A Milli Futbol takımı, 1930’dan bu yana düzenlenmekte olan Dünya Kupası finallerine sadece 2 kez katılabildi. Kimine ekonomik kimine politik gerekçelerle gitmeyen Türkiye, kiminde de elemeleri geçme başarısı gösteremedi.
1930 yılında Uruguay’da başlayan Dünya Kupası heyecanına, ilk kez 1950 Dünya Kupası Finalleri için ortak olan Türkiye, Avusturya’ya iki maçta da yenilmesine karşın, bu ülkenin finallere katılmama kararı alması üzerine, finallerde mücadele etme şansını yakaladı. Ancak Türkiye de FIFA’nın gösterdiği rakip olan Suriye’yi 7-0 yenmesine karşın, ”masraflı olacak” gerekçesiyle Brezilya’daki finallere katılmaktan vazgeçti.
A Milli Futbol Takımı’nın katıldığı ilk Dünya Kupası, 1954’de İsviçre’de düzenlenen finaller oldu. Elemelerde İspanya’ya ilk maçta 4-1 yenilen, ikinci maçı 1-0 kazanan Türkiye, statü gereği tarafsız sahada (Roma) yapılan üçüncü maç 2-2 sonuçlanınca, iş kuraya kaldı. Franco adlı bir İtalyan çocuğun yaptığı kura çekimi sonucu, Türkiye finallere katılma hakkını elde etti. Finallerde, ilk maçında Almanya’ya 4-1 yenilen (A) Milli Futbol Takımı, Güney Kore’yi 7-0 yenmeyi başardı. Kurallar gereği bir kez daha Almanya ile karşılaşan Milli Takım, 7-2’lik yenilgiyle 1954 Dünya Kupası Finalleri’ne veda etti.
Türkiye, bir sonraki Dünya Kupası mücadelesine, FIFA’nın, maçlarını Asya grubunda oynatmak istemesi üzerine katılmadı. Avrupa grubunda yer almakta ısrarlı olan Türkiye, FIFA’yı protesto ederek, İsveç 1958 elemelerinde yer almadı.
1962-1998 yılları arasında elemeleri geçemeyen Türkiye, 2002 yılı play-off baraj maçlarında Avusturya’yı 1-0 ve 5-0’lık skorlarla yenerek 2002 yılında Güney Kore ve Japonya’nın ev sahipliği yaptığı 17. Dünya Kupası finallerine katılma hakkını kazandı. Şenol Güneş yönetiminde Türkiye, turnuvayı 3. tamamlayarak futbol milli takımları düzeyinde tarihteki en büyük başarısını elde etti.
2006’da play-off maçında olaylı İsviçre mücadelesi sonucu elenen Türk milli takımı, daha sonra düzenlenen Dünya kupası elemelerinde “milli ruh”u sahaya yansıtmayarak başarı elde edemeden keyif vermeyen futbol ile elemelerde havlu attı.
1930 Katılmadı
1934 Çekildi
1938 Katılmadı
1950 Çekildi
1954 1. Tur
1958 Çekildi
1962, 1966, 1970, 1974, 1978, 1982, 1986, 1990, 1994, 1998 Elemeleri geçemedi
2002 3.’lük
2006 Play-Off’ta elendi
2010, 2014, 2018 Elemeleri geçemedi
Milli Ruh Yoksa Dünya Kupası da Yok!
Doğrusunu söylemek gerekirse, hayalim tüm maçları kazanan, tüm turnuvalara giden, yenilmez bir takım değil. Global ölçekteki yerimizi aşağı yukarı biliyoruz, en iyi futbol bu ülkede oynanmıyor, hiçbir zaman oynanmadı, muhtemelen hiçbir zaman da oynanmayacak. ABD Basketbol ya da Jamaika 4×100 bayrak takımı değiliz! Yenilmez değiliz. Kimi maçı kazanacağız, kimisini kaybedeceğiz. Bazı turnuvalara gideceğiz, bazısını kaçıracağız. Bir futbol aşığı olarak yenilginin her türlüsünü kabul edebilirim. Ama şunu kabul edemem: Ulusal takımın, ulusu coşkuyla temsil etmemesini, futbolcuların son ana kadar koşabileceği halde koşmamasını, koca bir milleti temsil eden millilerin her maç öncesi gerilimle beslenmesini.
Tüm Türkiye, tüm Avrupa, tüm Dünya Vodafone Park’ta İngiltere’yi yenen ve Avrupa Şampiyonu olan Ampute milli takımının zaferine tanık oldu. Bu zafer cesurca mücadele eden terini akıtmaktan vazgeçmeyen yüreğiyle oynayan ve tüm engelleri aşan insanların destanıdır. Ampute Milli Takımı’nın milli ruhu sahaya yansıtarak kazandığı büyük zafer unutulmayacaktır. Engelleri kocaman yürekleriyle aşan Ampute milli takımımızın sahada gösterdiği mücadeleyi A milli futbol takımımız da sahaya yansıtabilirse pek çok futbol aşığının olduğu bu ülkede başarı da er ya da geç gelecektir. Göğsündeki ay yıldızın anlamını bilmeyen çıkar peşindeki futbolcu topluluğu ile başarılar ancak hayal olur.