KUKLA OYUNU: FENERBAHÇE GÜNDEMİ

Türk kültürünün en kıymetli parçalarından biri olan Karagöz Hacivat kukla oyununu öyle sanıyorum ki hepiniz bilirsiniz. Bilmeyenler için ise kısaca özetleyebilirim. Rivayet odur ki Karagöz ve Hacivat Bursa’da Ulucami’nin inşasında çalışan iki işçiydi. Hacivat akıllı ve kibar, Karagöz ise kaba ve esprili biriydi. Bu tezatlık sebebiyle ikisinin arasındaki yanlış anlaşılmalardan doğan komik diyaloglar bir yandan diğer işçileri eğlendirirken bir yandan da inşaatın gecikmesine sebep oluyordu. Padişah durumu öğrenince küplere binerek derhal ikisinin de idam edilmesini emretti: Tez kelleleri vurula! Emir büyük yerdendi, tecelli et tabii. Etti etmesine de gel zaman git zaman padişahımız vicdan azabından kurtulamadı ve onlar için bir şeyler yapmak istedi. Onların anısına bir gölge oyununu geliştirdi. Tabii dedik ya bu bir rivayet, gerçek mi değil mi bilemiyoruz. Ben de işin tatlı ve ikircikli olan bu kısmını size bırakayım ve esas meseleye geleyim. Zira ben de rivayetten çokça etkilenmiş olmalıyım ki pek çok Farsça kelime ile kafanızı yeterince bulandırdım.

Padişahın pişmanlığını onlar da yaşıyor olacak ki Fenerbahçe ve özellikle yönetiminin gündemleri Karagöz Hacivat’ı neredeyse aratmayacak cinsten. Nasıl derseniz, işleri kolaylaştırmak adına oyunun geleneksel karakterleri için, kuklalar kimlerin elinde hemen özetleyeyim ki sizler de keyifle oyunu izleyin. Baş karakterlerimizden Hacivat’ı Fenerbahçe’nin taraftarı canlandıracak. Karagöz ise pek tabii yönetimin elinde. Tuzsuz Deli Bekir içinse aylardır role hazırlanan Jose Mourinho sizlerin karşısında. Son rol ise Beberuhi kuklasıyla futbolculara ait. İşte böyle, şimdi izninizle ben de yerimi alayım. İyi eğlenceler, iyi seyirler…

Perde 1: Saha İçi

İşler özellikle yönetim ve taraftar arasında öyle garip hal aldı ki ironiktir ama Fenerbahçe’de en az konuşulan yer sahanın içi. Ben de bu sebeple buradan başlamayı doğru buldum. Fenerbahçe’nin son aylarını ele almak istesem de oynanan son Hatayspor mücadelesi öylesine işleri kolaylaştırdı ki kulübün durumunu özetlemek adına, yalnızca buraya odaklansak da yeter.

Aradan yenilikle dönen Fenerbahçe, birkaç maçta denediği çift santrafor formülünü bir de üçlü savunma kurgusuyla harmanlayarak maça başlamıştı. Keza golü bulduğu 16. dakikaya kadar da yeniliklerin meyvesini alan Mourinho, son aylarda hiç olmadığı kadar takımın yakın oynamasına yol açan formülü bulmuş gibiydi. Ancak bizim oyunumuzun Deli Bekir’i maalesef adının aksine yalnızca golü bulana kadar cesur davranabiliyordu. Fenerbahçe, öne geçtikten sonra öylesine geri yaslandı ve tempoyu düşürdü ki Hatayspor zorla bir gol buldu aslında. Şöyle anlatayım:

Yukarıdaki görsel Fenerbaçe’nin beraberlik golünü yediği Hatayspor atağında karşı atağa da çıkmamış ve son derece düzenli (!) bir atak yapıldığı esnada Dzeko’nun saniyeler önce yaptığı top kaybı sonrasına ait. Dikkat çekmek istediğim konuysa hem konum hem de rol olarak son derece özensiz yapılan bu karşılama. Bir büyük takıma hiç yakışmayacak şekilde gerideki emniyet stoperliğini yapan Çağlar ile en uçtaki En-Nesyri’nin arası hemen hemen 60 metre, ondan daha da geride, Fenerbahçe’nin üçlü tercihine rağmen tandem çizgisine kadar gerileyen ve kendini sağ bek hizalarında bulan Amrabat… Tesadüf diyenler için hücum fazına ait de bir görsel verelim:

İlgili görsel ise saniyeler sonra Fred ile girilecek gol pozisyonu. Bu sefer takım boyu daha da uzun. Yine tandeme kadar gerileyen bir Amrabat ve oyundan son derece kopuk ve takımı eksik oynatacak kadar geride olan bir Djiku… Son tahlilde 52 kez ceza sahasına girilip 4’e yakın gol beklentisi üretilen maçta dahi düzensiz ve rastgele bir oyun oynatan Deli Bekir, ıslıklar eşliğinde oyundan alınan, belki de takımın en günahsız adamı Beberuhi, ki o da Tadic oluyor. Bu esnada da başrollerimizden Hacivat, yönetim istifa diye haykırıyor. Karagöz de hemen cevap veriyor. Ne istifrası hacı cavcav, maçı mı izledin yoksa? Aman dikkat et kendine, ne istifrası…

