CEPHENİN ‘TOPÇU’LARI-YÜZBAŞI ARİF

Altyapıda oynayan her futbolcunun hayalidir vakti geldiğinde üst liglerdeki teknik adamlar tarafından izlenmek ve profesyonelliğe ilk adımlarını atmak. Arif Emirzâde’nin de Fenerbahçeli olma hikayesi böyle başlar. Şehremini çayırlarında futbol oynayan Arif, Türk futbolundaki ilk altyapı sistemini oluşturan isimlerden birisi olan Mustafa Elkatipzâde tarafından izlenir ve çok beğenilir. Takıma davet edilen Arif, henüz 17 yaşındayken Fenerbahçe’nin futbolcusu olur ve maçlarda oynamaya başlar. 1911 yılına gelindiğinde Fenerbahçe başkanı Ayetullah Bey tarafından kulüp yöneticiliği Arif Emirzâde’ye bırakılır. Arif Emirzâde 18 yaşında Fenerbahçe kulübünün yöneticisi olur. Fenerbahçe’nin 1911- 1912 yılı İstanbul Ligi şampiyonluğu da Arif Emirzâde’nin hem futbolcu hem de yönetici olduğu tarihlere denk gelmektedir.

Arif Emirzâde aynı zamanda günümüzde Milli Savunma Üniversitesi bünyesinde bulunan ve Kara Harp Okulu olarak hizmet veren, o dönemde ise Osmanlı Devleti’ne topçu subayı yetiştiren Mühendishane-i Berrî Hûmayûn’da eğitim görür ve subay olarak mezun olur.

Fenerbahçeli Arif de diğer idmancılar gibi ülkenin içinde bulunduğu savaş durumuna kayıtsız kalmaz ve cepheye gider. Fenerbahçe’nin maçları olduğu günlerde ise at sırtında 26 saat süren bir yolculuktan sonra maça gelir, maç bitiminde aynı şekilde cepheye geri döner. Uzun savaş yılları boyunca bu şekilde müsabakalara gidip gelen Arif Emirzâde Fenerbahçe forması ile 1910-1919 yılları arasında toplamda 128 maça çıkar. 1919-1920 sezonunda İdmanyurdu ile oynayacakları maç öncesi İstanbul’daki takım arkadaşları Arif’in yine at üstünde uzun bir yolculuktan sonra maça geleceğini düşünür. Ancak Yüzbaşı Arif, Bor Ovası’nda işgal kuvvetleri askerlerinin pususu sonucunda kalbine isabet eden bir kurşunla maçtan 2 gün önce, 19 Kasım 1919’da, şehit olur. Maç günü Arif Emirzâde’nin şehadet haberi gelir ve bunun üzerine kulüp yöneticileri Arif’in 2 numaralı formasını saha kenarında bir sandalyenin üzerine koyar. Fenerbahçe o gün sahada 10 kişi mücadele etmesine rağmen maçı 11-1 kazanır ve bu en farklı galibiyet rekoru uzun yıllar kırılamamıştır.

Yüzbaşı Arif’in şehadeti sonrası döneminin kulüp katiplerinden Ömer Nazım Bey şu ağıdı yazar :

‘’Azim sebat, metanet; işte bu…

Futbolu can etmişti şahsında.

Ey arkadaş…

Kimdir bu?

Şehit Arif’imiz karşında.

Dur ve ağla, elin bağla yanında.

En mukaddes şehittir bu,

Öldürdüler, vazifesi başında.

Ah Fener… Ne acıklı haldir bu…’’

Eski Fenerbahçe futbolcularından Sedat Taylan’ın Fenerbahçe’den Hatıralar isimli kitabında Arif Emirzâde’den şöyle bahsedilir: ‘’Arif’i çok eskiden Fenerbahçe takımında müteaddit defalar takdirle seyretmiştim. O zaman, Fenerbahçe müdafaasının bel kemiği vaziyetindeydi. Zayıf, fakat çok çetin, gözü pek bir oyuncuydu. Sert fakat faulsüz oynardı. Maç sırasında asabi olan Arif, maç bitiminde sakin ve nazik bir genç olurdu.”

Fransızca da bilen Yüzbaşı Arif ile ilgili Sedat Taylan Biz Fenerbahçeliler kitabında şu bilgileri verir: ‘’Ortadan biraz yüksek boylu futbola elverişli bir cüsseye sahip sağlam bir gençti. Saçlarını alabruz kestirirdi. Yuvarlak yüzlü, çenesinin sağında bir beni vardı. Sakin yaradılışı olmasına karşın, oyun sırasında hırslı olur ve gözünü budaktan ayırmazdı. Aynı zamanda devrinin en bilgili futbolcularından birisiydi.’’

Futbolda birçok ülke dünya şampiyonu oldu ama hiçbir ülkenin futbolu bizimki gibi ‘kahraman’ olamadı.

Kapak resmi Twitter’dan, diğer görseller Vikipedi’den alınmıştır.

Kaynakça

https://web.archive.org/web/20080725211616/http://www.turkfutbolu.net/yayinlar/sehit/sehit1.html

https://tr.wikipedia.org/wiki/Arif_Emirzade

Leave a Reply