“İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine hata, üçüncüsüne ise tercih denir.”
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
A Milli Takımımız EURO 2024’ün ikinci maç gününde grubun favorisi Portekiz’le karşılaştı ve mücadeleden 3-0’lık skorla mağlup ayrıldı. Gürcistan maçında alarm veren takım savunması “kazanın” eşiğinden dönmüş ve puana mal olmamıştı, Portekiz maçında ise aynı yanlışla devam etme “hatasını” yaptı Montella. Dilim varmasa da Çekya maçında bu yanlışların “tercih” olarak karşımıza çıkma durumu da görünmekte, eğer aynı şeyler denenip farklı sonuçlar umulacak olursa…
Maç önü yazımdaki beklentilerimin dışında bir maç geliştiğini söyleyebilirim her iki takım adına da. Portekiz’le başlamak gerekirse, Çekya maçında üçlü savunmayla oynayan Portekiz’de teknik direktör Roberto Martinez, Türkiye karşısına ise dörtlü oynatarak başlattı takımını; Çekya maçının geri üçlüsü Dias-Pepe-Mendes’in yanına Joao Cancelo’yu konumlandırdı ve dolayısıyla 3-4-2-1 sisteminde oynattığı üçlünün önündeki sağ kanat beki olarak kullandığı Dalot’yu yedeğe çekti. 6 ve 8 numara pozisyonları için Vitinha’nın yanında Palhinha’yı tercih eden Martinez; onların hemen önünde merkeze Bruno Fernandes’i, sağa Bernardo Silva’yı, sola Rafael Leao’yu ve en ileriye de Cristiano Ronaldo’yu yerleştirerek klasik bir 4-2-3-1 ile sahaya çıkardı takımını. İlk bakışta anlamlandıramadığım bu değişikliğin maç içerisindeki karşılığı ise Martinez’in Türkiye savunmasının büyük zaaflarını kullanarak sonuca gitmesi olacaktı. Aynı şekilde, geriyi dörtlemesinin de en bariz sebebi, Gürcistan maçında topun mutlak hakimi olmamıza rağmen bütün hücum organizasyonumuzu kanatlardan gerçekleştirmiş olmamıza karşı alınmış bir tedbirdi ve açıkçası 7. ve 30. dakikalarda Kerem’le bulduğumuz pozisyonlar haricinde etkili de oldu.
Önde baskıyı yoğun tutarak savunmamızı geriye yaslayan Portekiz, olası geçiş hücumlarıyla gol pozisyonu vermeyi göze alarak giriş yaptı aslında maça. Gole kadar kalemizin etrafında özellikle Leao’nun kanadından gelerek etkili olan Portekiz, çok net bir gol pozisyonu ya da gollük şutlar üretemedi, 2 ve 8. dakikalarda açılan iki ortada gole çevirmesi zor pozisyonlardaki toplardan Cristiano Ronaldo sonuç alamadı. Baskıdan çıkabildiğimiz ve olgunlaşan pozisyonlardan sadece 7. dakikada sağdan Zeki’nin ortaladığı topla kale ağzında buluşan Kerem’in topu sol ayağı yerine sağ ayağıyla kaleye göndermeyi denemesi sonucu isabet bulamadığı pozisyon dışında çok net gol fırsatı olarak adlandırabileceğimiz bir pozisyonumuz olmadı. Ekstra olarak, Silva’nın golünden hemen önce, 20. dakikada sol kanadımızdan seri paslarla çıkarak kırmayı başardığımız baskılarından sonra yakaladığımız geçiş hücumu fırsatında milli takımımız adına yine sahanın en kötülerinden olan Orkun, topu Pepe’den kurtaramayınca çok net bir fırsatın kıyısından dönmüş olduk. Bundan sonrasını çok detaylı konuşmaya gerek yok, maç başından beri göstere göstere işledikleri sol kanatlarından geldikleri bir başka pozisyonda bu sefer demarke ve müsait pozisyondaki oyuncuları buldular, Yunus’un takip etmediği Mendes’in içeri çevirdiği topta Orkun’un topu uzaklaştırmaya yetersiz müdahalesinde Ferdi’nin markajdan kaçırdığı Bernardo Silva yakın mesafeden yaptığı vuruşla takımını öne geçirdi.
Yedi dakika sonra orta sahada Ferdi’nin kaptırdığı bir top sonrası savunmamızı önde yakalayan Portekiz’de Cancelo ve Ronaldo anlaşamadı ve top Samet’in kontrolünde kaldı, herhangi bir baskı yokken gereksiz bir şekilde kaleden açılan Altay ve kalecisinin nerede olduğuna bakmadan kaleye doğru geri pas bırakan Samet ikilisinin anlaşmazlığı sonucu skor 2-0’a geldi. Bu andan itibaren Portekiz, oyunu biraz daha rölantiye aldı ve milli takımımıza topla oynama olanağı verdi. 30. dakikada Kerem’in bireysel çabası sonucu sol kanattan ceza sahasına girmesiyle bulduğumuz pozisyonda ise yine Kerem’in son vuruş eksikliği ön plana çıktı ve golü bulamadık. Bu pozisyon dışında ise 40. dakikada Hakan’la kaptığımız topta Orkun’un ceza sahası dışından yaptığı cılız vuruş Diogo Costa’da kaldı. 2-0 biten ilk yarıdan sonra ise sahadaki silik görüntümüzün en büyük karşılığı Martinez’in ikinci yarıya Leao’yu kenara alıp Neto’yla başlaması oldu. Yani Türkiye’nin ezkaza bulacağı bir gole bile ihtimal vermemesinin yanında, bulsa bile bu durumun kendileri adına çok ciddi bir tehlike yaratmayacağı hissindeydi Martinez. Nitekim çok daha cılız geçen ikinci yarıda kaleye gönderdiğimiz etkisiz uzaktan şutlar ve isabetsiz ortalarla gol arayışlarımız sonuçsuz kaldı. Zeki’nin savunma çizgisini bozduğu pozisyonda ise ofsayttan kurtulmuş olan Ronaldo da Bruno Fernandes’e fişi çektiren golü attırarak Portekiz adına grup liderliğini tescilletiyordu.