Perde 2: Yapı

Maalesef ligimizde oynanan hiçbir maçı hakemlerden bağımsız değerlendiremiyoruz. Bu bir gerçek. Hele 10 yıldır şampiyon olamadığından Fenerbahçe için bu çok daha etraflıca tartışılabilir, bu da bir gerçek. İşte bu gerçekler de yeni gündemimiz olan yapı kelimesini dillere pelesenk etti. Ancak öyle tutarsız, öyle amaçsız bir yönetim düsturu var ki Fenerbahçe’nin, bu konunun değerlendirilmesine dahi gerek kalmıyor.

Yönetimi haklı bulalım ve özellikle baş rakip Galatasaray lehine bir yapı var. Geçtiğimiz sezon tüm bu yapıyla mücadele eden ve bölüm sonu canavarı 102 puan toplamışken 99 puan alan İsmail Kartal neden 3. kez kovuldu? O kovulduktan sonra, ligimizde bir hocaya ödenen açık ara en yüksek maaşla yerine Jose Mourinho geliyorsa yönetim tespiti yapmış ve sorunu sahada aramış olmuyor mu? Yeni seçilen yönetimde özellikle başkan Ali Koç ve Acun Ilıcalı’nın defalarca dile getirdiği şekilde bu yapıyı yıkacaklarına dair vaatler verilmemiş miydi? Yapı yıkılmıyor ve ciddi yatırımlara rağmen takım dış etkenlerle bu duruma düşüyorsa sizlerin yerine yapıyı yıkacak yönetimin gelmesi gerekmez mi? Bunlar naçizane benim sorularım ama maalesef sorular yönetime ulaşmıyor. Neden derseniz bugün senaristin pek de iyi bir günü değil sanırım, zira başrollerden Hacivat bu perdede de istifa diye öylesine bağırıyor ki Karagöz bizleri pek duyamıyor. Ancak duyamasa da cevabı hazır. Ne iftirası hacı cavcav, onca yaşanan rezilliğe rağmen stada gelen taraftara hain dedik diye ne iftirası…

Son Perde: Transfer Gündemi

Sahanın içinde bu kadar uyumsuz ve rastgele bir oyun varken Szymanski yerine Talisca, Djiku yerine Hermoso gelirse şöyle olur böyle olur demeyi hiç gerçekçi bulmuyorum. Ancak Fenerbahçe’de yönetimin yıllardır değişmeyen bir düsturu var maalesef. Hatta yalnızca Ali Koç dönemine has bir şey de değil bu. Fenerbahçe, tarihinde de doğru mühendislikten ziyade yıldızlarla doldurulmuş kadrolarla başarılı olmuştur. Ancak dikkatleri bir kelimeye çekmek istiyorum ki o da: yıldız. Ali Koç yönetimi yıldız sandıklarıyla yola devam ediyor çünkü, yıldız olanlarla değil. Olağanüstü bir sayı gibi gelecek ancak maalesef gerçek. 7 yıllık süreçte Ali Koç yönetimleri yaklaşık 180 oyuncu transferi gerçekleştirdi. Buna 13 de teknik adam ekleyen sarı lacivertli ekipte kulüpte çalışan şoförden güvenlik görevlisine, çaycıdan aşçıya, sahada kaleciden stopere, orta sahadan forvete, kulübede kaleci hocasından teknik direktöre kadar değişmeyen tek bir mevki dahi kalmadı. Hatta daha da ileri gidelim. İletişim sorumlusundan scout şefine, basın sözcüsünden as başkana kadar yönetim kademesinde de hemen herkes değişti. Ancak bir isim var ki Herakleitos maalesef mezarında artık rahat uyuyamıyor. Zira değişmeyen tek şey artık değişimin değil Ali Koç’un kendisi. İşte her şeye ve herkese rağmen koltuğuna sıkı sıkı tutunan bu adam yine birden sesler duymaya başlıyor son sahnede. Evet doğru bildiniz geleni. Kapının önünde Hacivat var. Tüm yorgunluğuna rağmen avazı çıktığı kadar yönetim istifa diye bağırıyor yine. Karagöz ise Hacivat’ı karşılıksız bırakmıyor. Ne istilası hacı cavcav, 7 yıldır buradayım diye ne istilası…

Görseller Bein Sports, NTV Spor ve Fabrizio Romano sayfalarından alınmıştır.

KAYNAKÇA

https://beinsports.com.tr/

https://www.sofascore.com/

Leave a Reply