso (Portekiz)
Dünya piyasasında yavaş yavaş kaybolmaya başlayan bu mevkinin belki de şuan çok önemli oyuncularından birisi olduğunu bu turnuvada bizlere gösterdi. Özellikle yarı finaldeki İspanya maçında kaptığı toplar, inanılmaz hırsla sahada basılmadık yer bırakmaması onun bu kadroya girebileceğini gösterdi.
Orta saha 1: Andrea Pirlo (İtalya)
Tekniği, oyun zekâsı, kalitesi ve kısaca her şeyiyle Andrea Pirlo bu turnuvada ne kadar önemli bir futbol sanatçısı olduğunu futbolseverlere göstermiş oldu. Ayağa attığı uzun pasları, kanattan kanata oyunun yönünü aniden çevirmesi, yaptığı asistler ve attığı frikik golüyle İtalya’nın final oynamasındaki en önemli etken olan Pirlo, 33 yaşına gelmiş olmasına rağmen bir şarap misali müthiş oynamaya devam ediyor.
Orta saha 2: Xavi Hernandez (İspanya)
Şu an aktif futbolcular içinde belki de dünyanın en iyi ortasahası konumundaki Xavi Hernandez, her zaman ki alışılagelmiş pas yüzdesi yüksek oyununu, klas ara paslarını ve müthiş oyun zekasını bu turnuvada da konuşturarak İspanya’nın kupayı tekrar kazanmasında önemli bir etken oldu.
Sağ Kanat: David Silva (İspanya)
Manchester City’le Şampiyon olarak bitirdiği bu müthiş sezonun ardından milli takımda ki performansı merak konusu olan Silva, turnuva da 2 gol ve 3 asistle oynayarak hem asist kralı oldu hem de takımına yaptığı katkıyla kupayı kazanmasına yardımcı oldu.
Sol Kanat: Andres Iniesta (İspanya)
Dünyadaki her teknik direktörün takımında isteyeceği bir oyuncu konumunda olan Iniesta, hemen hemen bütün büyük maçlarda ve turnuvalarda olduğu gibi bu turnuvada da oynadığı oyunla kupayı İspanya getiren oyunculardan birisi oldu. Gol atmamasına rağmen oyuna kattığı sinerji ve fırsatçılığıyla zaten Euro 2012’nin en iyi oyuncusu seçilerek ne kadar önemli bir konumda olduğunu gösterdi.
Forvet: Mario Balotelli (İtalya)
Son yılların en çok eleştirilen ve aynı zamanda övülen ve en çok olay olan adamlarından birisi Mario Balotelli. Bu sezon Manchester City’nin şampiyonluğunda verdiği müthiş katkıdan sonra, yine şike söylentileri içinde turnuva gelen ve pek de bir şey beklenmeyen İtalya’yı Pirlo ve Buffon ile birlikte finale getiren adamlardan birisi oldu. Özellikle yarı finalde ki Almanya maçında attığı gollerle belki de kupanın bir ucundan tutan Balotelli finalde etkisizde olsa buraya gelmeyi hak etti.
Teknik Direktör: Cesare Prandelli (İtalya)
Fiorentina’da kaldığı 4 yıl içerisinde takımı belli bir çizgiye sokan ve oynattığı efektif futbolla alkışları toplayan Prandelli, İtalya’nın başına geçtikten sonra Euro 2012 finaline kadar hiç mağlup olmayarak 2006 dünya kupasının ardından yaşadıkları 2 büyük hezimeti belki de bir şekilde gidermiş oldu. Catenacciosuyla ünlü italya’ya ofansif futbol anlayışını katmayı başaran ve ortasahayı ele geçirmeye çalışan bir takım yaratan Prandelli, her ne kadar kupayı kaldıramamış olsa da burada olmaya hak etti.
Turnuvanın Hayal Kırıklığı Yaratan Takımları: Hollanda ve Rusya
Son dünya kupası finalisti olarak turnuva gelen Hollanda’nın, geniş ve kaliteli kadrosuyla favoriler arasında gösterilirken bir anda puansız bir şekilde ölüm grubundan çıkamayarak turnuvaya veda etmesi belki de hiç kimsenin beklemediği bir olaydı.
Elemelerdeki güzel ve bol gollü futbolu ile turnuvaya sürpriz yapıp şampiyon bile olabilir dedirten Rusya, ilk maçta Çek Cumhuriyeti’ni 4-1 yenerek gövde gösterisi yapmış olsa da ardından grupta 4 gol attığı Çek Cumhuriyeti’nin gerisinde kalarak çıkamaması da futbol severler için çok büyük bir sürpriz oldu.
Turnuvanın Sürpriz Yapan Takımları: İtalya ve Çek Cumhuriyeti
Şike ile sarsıldıktan hemen sonra turnuvaya gelen ve kadrosunda yaş olarak tecrübeli görünseler de turnuva tecrübesi olmayan pek çok oyuncusu olan İtalya, oynadığı göze hoş gelen futbol ve özellikle yarı finalde favori Almanya’yı elemesiyle herkes için büyük bir sürpriz yaşattı.
İlk maçta Rusya’dan 4 gol yemesi ve oynadığı kötü futbolla grubu puansız bitirebileceği düşünülen Çekler, kalan iki maçta aldığı iki galibiyet ve 6 puanla kendini bir anda çeyrek finalde buldu ve turnuvanın sürprizlerinden birine imza attı.
Turnuvanın Çıkış Yapan Oyuncusu: Jordi Alba
İspanya 2008 ve 2010’daki turnuvalarda yaşadığı sol bek sıkıntısını Capdevila ile doldurmaya çalıştıktan sonra bu turnuvanın öncesinde Capdevila’nın artık milli takım seviyesinde olmaması ve Nacho Monreal’inde yetersiz kalması sebebiyle İspanyolların umut ışığı olan Jordi Alba, finale kadar tüm maçlarda 90 dakika oynarken, gösterdiği üstün performans ve hiç bitmek bilmeyen enerjisiyle bence turnuvaya damga vurdu.
Turnuvanın Hayal Kırıklığı Yaratan Oyuncusu: Bastian Schweinsteiger
Dünya’nın en iyi orta saha oyuncularından birisi olarak gösterilen Schweinsteiger, turnuva öncesi yaşadığı sakatlık yüzünden turnuvaya çok da formda olmayan bir şekilde gelmişti. Turnuva öncesi bu sefer mutlak favori görülen Almanya’nın orta saha yükünü çekeceği düşünülen Schweinsteiger, oynadığı kötü ve yorgun futbolla Almanya’nın finali bile görememesinde büyük bir etken oldu.
Turnuvanın En iyi Golü: Fransa-İsveç (Zlatan Ibrahimovic)
Bu golü, verdiğim linkten izleyebilirsiniz. http://www.youtube.com/watch?v=evBaQR7K_TA