Durumu Portekiz tarafından ve yaşananlar üzerinden anlattığımıza göre, gelelim esas kısma, yani problemli olan tarafa, takımımıza. Önceki yazıma en çok ters köşe yapan Montella oldu. Sadece formasyon değil, oyuncu tercihleriyle de maç önü herkesi şaşkına çeviren İtalyan teknik adam, bu değişikliklerden sahada pek bir verim alamadı. Mert Günok’un sakatlığı sonrası kaleye bu sezon sadece bir maçta görev yapmış olan Altay’ı görevlendiren Montella, önceki maçın öne çıkan iki ismi Mert Müldür ve Arda Güler’i yedek soyundurup yerlerine Zeki Çelik ve Yunus Akgün’le başladı, sol kanatta ise Kenan Yıldız yerine Kerem Aktürkoğlu’na şans verdi. Takımca kötü oynadığımız bu maçta sorumlunun Vincenzo Montella olduğu düşüncesindeyim. Zira Gürcistan maçındaki gibi 4-2-3-1’le çıkması ve o maçta özellikle savunmada çok ciddi problem yaşamışken herhangi bir defansif önlem almaması ve değişikliğe gitmemesi sonucu bu durum ortaya çıktı. Gürcistan maçında uyguladığı, geri dörtlünün önündeki Kaan Ayhan’ı savunma yönüne göre soldan gelecek akınlara karşı önlem olarak Ferdi ve Abdülkerim’in arasına girerek savunmayı beşleme tarifesiyse bu tarz bir rakibe karşı güçlü bir savunma bloğu oluşturmak için hiç de yeterli değildi kanımca, zaten savunma yönümüze göre sağ kanadımızı Leao’yla adeta ilmek ilmek işleyen Portekiz maçı kopartana kadar orayı tabiri caizse otobana çevirdi. Kanatları bu kadar tehlikeli olan bir takıma karşı kanat bekleriyle de savunma yapmanız gerekirken yenilen ilk golde de görülebileceği üzere hocanın bu maçta tercih ettiği Yunus Akgün, bırakın Leao’nun savunulması için yardıma gelmeyi, Leao’nun arkasında bek olarak oynayan Nuno Mendes’in takibini bile yapmadı. Bir önceki maçta ise Yunus’un yerinde oynayan Arda 70. dakikada, Kochorashvili’nin üst direkten dönen topunda rakibinin vuruşunu bozan kritik hamleyi yapmıştı. Üçüncü golden sonra yaptığı değişiklikler de adeta akıllarla dalga geçercesine yapılmış, elindeki daha iyi durumda olan oyuncuları maç sonu formalite amaçlı aldığını gösteren değişikliklerdi. Bu oyuncuların üçüncü gol öncesi oyuna alınmaması ve herhangi bir kurgu değişikliğine gidilmemesi, Montella’nın bu maçı çevirmek için herhangi bir çabası ya da umuru olmadığını gösteriyordu.
Gerek tercih ettiği oyuncular gerekse de tercih ettiği formasyon ile ortaya bir oyun koyamayarak sınıfta kaldığı bir maç oldu Montella’nın. Bu maça belki de daha çok çalışması ve daha çok analiz yaparak önlem alması gereken kendisiyken; bir önceki yazımda eleştirdiğim Martinez’in, açıklamalı bir şekilde milli takımımızın maç sonu röportajında bütün defolarını nasıl kullandığını anlattığı ve bunu da sahada uygulamalı olarak göstererek analiz dersi verdiği bir maçı geride bıraktık. Gürcistan maçında alarm veren takım savunması ve oyuncu takibi sıkıntısının hiçbir şekilde üzerinde durulmadığı ve üstüne daha da geriye gittiği bu maçta bireysel olarak da hatalar tavan yapınca sahada gördüğümüz hezimet kaçınılmaz oldu.
Bu maçın tek tesellisi ise Gürcistan-Çekya maçında bir kazananın çıkmaması oldu. Zira ilk maçta kazandığımız averaj avantajını da tamamen yitirdiğimiz bu maçtan sonra, eğer o maçtan bir kazanan çıkmış olsaydı, gruptan çıkma hesaplarımız daha çok karışacaktı. Özellikle Çeklerin kazanamamış olması bizim için büyük şans, zira Çekler kazanmış olsaydı son maça bizden averaj olarak üstte gireceklerinden beraberlik onları ikinci yapacaktı. Her ne olursa olsun, bu haftayı ikinci sırada kapatmayı başardık ve beraberliğin bu ikinciliği korumaya yeteceği avantajıyla Hamburg’da Çeklerin karşısında olacağız. Fakat bu hesaplardan daha önemli olan oyundaki defolarımıza çözüm bulmamız, yoksa bu gruptan bir şekilde çıksak bile bir başka Portekiz faciası son 16’da bizi bekliyor olacak.
Görseller NTV Spor, TRT Spor, A Spor ve beIN Sports sayfalarından alınmıştır.