Jorge Videla Üzerine

Jorge Rafael Videla

Jorge Rafael Videla

Juan Peron’un vefatından sonra 1974 yılında Arjantin’in yönetimini devralan eşi Isabel Peron –Isabelita- ekonomik ve siyasi açıdan sorunlu bir ülke devralmıştı. Bu sıkıntıları borçlarla, sıkıyönetimlerle çözmeye çalışan Isabelita, 1975 yılında ordunun da baskısıyla Jorge Rafael Videla’yı başkomutanlığa atar ve bu durum sonun başlangıcı olur.

 Videla, 24 Mart 1976’da yönetime el koyan ordunun başkomutanı olarak ülkenin yeni devlet başkanı olur. Bu sert mizaçlı, gaddar görünümlü de facto devlet başkanının yöntemi, ileride izleyeceği politikalar da belli gibidir; darbeden bir yıl önce Montevideo’da ordunun ileri gelenlerine “Arjantin’de gerektiği kadar çok insan ölecek” demesi Videla’nın yol haritasını göstermesi açısından önemlidir.

 1976-1983 arasında devlet başkanlığı yaparn Videla’nın dönemi Dünya, Latin Amerika ve Arjantin tarihi açısından unutulmayacak, kara bir dönemdir. Bugün hala “Kirli Savaş” olarak adlandırılan bu dönemde Arjantin’de 30,000 kişi “ulusal düzenleme” adıyla ya öldürülmüş ya da bir şekilde kayıplara karışmıştı. Muhaliflerin sadece kendileri değil, akrabaları dahil işkencelerden geçirildi bu dönemde ve bir çok muhalif yargı karşısına çıkarılmadan işkence vb. şekillerde öldürüldü. İşin en acı taraflarından biri de öldürülen muhaliflerin cesetlerinin uçaklardan okyanusa atılmasıydı hiç kuşkusuz.

 Videla devletin başına geçtiğinde Juan Domingo Peron’un peronizm akımının ortaya çıkardığı yasaları yürürlükten kaldırdı, ülke yönetimini dokuz kişilik bir askeri heyet arasında paylaştırdı, sendikaların çalışmalarına son verd ve ülkeyi yabancı ticarete açtı.

 Videla’nın ve komutanların yönetimlerini meşru kılmak, halka iyi gözükmek amacıyla kullandıkları en etkili yöntem de futboldu. Portekiz’in eski diktatörü Salazar, 3F (fado, futbol, fiesta) kuralıyla ülkeyi yönetirken, benzer kökenlere sahip Arjantin’i de etkilemiş gibiydi. Videla yönetmindeki Arjantin 1978 Dünya Kupası’nın ev sahipliğini yaparken bir çok tartışma da filizlenmişti bu dönemde. Bir çok takım kupaya tedirgin bir biçimde gelirken, Hollanda’nın yıldızı Cruyff turnuvaya gitmeyi reddetmiş ve Hollanda takımı da turnuva boyunca Videla ve komutanlarının bulunduğu şeref tribününe selam vermeyi reddetmiştir. Turnuvayı kazanan Arjantin’e kupayı verirken, Videla da objektiflere gülümsediği nadir anlardan birini göstermiştir. 78 Dünya Kupası Videla ve yönetiminin bütün dünya tarafından görüldüğü, sertçe eleştirildiği fakat karşısında pek de bir şey yapılmadığı bir turnuva oldu.

 1981 yılında yönetimi Roberto Viola’ya devreden Videla, 1985 yılında sivil yönetim tarafından yargılandı ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı fakat daha sonra 1990’de dönemin devlet başkanı “El Turco” lakaplı Carlos Menem tarafından özür dilenerek(!) affedildi. Yine de bu adaletsizlik uzun sürmedi. 1998 yılında kendisinin devlet başkanlığı döneminde kaybolan insanlardan dolayı tekrar yargılandı ve ev hapsine mahkum edildi. Bu hapis cezası daha sonra ömür boyu hapse çevrildi çeşitli yargılamalar sonunda ve Videla sivil cezaevine konuldu.

 Yaşanan olaylar karşısında Videla ve diğer üst düzey askerler, adeta kendilerinden sonra Türkiye’de benzer işleri yapan Kenan Evren ve emrindeki askerler gibi devletin bekâsını ve marksizm ile olan mücadelelerini, halkın bu mücadeleyi istediğini söyleyerek işin içinden çıkmaya çalıştılar. Öyle ki öldürdükleri hamile kadınları teröristlikle suçlayıp, hamile kalarak kendilerini savunmaya çalıştıklarını dahi iddaa etmişti Videla.

 Jorge Videla, 17 Mayıs 2013 günü 87 yaşında öldü ve tarihin acımasızlarla dolu sayfalarında yerini aldı. Geriye sadece ülkemizdeki “Cumartesi Anneleri” gibi onun döneminde kaybolan ve ölen evlatlarının haklarını arayan Plaza de Mayo Anneleri’nin dinmeyen acıları kaldı.

Leave a Reply